16. Yanlış anlaşılma

116 12 87
                                    

Yazar

Chan gece uyuyamamıştı. İçinde bilinmez bir rahatsızlık vardı. Zaten notu okuduktan sonra, kendisini kaybederek, donup kalmıştı. Geceni düşüncelerle geçirmiş, ani bir şekilde birisinin gelib, onu taciz etmesinden korkuyordu. Sabah kalktığında, zaten gözaltları mahv olmuştu. Chan ilk kez kendisini bu halde görüyordu..

Sabah üstüne geçirdiği takım elbisenin yakasını düzelterek, arabaya doğru yol aldı. Arabaya binerek, kapını kapattı. Arabanı çalıştırdığında, kapıya minik bir taş çarptı. Çıkan yavaş ses, Chan'ı korkutmağa yetmişti. Neden bu kadar korkak oldu, kendisi de bilmiyordu..

Adliyeye ulaştığında, içeri girdi. Hala da, Sana'ya kızgındı. Onun söylediklerini yanlış seslendirmişti. Bunun yüzünden de, Seungmin onu taciz etmişti. Changbin Chan'ın yanına gelerek, elini omuzuna koydu. "Hey, Cha-" Chan hemen gözlerini kapatarak, eliyle kendisini korumağa çalıştı. Tabii, Changbin bunu fark etmişti..

"Chan. Benim, Changbin." Chan mavi gözlerini açarak, Changbin'e baktı. Konuşmağa çalıştı, ama hayır. Olmuyordu. Changbin Chan'a endişeli bir gülümseme sundu. "Şey diyecektim. Gittim senin için, işaret dili öğrendim." Chan gelümsedi ve eliyle teşekkür etti. Changbin gülümsemesini yüzünden silerek, konuştu.

"Sana bir şey mi oldu? Neden böylesin? Ve senin yanına geldiğimde, neden öyle yaptın?"

Chan duraksamıştı. 'Hiç. Sadece, ani geldiğinde biraz tırstım.' Changbin kaşlarını çattı. Chan'ın yalanına inanmamıştı. "Hm.. Öyle olsun.." Chan zorla gülümsedi ve oradan ayrıldı. Yeni bir cinayet işi vardı. Hemen, arabasına doğru gitti. Komiser Jake, Chan'ın yanına geldi. "Savcı'm." Chan yine irkilmişti. Sonra kafasını çevirdi ve yoğun bakışlarını, Jake'e dikti.

Tam bu zaman, Sana geldi. Nefes nefeseydi. "Bay Bang. Üzgünüm, geciktim." Chan eliyle Sana'ya bir hareket gösterdi. Sana hemen seslendirdi. "Komiserim, bay Bang olay yerine gidiyoruz demek istiyor." Jake hemen, arabasına oturdu. Elini ve kafasını pencereden çıkardı ve asker selamı verdi. "Emr edersiniz."

Chan gülümseyerek, kafasını ağır ağır sağa sola salladı. "Bay Bang. Benimle bir şey konuşacaktınız." Chan çatılı kaşlarıyla, yoğun bakışlarını, Sana'ya çevirdi. 'Seninle sonra konuşacağım..' Sana tırsmıştı. Hemen, arabasına doğru hızlı adımlar atan Chan'ın arkasından koştu. Chan eliyle kapını işaret etti. 'Çabuk otur.'

Sana da yerine geçtiğinde, yola koyuldular. Sokaklardan son hızla geçen siyah Jeep ve siren sesleriyle süslenen polis arbaaları, insanların dikkatini çekiyordu. Chan ağrıyan kafasını okşuyordu. Göz altları fazla siyah olduğu için, cebinden siyah gözlüğü çıkardı ve taktı. Takım elbisesi, takım elbisesinden fırlayan kasları, ve taktığı siyah gözlüğü Chan'ı daha da çekici yapmıştı.

 Takım elbisesi, takım elbisesinden fırlayan kasları, ve taktığı siyah gözlüğü Chan'ı daha da çekici yapmıştı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

(Saçını mavi olarak düşünün)

Chan hızla, ıssız bir sokağa girdi. Arabanı diğer arabaların yanına park ederek, hızla aşağı indi. Sana'da Chan'ın arkasından koştu. Chan çantasından mavi lastik eldivenleri ve şeffaf paketleri çıkardı. Eldivenleri eline geçirerek, yerde kanlar içinde yatan cesete yaklaştı. Ceset karnından bıçaklanmışa benziyordu.

☆Benim Dilsiz Oğlanım...☆/SeungChanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin