2. Bölüm: DÜĞÜN

133 13 50
                                    


Sarışındı.

Yüzüklerimiz takılıp kurdele kesildiği an göz göze gelmiştik, bir daha da hiç görmedim onu.

Yatakta uzanmış önümüzdeki haftasonu -üç gün sonra- gerçekleşecek olan düğünümüzü düşünüyordum. Ha, ablan niye evlenmedi diye sorarsanız, Sinan en büyükleri olduğu için ilk onu evlendiriyorlar. Annem hiç memnun değil çünkü kız evinden ilk büyük kardeş çıkarmış. Oflaya puflaya yatakta diğer tarafa döndüm.

Sarışındı, gözlerinin rengini hatırlamıyordum, boyu kaçtı, kimdi, neyin nesiydi, beni neden bu duruma sokuyorlardı, beni okutacak mıydı bilmiyordum. Artık ağlamayı kesmiştim. Olan olmuştu ve ben ne kadar uğraşırsam uğraşayım bu durum değişmeyecekti.

Torun verecektim daha Ökkeş Ağaya. Gerçi ben birkaç sene daha kaytarırdım, ablam belli ki evlendiği günden başlayacaktı hazırlıklara. Şahsen daha öncesine başladığını düşünüyordum ya, orası ayrı konu.

Azad Sinan Kameroğlu.

Kafamı duvarlara vurma isteğini bir kenara atıp üzerimi değiştirdim. Rahat olması adına bol paça bir triko takım giyip odadan çıktım, annem ablam ve ben düğün (!) alışverişine gidedektik.

Benden çok ablam hevesli olduğu için onun susmayan çenesiyle ve kendine baktığı gelinlikler eşliğinde arabaya bindik. Geçen yollara baktım, geçen hayatlarlara baktım. Hepsi mutlu gözüküyordu.

En sonunda bir mağazanın önünde durduk. İçeriye girince tüm dikkat bize yoğunlaşmıştı. Annem sıkı sıkıya bağladığı topuzuyla koltuğa yerleşip bacak bacak üstüne attı, "Getirttiğimiz gelinlikleri deneyelim ilk." dedi. Ben bir şeye bakmaya tenezzül bile etmemiştim ki annemin önceden ayırttığı tüm gelinlikleri denemeye başladım.

Birinci, ikinci, üçüncü derken en sonunda bir tanesini annem beğenebilmişti. Gelinliğe baktım, hiçte yakışmamıştı bana. Desenli, göğüs kısmı işlemeli bir gelinlikti. Dökümlüydü ve tülü omuzlarımdan geriye dökülüyordu.

Ablam "Hiç yakışmadı ya değiştir." dediğinde annem ona aldırmadan, alıyoruz demişti.

Bıkkınca gelinliği çıkarıp rahat kıyafetlerime geri döndüm. İstanbuldaki evimden tüm kıyafetlerimi getirtmişlerdi, yetmezmiş gibi şimdi de bana iç çamaşırı bakıyorlardı. Sinirden köpürür bir halde arabada onları bekliyordum.

Arabayı bildirim sesi doldurunca dalgınca telefonuma baktım, numara tanımadığım bir numaraydı.

Kayıtsız Numara: Düğünün senin ölüm fermanın olacak kızım, ayağını denk al bundan sonra.

Sinan'ın eski sevgililerinden biri olduğunu düşündüğüm için sekmeden çıkıp yoldan gelen geçeni izlemeye devam ettim. Kendisiyle evleniyor olmam yetmezmiş gibi birde yanıklılarıyla uğraşıyordum. Zaten yüzüğünü bile sözde takmıştım, şu an hangi cehennemdeydi bilmiyordum. Biliyordum. Sinirden odanın kenarına fırlatmıştım, koltuğun altındaydı.

Annemler nihayet dükkandan çıkınca eve gelmiştik, hızlıca yemek yemek için masaya geçtik. Babamın gözleri benim üzerimeydi, benimse önümdeki içli köftede.

"3 Güne evleniyorsun." Dedi. Buruk bir gülümseme yerleşti yüzüme. "İki."

İki güne evleniyordum ben.

Sıkkınca yemekten kalkıp odama geçtim. Vaktin geçmemesi için her şeyi yapıyordum. Her şeyden kastım duvarı izlemekti. En sonunda yine kendime bir kaçışım olamayacağını, bundan sonra sahte olduğunu umduğum bir kocamın olduğunu hatırlatıp, yatağa atladım.

Berdel; ŞAHMERANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin