beomgyu odasının penceresinden uzattığı telefonuyla hem ormanın hem gölün kadraja sığacağı bir açı buldu ve memnuniyetle bastı deklanşöre. "çok iyi çekiyor ya!" dedi neşeyle.
olaylı gecenin üzerinden tam iki ay geçmiş, beomgyu nihayet 17 yaşına basmıştı. doğum günü şimdilik güzel geçiyordu. kai arkadaşına beomgyu'nun zaten kullandığı, bitmekte olan parfümünden yeni bir şişe almıştı; sınav stresini üzerinden atmak için örgüye başlayan soobin hyung kendi elleriyle çok güzel bir bere örmüştü... şimdi atmaya kıyamadığı atkısıyla takacağı bir de beresi vardı.
yeonjun hyung hediyesini hafta sonu getireceğini söyleyen bol öpücüklü bir doğum günü mesajı atmış, teyzesi sevdiği kurabiyelerden yapmış, annesiyle babası da sonunda uzun zaman önce verdikleri sözü gerçekleştirip telefonunu yenilemişlerdi. yeni telefona kırılmaz cam yaptırıp güzel bir kılıf alma işini de abisi üstlenmişti. hediyeleri fazlasıyla tatmin ediciydi.
yeonjun ve soobin'in ilişkileri malum geceden beri biraz çalkantılıydı. uzun zamandır en yakın arkadaş olan ve birbirlerini her zaman alttan aldıkları için nadiren tartışan ikili, küçücük mevzular yüzünden her gün kavga eder olmuştu şimdi.
beomgyu kendisini bu konuda biraz sorumlu hissediyordu. belki o gece bir ton olay çıkarıp öpüşmelerini bölmeseydi şimdi romantik bir ilişkiye başlamış olabilirlerdi. o günden sonra ne beomgyu açmıştı onları gördüğünün konusunu ne de utangaç aşıklar. beomgyu ne dertleri varsa kendileri çözsünler istediği için üstlerine gitmiyordu fakat biliyordu; bir gün, bir şekilde bir araya gelecekti bu ikili.
odasında dört dönerek yeni telefonunun özelliklerini denerken annesinin kendisine seslendiğini duydu. keyifle seke seke indi merdivenleri. annesi kapının önünde, elinde küçük bir kutuyla onu bekliyordu. "sana kargo gelmiş oğlum." dedi kadın kutuyu ona doğru uzatırken. yeonjun hyung ona sürpriz yapmak için yalan atıp hediyeyi şimdi yollamış olabilirdi. heyecanla kaptı beomgyu küçük kutuyu, hızlı hızlı açtı.
kutudaki parlak, el işi bilekliği görünce neşesi yüzünde dondu. bu bilekliğin aynısının farklı rengini iki ay önce görmüştü. kalbi göğüs kafesini parçalamak ister gibi şiddetle atarken annesi bilekliği elinden aldı. "ay ne güzelmiş! kimden bu?" dedi, beomgyu'nun az önceki heyecanına ortak olmak isteyerek. beomgyu'da heyecandan eser yoktu şimdi, sadece endişe vardı. yutkundu.
"sınıf arkadaşım göndermiş."
annesinin devam eden sorularına yine böyle geçiştirmelik cevaplar vererek odasına çıktı. kutudaki notu okumaya cesareti yoktu fakat ne yazdığını da deli gibi merak ediyordu. bilekliği takmadı, komodine bıraktı. şimdiden dolu dolu olan gözlerini hızla sildi, burnunu çekti ve kendisini toparladı. her ne yazdıysa okuyacak, sonra da ona haddini bildirecekti.
"sevgili beomgyu,
bir mektuba başka ne şekilde başlanır bilmediğimden sevgili diyorum fakat hiç içimden gelmiyor senden böyle bahsetmek.
sana çok kızgınım. kızgın olmaktan öte kırgınım. çünkü senden gerçekten hoşlanmıştım. hayatımda hiçbir şey için bu kadar heyecanlanmamıştım.
sana kızgınım çünkü tanıdığım en zeki insanlardan biri olmana rağmen kendini eğitmeye tenezzül bile etmemişsin. ordan burdan duyduklarına sorgusuz sualsiz inanmışsın. çok yazık.
sana kızgınım çünkü internet çağında yaşıyoruz. açıp olanı biteni araştırmak aklına bile gelmemiş. görmeden tanımadan nefret etmişsin bizden.
bir hafta boyunca neredeyse her günü birlikte geçirdik. sana karşı kötü, kaba, senin deyiminle korkunç bir davranışım oldu mu? ne yaptım nefretini, öfkeni hak edecek? üzülüyorum beomgyu, yazık ettin bize.
hakkımızda ne kadar korkunç şeyler düşünüyorsun bilmiyorum ama biz lekeliler verdikleri sözleri tutan insanlarız. doğum günün kutlu olsun.-taehyun"
yanaklarından akan yaşları hırsla sildi. hâlâ nasıl bu kadar etkileniyordu ondan? nasıl silecekti izlerini? ayıcık dolabında duruyordu. neden atmıyordu? bilekliği taktı. telefonunu açıp hâlâ değiştirmediği ismini buldu mesaj uygulamasından.
kocam
Bugün
Bu kişinin engelini kaldırdınız.
siz
konuşalımkocam
olursiz
kendini çok havalı sanıyorsun di mi
bileklik gönderdin lafını soktun
güya büyüklük sende kaldıkocam
ne saçmalıyorsun
iyilik de yaramıyorsiz
iyilik yapma bana
istedim mi senden iyilik
iyilikten ne anlarsınız ki sizkocam
hayatımda tanıdığım en büyük hayal kırıklığısınsiz
uzak dur benden taehyun
amacın ne
ne istiyorsun bendenkocam
bir şey istemiyorum aq ???
sen bizi ajan falan mı sanıyorsun
bilekliği beğenmiştin annem yaptı ben de gönderdim
suç musiz
suç
senden gelen hiçbir şeyi istemiyorumkocam
korkaksın beomgyu
mektupta ne yazdığımı anlamamışsın bilesiz
korkağım oldu mu
bir tane mektup yazıp bildiğim her şeyi unutturucak mısın bana
ne dememi bekliyorsun
canım arkadaşım ne güzel katlettiniz atalarımı
çok sağ olun 💝kocam
beomgyu ben 17 yaşındayım
senin atalarını nasıl katletmiş olabilirim
sen salak mısınsiz
yazıyor...kocam
insanlar savaşmış
toprak için para için
dünyanın kaderi bu maalesef
güç kimdeyse güçsüzü ezmiş
ben mi dedim yapın diye
bu geleneği sürdüren sensin
insanları lekelerine göre yargılıyorsun
sınıf arkadaşlarından ne farkın varsiz
sus
konuşmak istemiyorumkocam
😃 ?
sen dedin konuşalım diyesiz
hediye gönderme bana taehyun
özel günümü kutlama
çık hayatımdankocam
iyi
ne halin varsa gör
18.27
ŞİMDİ OKUDUĞUN
tanrı çoktan unuttu bizi
Fanfic"kan gökle yer değiştirir, bildiklerini unutursun. bazen görmek için gözü kapatmak gerekir." ya da insanların temizler, lekeliler ve lekesizler olarak üçe ayrıldığı bir dünyada temizseniz her şey yolunda fakat eğer değilseniz işler o zaman zorlaşır...