3

244 10 4
                                    

bütün hayatım gözlerimin önünden bir film şeridi gibi geçti.

abimin kaçırılması gördüğüm psikolojik baskı ve anne babamın mükemmeliyetçiliği.

Daha mutlu bir hayat yaşayabilirdim belki de. Bir hemşirenin hatası yüzünden benim hayatım kararmıştı.

O an bağırıp çağırmak hatta bir şeyleri yakıp yıkmak istedim ama aklıma kucağımdaki oğlum geldi.

Biraz sakinleştikten sonra etrafımda olup biteni fark etmeye başladım.

Odada sadece Agâh Bey ve karısı kalmıştı.

Agâh Beyin eşi temkinli bir şekilde yanıma yaklaştı ve yanımdaki sandalyeye oturup elini bacağıma koydu.

"Arven, kızım. Nolur bize bi şans ver. Biliyorum kendi hayatın ve oğlun var. Anladığım kadarıyla da diğer aileyle aranda kötüydü. Ama sana yalvarıyorum Arven. Ben Eliz'e hiç annelik yapamadım. Ne saçına dokunmama izin verdi ne de ona kızım diye hitap etmeme. Bana Anne diye hitap etmez, hep Yeliz derdi. İzin ver ona yapamadığım anneliği sana yapıyım kızım. Benim hiç torunum yok biliyo musun? İzin ver torunuma anneanne olayım."

Yeliz hanımın konuşması gözlerimin dolmasına sebep oldu.

bi an oğlumun bana böyle davrandığını düşündüm. Bu bir anne için çok ağır bir şeydi.

Oğlumun sıcak bir aile ortamında büyümesini istiyodum ama bunu tek başıma sağlayamayacağımın farkındaydım.

ikisi de bana bakarken oğlumu güç almak için göğsüme bastırdım.

"tamam" dedim

bunu hem oğlum hem de kendim için yapmam gerektiğinin farkındaydım.
-----------
Evden Baran ve kendim için kıyafet almış ve çavuşoğlu konağına gidiyoduk.

Çavuşoğullarını duymuştum çünkü aynı benim ve Demirimin gibi mimarlık şirketleri vardı.

Daha önce aileyi araştırmaya gerek duymamıştım.

Sadece etraftan duyduğum üzere bir abim vardı Agâh Beyin şirketinde çalışan.

Kaya Çavuşoğlu.

Sosyetenin gözde isimlerinden biriydi.

bunları düşünürken yanımdaki koltukta pusetinde huysuzlanan oğlumu fark ettim.

Baran'ın kendini ister istemez tedirgin hissettiğinin farkındaydım.

Annesiydim ben. Hissederdim.

Oğlum daha fazla huzursuzlanıp ağlamasın diye hemen kucağıma aldım.

Baran onu kucağıma almamla birlikte sakinleşmişti.

Birinin üstümde olan bakışlarını fark ettiğimde hemen kafamı kaldırıp o yöne baktım.

Yeliz hanım bana dolu dolu gözlerle bakıyodu.

"Keşke senin bu zamanlarında yanında olabilseydim be Arvenim"

"Ne ilk adımını gördüm ne de ilk kelimeni duydum be güzel kızım."

"Ama bitti. Artık yanındayım. Yanındayız ve yapamadığımız yaşayamadığımız ne varsa yaşayacağız birtanem"

Yeliz Hanımın bu duygu yüklü konuşmasıyla benim de gözlerim dolmuştu.

Benimde ailem hiçbir zaman bu kadar ilgili olmamıştı.

Ne bir küçüklük fotoğrafım vardı ne de bebeklikten kalan tek bir eşyam. hepsini atmışlar.

Konuşursam ağlayacağımı bildiğim için Yeliz hanıma sadece buruk bir gülümsemeyle karşılık verdim.
----------
Şu an yanımda pusetinde uyuyan oğlumla birlikte varlıklarından yeni haberdar olduğum 5 adam bir yirmilerinde çocuk ve kaya çavuşoğlu ile gergin bir havaya bürünen salonda oturuyorduk.

"Eliz'in karıştığı kişi bu mu?"
"Evet oğlum. Ablan Arven"

"Peh!Ablaymış!?"

Agâh Bey oğluna sinirli ve uyarı dolu bakışlar atarken Yeliz hanım söze girdi.

"Kızım bu en büyük abin Kaya. 33 yaşında. 2 numara Bora. O da 30 yaşında. 3 numara Pamir. 28 yaşında. 4 numara Melih. 27 yaşında. Ve en küçük abin Gökalp. 25 yaşında. Ardından ikizin Aybars ve kardeşin Kayra Erim geliyo. Kardeşin de 19 yaşında."

Maşallah nasıl doğurmuş bu kadın 8 tane çocuğu.

"Oğluşlarım bu da kardeşiniz Arven ve oğlu biricik ve ilk torunum Baran!"

---------

Bölümü erkenden bitirdim ve okuyucularımı bekletmeye gerek olmadığına karar verip hemen yayınlıyı dedim!

Aybars?

Kayra Erim?

Bora?

Kaya?

Melih?

Gökalp?

Pamir?

Diğer bölümde görüşmek üzere canlarımmmmmm

Tek DayanağımWhere stories live. Discover now