1.2

34 6 3
                                    

Sonic'in Ağzından 

"Babanın sıkıntı etmeyeceğini emin misin?" Dedim keyifle dondurmasını yiyen Sally'e.

-Sorun olmaz. Hem belki ben ileri tarihe alındığını bilmiyordum. 

Aslında kendince haklıydı. Burada kalmak için elinden geleni yapıyordu. "Dondurmanı yemeyeceksen bana ver." demesiyle dondurmama baktım. Erimiş hatta elime akmıştı. Bir şey demeyip dondurmamı yedim. 

"Bugün ters tarfından mı kalktın? Çok sessizsin."

-Sadece yorgunum Sally. "Yalan değildi..."

Yüzüne sinsi bir sırıtış yerleştirdi. "Yoksa Amy'e teklif hazırlıkları mı seni yordu?"
Bu sorunun gelmesini bekliyordum. "Öyle bir şey yok Sally." diyerek iç çektim.

Tek kaşını kaldırıp bana baktı. "Geçen sene sorduğun soru boş muydu yani?"

Sabah kabus görüp uyanmamla kalmamış geçen seferki gibi ezilme hissiyle yataktan fırlamış 1.5 saat kendime gelememiştim. Herşeyin üst üste gelmesi Sally'le konuşacağım enerjiyi alıp götürmüştü. Derin bir nefes verdim. "Planlayadım. Mükemmel ve güvenli olmasını istiyorum. Diğer festivallerde yada 23 Eylül'de teklif edeceğim."

"Peki peki Bay Sıkıcı. Bugün seninle hiçbir şey konuşulmuyor." Bundan sonra evine gidene kadar konuşmadık. Onu evine bıraktıktan sonra festivalin ilerisindeki mağaralara yöneldim. Mağanın biraz ilerisindeki ağaca fener koymuştum onu da alıp mağanın içine girdim. Mağaraların içindeki tünelleri keşmettiğimde sadece birkaç metre yürümüştüm. Şimdi ise sonuna kadar gitmeyi planlıyordum. Tünellerden ilerledikçe yol ayrımları oluşuyordu sürekli. Yolun uzun olması halinde yolumu kaybetme ihtimalime karşı hem akıllı saatten yolumu işaretlemiştim hemde olurda saat çalışmazsa diye arkamdan iz bırakıyordum fakat düşündüğümden daha uzundu. Biraz daha ilerleyecek saatin çekmediği yerde şimdilik geri dönecektim. Gittiğim yolun doğru olup olmadığını bile bilmiyordum. 

Muhtemelen üç saate yakın yürüyordum. "Delirişimi burada tamamlayacağım." diyerek mırıldandım. Arkamdan birinin yürüdüğünü hissedip sürekli arkama bakma ihtiyacı hissediyordum. Yorulmuş ve acıkmıştım. "Sanırım zorunlu olarak bugünlük bırakıyorum." Saati geri dönüş rotası için ayarlarken ileriden içeriyi aydınlatan bir ışık huzmesini görünce duraksadım. Koşup ileriyi görmek istiyordum fakat her koşmaya çalıştığımda Amy'nin kanlı suratı gözlerimin önünde beliriyordu. Derin bir nefes verip hızlı adımlarla ilerlemeye başladım. Ben ilerledikçe ışık artıyor, ışık arttıkça sesler gelmeye başlıyordu. Yaklaşık 10 dakikanın sonunda çıkışı görmüştüm. Çıkışa doğru koşarken bir anda ağzım kapatılıp arkaya doğru düştüm. 

Ben daha ne olduğunu anlayamadan Shadow arkamdan çekilip önüme geçip sessiz olmamı işaret etti.

Ne zamandır buradaydı? Belki de en başından beri hissettiğim "takip edilme" Shadow'dan kaynaklıydı. Shadow ileriye doğru bakıyordu. Olduğumuz yerden birkaç kişinin bazı hazırlıkların durumları hakkında konuştukları duyuluyordu. 

Sesler kesilince bana döndü. "Neyin peşindesin sen?"

Herkesin içinden Shadow'un takip ediyor olması sıkıntıydı. Kafamı yana çevirdim. Yerde bıraktığım işaretler vardı. Belli ki arkamdan gelip onları toplamıştı. Kolumdan tuttu.

"Ne yapıyorsun-" cümlemi tamamlamamı beklemeden mağanın girişine döndü ve kolumu hışımla bıraktı.

"Şimdi konuşmaya devam etmezsen şiddete başvuracağım."

Yüzüme alaycı bir gülümseme yerleştirdim. "Şimdi de tehdite mi başladın?" Konuşmak istemiyordum. Kendi aralarında konuşan kişilerin dedikleri aklımda dolanıyordu.

"Hazırlıkları nereye kuracağımızı söyledi mi?"

"Hayır. Düşündüğü yerden farklı bir yer olabileceğini söyledi. Bu hafta içinde bize haber verecek bizde robotları ayarlayacağız."

Ya bu robotlar 1. döngüde Amy'i uçurumdan atan robotlarsa. İlerlemeliydim... Ne yaptıklarını öğrenmeliydim...

"Konuşmayacaksın yani." karnıma sıkı bir yumruk yememle yere düştüm. "Takımdakiler ile bugün gördüklerimi konuşmaya gidiyorum." 

"Hayır!" bağırıp ona döndüm. Yüzüme anlamsızca bakıyordu. "Şuan acınası gözüktüğünü biliyorsun değil mi" 

"Biliyorum" dedim gülümsemeye çalışırken. Canım hala acıyordu ama umursamayarak sırt üstü yatıp kolumla gözlerimi kapattım. 

"Döngülere inanır mısın Shadow?"

Kısa bir süre sessizlik oldu. Titrek bir ses ile güldüm.

"Amy..."

Yutkundum. İçimde fırtılar esiyordu. Anlatmaya çalışmamın bir etkisi miydi? Doğru olanı mı yapıyordum? Doğru veya yanlış bilmiyorum ama yardıma ihtiyacım vardı. Fakat... "...Sana söz veriyorum hazır olduğumda ilk seninle konuşacağım..." Tails'a bir söz vermiştim. 

"Yılbaşında söylediğin yalanı tekrarlayacaksan eğer-"

"Amy ölecek!" cümlesini kesip aklımdakini dışarı vurdum. Kollarımı hafif aralayıp Shadow'a baktım. O ise hızlıca omuzlarımdan tuttu. Yüzü ciddi ve sinirli duruyordu.

"Bu nasıl bir şaka?"

Onu ittirip kendimi geri aldım. 

Gözlerim yanıyor, yanağımdan sürekli ılık yaşlar iniyordu. "Sence şaka yapacak halde miyim?"

"Amy'i kurtaramıyorum! Asla ve asla!" Sesim, tüm vücudum titiriyordu. "Onu kurtaramıyorum! Her seferinde gözlerinin sonsuzluğa kapanmasını engelleyemiyorum!"

Shadow'un yüzüne baktım. Korkmuş gözüküyordu. "Shadow döngülere inanır mısın bilmiyorum ama ben inanıyorum." "Bu lanet döngüde Amy'i kaybetmeye mahkumum..."

10.06.24

614 kelime

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 18 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Benim Bir Tanecik Gülüm (SonAmy)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin