☆Benim Dilsiz Oğlanım...☆/SeungChan

11. "Ben bir lâl'ım."

Seungmin'den

Saat 16:34'dü. Minho hyung ve Namjoon hyung kart oynuyor, Jisung kitap okuyor, ben ise her zaman ki gibi yatağımda oturup, bir şeyler düşünüyordum. Aniden, çığlık sesleri duyuldu. Görevliler koşturuyor, hatta müdür Jay bile koşuyordu. "Savcı'm!" diye bağırıyordu. Savcı? Hiç bir şey anlamamıştım, daha doğrusu anlamamıştık.

"Dünyanın sonu geliyor galiba." Minho hyung kapıya kısa bir bakış atmış, ama sonra yeniden oyununa dönmüştü. Jisung edndişeyle, gözlüğünü düzeltti. Belki de, blokta birisi tartışmıştır. Küçük pencerenin kenarında minik bir boşluk vardı. Oradan biraz da olsa gözüküyordu. Ambulans gelmişti. Parlayan mavi ve kırmızı ışık sayesinde, biraz gördüğüm şeyi, artık hiç görmüyordum.

"Tüh ya! Gözükmüyor." Yerime oturdum. Hala da, bağırış çağırış sesleri geliyordu. Kime n'oldu acaba? Haberlere çıkarmı acaba? Fazla beynimi yormadan, yatağıma uzandım. Bağırış çağırış sesleri azalıyordu. Sonunda, bitti. Bizim elimizden bir şey gelmez. Bekleyeceğiz...

2 saat sonra

Hep birlikte oturmuş, çay içiyorduk. "Gelin haberleri dinleyelim." Namjoon hyung radiodan haberleri açtı. Best twerk atma ödülü Choi Yeonjun'a verilmiş, maruldan çocuk çıkmış... Blah, blah. Ben pek umursamıyordum. Ama son gelen haber, baya dikkatimi çekmişti.

🗣️: 'Cumhuriyet savcısı Bang Christopher Chan, mahkum görüşmesinden sonra kriz geçirmiştir. Kullandığı yüksek dozdaki ilaçlar yüzünden bayılmış ve bazı vücut uzvları kanamıştır. Müdür Jay'ın söylediğine göre, 14:56'da Bay Chris Bang cezaevine gelmiş ve Bay Kim'le görüşmüş. Ve daha sonra 16:30'da ilaçları için yeniden gelmiş. Ancak, ilaçlarını fazla kullanmış. Şu an hastahane'ye kaldırıldı. Doktordan şu an ki durumu sorduk. Ve... Bay Bang konuşma özelliğini itirmiştir...'

Çayımı şokla havaya püskürttüm. Neye şok olsam, bilemedim. Chan Cumhuriyet savcısı? Benim adım verilmiş? Chan'a bay Chris Bang denilmesi? Ve... Chan konuşamayacak..? Chan bana yine yalan söylemiş. Ama cezasını görüyorum, kendisi almış. Ama bir sorun var. Ya Chris Chan ise?..

Chan'a yine de kızmıştım. Hatta, şu an kafamın ortası yanıyor. Koskoca Cumhuriyet savcısısın, gelip davasıyla uğraştığın çocuğa 'BoN sOnON OvOkOtOn'. Avukatı sikeyim! Zaten, ona güvencim sona ermişti, şu an onun varlığını sona erdirmek istiyorum. "Oha! Lan bu senin avukatın değilmi?"

"Adam Cumhuriyet savcısı. Hayatımın en büyük şoku!"

"Seungmin'i kullanmış resmen!"

Bizimkileri dinlemiyor, içimden çığlıklar atıyordum. Chris.. O kalpsiz, sen olma lütfen...

_

H

yunjin'den

Raporları hazırladım ve bilgisayarı kapattım. Televizyonu açtım. Haber kanalına değiştirdim. Acaba bu gün neler var? Dur bi dakika- O Chan hyungmu? Yanlış gelmiştir belki diyerek, diğer haber kanallarına da baktım. Hayır... Chan hyung konuşma özelliğini kaybetmiş...

Hayatımın en kötü günü ola bilir. Chan hyung benim abim gibi. Bana bir şey olsa, hemen yardım eder. Ya da yardımlık bir şey olmasa, üzülür ve bana destek olur. Bende öyleydim. Ona bir şey olsa üzülürdüm. Ama tek fark yardım edemezdim... Göz yaşlarım tek tek akarken, şoktan parmaklarımı saçımın arasından geçirdim ve çekiştirdim. Belki rüyadayım diye, ama hayır. Gerçek..

Hemen, odama gittim ve üzerime beyaz sweat, altıma da kahverengi kot pantalon giydim. Ceketimi de aldım ve tam çıkacaktım ki, "Hyun? Nereye?" diye ses duydum. Bu Felix'ti. Hemen, yanına oturdum ve saçlarını okşadım. "Bebeğim, Chan hyung kaza geçirmiş. Ona ziyaret edeceğim." Felix Chan hyung'u az da olsa, tanıyordu. Hatta, abi gibi seviyordu da. Endişeyle, konuştu.