"İki dakika müsaadeni isteyeceğim," diyerek son beş dakikadır çalan telefonuma uzandım.'Annem arıyor...'
Aramayı onaylarken bir yandan da masadan kalkmış sakin bir yere geçmeye çalışıyordum. "Efendim anne?"
"Kızım acil gelmen lazım."
"Anne ne diyorsun?"
"Kalk gel diyorum sana. Baban biletini almış saat 3'te havaalanında ol Mustafa karşılayacak seni."
"Anne nereye geleyim, ne diyorsun bir açıklasana Allah aşkına sırası mı şu an?"
"Baban çağırıyor sen eve gelince anlatırız vakit yok. İşim var şimdi, hemen ne yapıyorsan bırak gel yoksa baban delirecek bak."
Yüzüme kapanan telefonla oflayıp ablamı tuşladım. İlk çalışta açmıştı ki o da aynı şeyleri söyleyince elim kolum bağlanmış bir şekilde masaya geri dönmüş, arkadaşıma işimin çıktığını söyleyip apar topar eve gelmiştim. Hızla valizime birkaç parça kıyafet yerleştirip evden çıktım, taksi çağırdım ve havaalanına geçtim.
Girişte gördüğüm kuzenim Mustafa abiyle adımlarımı hızlandırıp çatık kaşlarımla onu süzdüm.
"Abi neler oluyor? Apar topar nereye?"
Kararsız gözleri bir süre bende dolandı. "Abla şimdi bana düşmez söylemek, sen en iyisi eve gidince Ağama sor." Dedi.
Daha da konuşmamıştı, tüm yolculuk boyunca çıtı çıkmadı. Uçaktan inince yine at kovalıyormuş gibi arabaya atlamış bir solukta eve geçmiştik. Araba durunca daha kapıyı açmamıştım ki motor sesini duyan ablam kapıdan dışarıya fırlamış, hasret kaldığım mavi gözleriyle beni süzmüştü. Arabadan çıkıp kollarımı ona doladım.
"Ablam, çok özlemişim seni."
Burnunu çekip bende dedi. İçimdeki huzursuzluk gitgide çoğalırken beni kapıdan içeriye soktu. Mustafa abi valizimi almış çoktan içeriye geçmişti. Avluda yavaş adımlarla ilerlerken ablam kolumu sıkı sıkı tutuyordu.
"Abla Allah aşkına ne oluyor ya?!" Dayanamayıp celallenmemle yutkundu.
"Sakin ol. Sen çok güçlüsü-"
"Abla."
Uyaran sesime karşılık gözleri doldu. Elleriyle yüzünü kapatıp ağlamaya başladı, şok olmuş bir halde kollarına yapıştım.
"Abla kurbanın olayım ne oluyor söylesene! Ağlama, dur sakinleş."
Eliyle göz yaşlarını silip kısılan sesiyle "Çok özür dilerim, çok özür dilerim." Dedi.
Tam konuşacaktı ki, Mustafa abi geldi. "Yengem sizi çağırıyor."
İç geçirip annemin yanına doğru gittik. Merdivenlerden çıkıp üst kattaki terasa geçtik, elinde bir bardak su ile annem tam karşımızdaydı. Hemen yanına oturup neler olduğunu sordum. Ablam da diğer yanıma geçip elimi sıkı sıkıya tuttu. İçimdeki kötü his ağırlaşıp göğüsüme oturdu.
Annem elini saçlarımda gezdirip omzumdan geriye attı. Derin bir iç geçirip konuşmaya başladı.
"Kızım, sen Cafer Ağanın torunusun. Bunu sakın olasın ha unutma. En başta benim canımsın, kanımsın."
İç geçirdim. Daha fazla tahammülüm kalmadığı için sabırsızca lafına atladım. "Ee anne beni niye çağırdın apar topar, babamın derdi ne?"
"Berdel kızım."
Az öteden gelen babamın sesiyle ona döndüm. Ablamın eli sıkılaştı, vücudum uyuşurken ne dediğini tam anlayamamıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Berdel; ŞAHMERAN
Ficción Generalİstenmeyen bir berdel ve düşman çiftler... Tozlu çarşaflara sarılmış sırlarla dolu onca hayatı berdel ile kurtarabileceğini bilseydi Meral, o gün yine öyle davranır mıydı? - Gözlerime baktı. Kahveleri gözlerimle buluştu. "Artık o tozlu çarşafı kaldı...