Hoseok iştihamlı bir şekilde şirketine gidiyordu. Kapının önünde çalışan ajanlara ve patronlara garsonluk yapan bir kız gördü. Odasına doğru giderken çalışanı Hoseok'a seslendi. Arkasını dönerek:
"Buyur, bir sorun mu var?"
"Hayır efendim, sadece yeni garsonu gördünüz mü diyecektim."
"Ah.. Evet gördüm, ne zaman geldi?"
"Bu sabah efendim. Şirketin ilerisinde ki yan sokakta olan bir kafede çalışıyor. Ara sıra bizim şirkete gelip burada da çalışacak."
"İsmi ne peki?"
"İsmi Daisy, 19 yaşında fakat yaşadığı yer hakkında pek bir bilgim yok, büyük ihtimalle Amerikadan gelmiş."
"Hmm.. İşler yolunda mı peki, suçlular hakkında yeni bir haber var mı?"
"Evet efendim şuan herşey yolunda sayılır fakat, Evan hâlâ aranıyor. Ajanlık da üstüne yok, çevik, hızlı, dinamik, ve oldukça zeki. Yakalanması biraz uzun sürecek gibi. Görevi bu kadar önemli olmasa bu kadar uğraşmazdı. Ama ne yazık ki onun hakkında elimizde değerli bir bilgi yok."
"Merak etme ben çaresine bakarım. Dosyalar hazır mı, ve hazır onları getiriken yanında bir kaç asistan yolla. Bugün işlerin erken bitmesini istiyorum."
"Tabi ki efendim, hemen hallediyorum."
Masama geçtim ve sabah gördüğüm kız aklıma geldi. Çok dikkatimi çekmişti, işlerimi bir an önce halledip dükkanına gitmek istiyordum. Ve bir yandan da suçlu Evan'ı nasıl yakalayacağımızı düşünüyordum. En azından ondan bir kaç önemli bilgiler öğrenebiliriz.
Yaklaşık bir kaç dakika sonra yardımcım Dean, yanında bir, iki asistan ile odama geldi. İşleri bitirmemiz bir saat sürdü ve işler biter bitmez şirketi son kez kontrol edip, çıkışa doğru yürümeye başladım. Tam o sırada şirketin bir alt seviye patronu Elvis ile karşılatım.
"Görüyorum da bugün erkencisin Hoseok."
"İşlerin erken bitmiş gibi görünüyor."
Kafamı ona doğru çevirdim;
"Ah evet.. Asistanlar sağolsun erken bitirdim. Bugün için başka planlarım var."
"Hmm iyiymiş, o zaman ben seni tutmayayım. İyi günler dilerim."
"Size de iyi günler Bay Elvis."
Ufak bir selamlama ile şirketten çıktım, arabama binip evime gittim. Bir iki saat kadar evde dinlendikten sonra hazırlanıp bugün ki garsonun kafesine gitmeye karar verdim.
Giyindik den sonra hemen arabama bindim ve yola çıktım. Yaklaşık yarım saat sonra kafeye vardım. İçeriye girdiğimde onu servis yaparken gördüm. Beni görür görmez tanıdı ve biraz şaşkın bir şekilde bana baktı ve hemen işine döndü. Bende cam kenarında bir yere oturdum. Bir kaç dakika sonra servis için yanıma geldi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Blue pill || Hoseok
General FictionBirbirlerinden habersiz, bir ajan ve bir kahve çalışanın platonik aşk hikayesi.. -୨୧ "Neden bir ajan gibi her gün kafeme geliyorsun?" "Kes sesini ve beni dinle!" "Sebepsiz yere kafeme girenler ile konuşmuyorum." "Belki de sebebi sensindir."