“Emin misin?”
“Evet, bak bakıyorum. Ama yok, göremiyorum.”
“Ne oldu ki?”
“Bir şey gördüm.”
Elini kaldırıp parmağının ucuyla iki tane ağacın
arasındaki çalıları gösterdi.
“Bak Azra bakıyorum, ama yok.”
“Sanırım karanlık beynime oyun oynuyor. Her neyse
doktor.”
O sıra Melis ve ihtiyar göründü.
“Bak gördüklerin belki de Melis ve ihtiyardı.”
“Hımm… Sanırım.”
Yaklaşan melis ve ihtiyar, “Merhaba,” dediler. Ama o an
gördüklerinin karşısında şoke olan doktor ve Azra aynı anda,
“Ne oldu sana?” diye sorarlar. İhtiyar da şokun etkisiyle
bakakalırken, Melis söze girdi.
“Sakin olun! Şu an babam iyi değil, ani tepki vermeyin!”
Azra, “Melis neler oluyor?” diye sorar.
“Ben de bilmiyorum Azra, öğreneceğiz. Herkes burada
mı?”“Evet, bak buradayız.”
“O zaman doğru hastaneye. Doktorun ve babamın bizlere
anlatacakları var.
Doktor iyiden iyiye artık çıldırmıştır. “Benim anlatacak
bir şeyim yok. Ne anlattıysam o! Bakın başka bir şey yok,
diyorum size neden anlamıyorsunuz! Babanıza bakın siz sonra
bana bakarsınız. Yeterince değişik olaylara sizce de maruz
kalmadım mı? Nedir bu anlat, anlat, anlat diye baskı
anlayamıyorum. Yeter artık! Yoruldum... Siz beni yordunuz! Ben
gidiyorum.”
Doktor içini döktükten sonra hızlı adımlarla elinde demir
sopası ve başı önünde ayaklarına bakarken ilerledi. Bu
durumdan sonra İhtiyar, Melis ve Azra'da ilerlemeye başladı.
Melis, “Bu neydi şimdi? Birisi bunun yaptığı tribi açıklayabilir
mi? Anlamıyorum sizce de saçma değil mi? Yoksa tek bana mı
saçma geliyor?”
Azra, “Haklısın, bunun üzerine ne demeliyim
bilmiyorum,” dedi.
İhtiyar, “Her şey üst üste geldi. Oda haklı, ne diyeceğini
bilemedi sadece, hepsi bu. Çok takılmayın.”
Melis, “Sanırım haklısın babacığım...” diye cevapladı.
Saat epey geç olmuştu. Ve artık dinlenme vaktiydi.Korkularıyla yüzleşmeli insan, zorluk ne olursa olsun eğer
üstüne gitmeden yaşamaya… devam ederse; adım atmayı
güçlendiren bir yük haline dönüşür.
Bilinmezliğe rağmen...Ve herkes bir arada bir odanın içinde her ne kadar yıkık,
dökük odanın içi dağınık rutubet kokulu camlar, çerceveler
kırılmış, oda soğuk da olsa yanlarına elektirikli ısıtıcı alıp
ısınmayı başarmışlardı.
Bir ellerinde sıcak içecekleri omuzlarında ise dışarıda
çok üşümüş olacaklar ki kalın battaniyeleri üstlerine almışlardı.
Doktor, “Evettt, geldik şimdi en can alıcı konulara, anlatın
bakalım. İlk kim başlamak ister?” diye sordu.
O sıra Melis kouştu.”Bizim anlatacak bir şeyimiz yok, bil
bakalım kimlerin var?”
İhtiyar ve doktor yan yana oturmuş birbirine bakarken bir
anda ikisi de, “Bizim mi?” yanıtını verdiler.
Melis, “Evet siz,” dedi. Ve ihtiyarla doktor göz göze geldi.
Doktor, “Sen anlatmak ister misin?” diye sordu. Doktor o sıra,
“Sanırım ben bu yangında yanan oldum. Tamam ben
anlatacağım. Ama benim olayım anlattığım gibi ben ihtiyarı
ararken bir anda gölge görmemle kendimi adeta soğuk
mermerden yapılmış heykeller gibi dururken buldum,” diye
konuştu.
Azra, “Göz bebeklerin o kadar büyüktü ki göz rengin
gözükmüyordu. Bunu da biliyor muydun?” dedi.
Doktor “Nasıl? Hayır olamaz. Karanlık ya, sen öyle
görmüşssündür. Azra saçmalama!”
Azra, “Saçmalamak? Pardon da o senin işin benim değil!
Kendine gel doktor! Benimle bu şekilde konuşmazsın!” dedi.
Melis sakinleştirmek adına söz girdi. “Tamam sakın olur
AZRAH
94
musunuz? Doktor sen anlattın hepsi bu kadar mı?” Söz sırasını
babama vereceğim.”
“Evet bu kadar. Bu arada ben de merak ediyorum. İhtiyar
sana ne oldu?”
İhtiyar elindeki bardağı bıraktı. Üzerinden düşmüş ve
üşümüş olacak ki yorganı alıp üzerine aldı.
“Herkes bende mi?” diye sordu. Bunun üzerine elindeki
işleri herkes bırakıp ihtiyara bakarak, “Evet “ yanıtını verdiler.
“Evet canlarım, yaklaşın anlatıyorum. Ama bunları
söyledikten sonra bizi bir macera bekliyor. Korku dolu, biraz da
stresli. Hazır mıyız?”
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AZRAH (TAMAMLANDI)
HororHer şey bir yolculukta başlamıştı. Nereden bilebilirdim böyle olacağını? Pişmanım hemde hiç olmadığım kadar... Kitap kapağı: @denislayo Instagramdan ulaşabilirsiniz. AZRAH size emanet papatyalarım 😍♥️♥️🙈