Derin nefesler alıp geniş bahçede dolanmaya devam ettim. Çıplak ayaklarım ve hatta parmaklarımın arasında o çimenleri hissediyor, rahatlıyordum."Bakıyorum keyfin pek bir yerine Berdel kızı."
Gözlerimi kapatıp sabır diledim.
"Niye yerinde olmasın Sultan Hanım?"
Arkamı dönüp gözlerimi ona diktim. Elinde tespihiyle bana doğru ilerledi.
"Çıplak ayakla dolaşma çocuğun olmaz sonra benden demesi." Deyip göz kırptı.
Sinsice gülümsedim, buradaki ikinci haftamdı.
"Sen çok çıplak ayakla dolaşmışsın o zaman." Diyerek yanından geçip gittim.
Gülümsemem yüzümde genişlerken elimdeki terliklerimi yere atıp giydim. O sırada avlu kapısı açıldı ve içeriye Emrah girdi. Ufak bir baş selamı verince aynı şekilde karşılık verdim.
Emrah Ökkeş Ağa'nın çocukları arasında ortancaydı. Öyle ki ortanca olmasına rağmen tüm işleri o hallediyor, o ilgileniyordu.
Eh Sinan'la Celil'in hali belliydi.
Omuzlarım ve başım dik avludan geçip gittim. Henüz üst kata çıkmıştım ki kollarımdan tutup çevrildim.
Meşreb beni duvara yaslamış üzerime eğilmişti. Büyüyen gözlerimle, "NAPTIĞINI ZANNEDİYORSUN SEN-" demiştim ki kapanan eliyle sözlerim yarıda kesildi.
"Sus kız duyucaklar."
Neyi duyacaklar demek istemiştim ama sesim boğuk çıkmıştı.
Allah'ım, Allah'ım sen beni koru yarabbim. Ya Hak, Ya Rab sen büyüksün. Beni Meşreb'ten koru Allah'ım.
Gözlerim dolarken onu ittirmeye çalıştım. Eteğimin altından elini uzatmış bacağımı okşuyordu. Çığlık atmak istedim ama sesim çıkmadı.
"Rahat dur kız bir şey yapmayacam."
Pis nefesi tenimi yalayıp geçerken göz yaşlarım ellerinin üstünden kayıp geçti... Aynı bir yıldız gibi... Aynı hayallerim gibi...
"Noluyor lan?!"
Ve o ses... Allah'ım dualarımı kabul etmişti. Meşreb'in üzerimden resmen atılmasıyla kendimi yerde buldum. Ellerim boğazıma gitmiş, nefes almaya çalışıyordum.
Öyle ki kaç dakika geçmiş aradan, fark etmemişim. Emrah yanıma gelip çömeldi, elindeki bir bardak suyu bana uzattı. Kafamı ne zaman ki kaldırıp ona baktım kalbime bir hançer daha saplandı.
"İyi misin... Yenge?"
Kafamı onaylarcasına salladığım zaman elindeki suyu aldım. Yudum yudum içerken Emrah tekrar konuşmaya başladı.
Şu an ne kadar utandığımın farkında mıydı?
"O haysiyetsizi halletim ben. Bir daha bırak bu konağın, Mardin'in önünden bile geçemeyecek."
Bardağı indirdiğimde eli bana uzandı. Kaskatı kesilirken omzuma yumuşak bir dokunuş sergileyip yavaşça beni ayağa kaldırdı. Ona minnettar bakışlarımı yollayıp yavaş adımlarla odama geçtim.
Camın önündeki koltuğa oturup, göz yaşlarımı serbest bıraktım.
Sinan'la anlaşamıyorduk. Sultan karısı sürekli benimle uğraşıyordu, çalışanları bile doldurmuştu hepsi bana nefretle bakıyordu. Sinan'ın sağ kolu beni taciz etmişti, en başında da Celil çok değişik davranıyordu.
Boğazıma kadar akan göz yaşlarımı silip makyaj masamın önüne oturdum. Kendime biraz çeki düzen verdikten sonra Sinan'ın gelmesini bekledim, o gelince okul mevzusunu konuşacaktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Berdel; ŞAHMERAN
Ficción Generalİstenmeyen bir berdel ve düşman çiftler... Tozlu çarşaflara sarılmış sırlarla dolu onca hayatı berdel ile kurtarabileceğini bilseydi Meral, o gün yine öyle davranır mıydı? - Gözlerime baktı. Kahveleri gözlerimle buluştu. "Artık o tozlu çarşafı kaldı...