kendisini kandırıyordu beomgyu. taehyun'u, gönderdiği hediye yüzünden yeniden hatırlamış değildi. taehyun iki aydır aklından çıkmıyordu zaten. beomgyu'yu hazırlıksız yakalayan şey onu hatırlamak değil, taehyun'un sözleriydi. yatağında bir oraya bir buraya dönmesi fayda etmiyordu. taehyun'un söylediklerini düşünmekten uykuya dalamıyordu.
"hayatımda tanıdığım en büyük hayal kırıklığısın."
bir lekeliden bunları duymak neden bu kadar canını yakıyordu?
"ordan burdan duyduklarına sorgusuz sualsiz inanmışsın, açıp olanı biteni araştırmak aklına bile gelmemiş."
bu lafların altında mı kalacaktı?
evet, lekeliler kötüydü, korkunçtu, bütün olumsuz özellikler onlarındı, tamam da... neden? nedenini kendisine açıklayabiliyor muydu? savaşmışlardı. yıllar önce insanlar acı çekmişti. beomgyu bunun yasını mı tutuyordu? lekeliler kötüydü, bunda hemfikiriz fakat beomgyu onların neden kötü olduklarını gerçekten de araştırmış mıydı hiç? okulda öğrendiği tarihten, babasından duyduğu hikayelerden öte ne biliyordu?
içinde bir yerlerde varlığından nefret ettiği bir pişmanlık filizleniyordu. taehyun, ne derse desin hâlâ sevmeye devam ettiği çocuk, her şeyiyle böylesine kusursuzken onu sadece ve sadece lekeli olduğu için korkunç biri saymak ne kadar adildi?
iki ay kadar önce, yine böyle bir gecede, lekelilere karşı duyduğu yoğun korkudan dolayı uyuyamamıştı. o gece ne ders çalışmak ne müzik dinlemek bastırmıştı korkularını. şimdi de kendisini oyalamak için yapacağı başka bir faaliyet bastıramayacaktı merakını. öğrenmekten deli gibi korktuğu gerçekleri araştırmadan içi rahat etmeyecekti.
bu yüzden bilgisayarının başına oturdu ve kafasını ayakta tutamayacak kadar uykusu gelene dek internetin altını üstüne getirdi. aklına gelen her konuyu temizlerin, lekelilerin ve özellikle lekesizlerin açısından tek tek araştırdı. kafasına koymuştu, taehyun'u haksız çıkaracaktı.
beomgyu araştırmalarına ertesi gün okulda da devam etti. okulun kütüphanesinden aldığı kitaplarda yazanlar, ilk defa fark ediyordu bunu, fazlasıyla tek taraflılardı. temizler, temizler ve temizler... tarih bundan mı ibaretti? lekelilerin, ne pis bir millet oldukları dışında, hiçbir bahisleri yoktu. lekesizlerse temizlerin tarihinden sıyrılıp kendilerine ait bir varlık oluşturamamışlardı. sokak hayvanlarının tarihteki değeri neyse lekesizlerinki ona eşdeğerdi.
ilk ve sıradan insanlar lekesizlerdi. adları üstünde kirlenmemiş dolayısıyla kendilerini temizlemek zorunda da kalmamışlardı. tanrı, oğlunu kötülüğe kurban etti. kötülük sonucu lekelendi insanlar. temizler bu kötülüğü def ettiler, lekelerini temizlediler. lekelilerse kabul ettiler kötülüğü, kötüydü onlar, beomgyu tanrı'ya birazcık inanıyorsa bunu da böyle kabul etmeliydi ancak tarihin bugün öğrendiği versiyonu ona yanıldığını düşündürtüyordu.
arkadaşları kendisini zorla yemeğe indirene kadar kitaplardan başını kaldırmadı beomgyu. okuduklarına, internette gördüklerine inanması demek hayatı boyunca bildiği her şeyin tepetaklak olması demekti. yeonjun hyung'un söylediklerini düşünüyordu.
"sen ben gibi insanlar onlar da."
tüm bunları düşünmekten kafası patlayacakken bir de taehyun yazdı üstüne. beomgyu bildirimde "kocam" yazısını görünce güzel bir küfür patlattı. nedense değiştirmeye de uğraşmıyordu bu adı. babası telefonunda bir lekelinin bu şekilde kayıtlı olduğunu görse ne düşünürdü acaba...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
tanrı çoktan unuttu bizi
Fanfic"kan gökle yer değiştirir, bildiklerini unutursun. bazen görmek için gözü kapatmak gerekir." ya da insanların temizler, lekeliler ve lekesizler olarak üçe ayrıldığı bir dünyada temizseniz her şey yolunda fakat eğer değilseniz işler o zaman zorlaşır...