Herşey Iğdır'in bir köyüne atanmamla başlamıştı, aileme inat yapıp bavulumu toplayıp ,kendimi havaalanına atmamla burada bulmuştum. Kaçar gibi bu şehre sığınmıştım adeta .
Daha havalanından çıkmama kalmadan aksilikler birbir gelmişti. Bavulun kulp kısmını kavrayıp indirmemle teker kısmı ayak ucuma düşmüştü artık tek teker ile yoluma devam edicektim. Havalanından çıktığımda derin nefes alıp verdim. Yazın sonlarındaydık ve soğuk esinti akşam saatleri olmasından dolayı insanların tenini okşuyordu.
Sağ ve soluma bakınıp taksi bulmayı umut ederek biraz bekledim ama şansa bakar mısın 20 dk olmuş ve bi taksici bile geçmemişti.
Tek teker bavulum, ağır sırt çantam ve kare şeklindeki çantam boynumda devam edicektim.
Yarım saat geçmiş nefes nefese elimde şarjı az kalmış telefonumla haritaya bakıp okulu bulmaya çalışıyordum.büyükannemin diyişiyle:Ayaklarıma kara sular inmişti. Kaldırıma oturup dinlenmeye karar verdim sessiz sokakta kimsecikler yoktu . havanın kararmasına 1 saat kadar kalmıştı güneşin turuncu ışınları sokağı son kez aydınlatıyordu.
Tekrar ayaklanıp yürümeye başladım haritaya göre yarım saat sonra okuldaydım . Şarjım%20 altına düşünce telefon bildirim verdi. Dahada sinirlenmiştim.
Bikaç sokak yürüdükten sonra
Halk pazarı gibi bir yerin içinden geçmem gerekiyordu artık yürüyecek halim kalmamıştı. Su satan adamdan küçük bir su alıp içmek için telefonı valizin üstüne indirdim suyu kafama diktim derken telefonumu kapan çocukla maraton koşmaya başlamıştım bile. Sırt çantam ve boynumdan geçirdiğim çantam ne kadar beni zorlasada inat etmiştim çocuk bir adama çarpıp düşmesiyle telefon elinden fırladı,yere çakıldı ilk telefonu kontrol ettim tahmin ettiğim gibi açılmamış camı kırılmıştı ağlamak üzereydim sinirle adamın arkasına saklanmış çocuğa doğru adımladım "bak beğendim mi yaptığını? Utanmıyor musun hırsızlık yapmaya?haa " Adam birden elini önüme engel yapıp çocuğa ulaşmama engel oldu. "Yeter bu kadar azar nihayetinde çocuk değil mi hanımefendi bir telefondu öderiz zararını hallolur"uzun boylu kısa kesim saçları ve sert yüz hatlarıyla gayet yakışıklı ve bir o kadar gıcık bir adam karşımda durmuş çocuğu savunuyordu " Pardonda derdim maddiyat değil çoçuk dediğiniz çocuk gibi davranmalı hatasını hoşgöremezdim değil mi? ,ayrıca nasihatlarınız kendinize saklayın sizden öğrenecek değilim" Sinirle adama doğru konuştum o da sinirlenmeme yere çalıştı"adı üstünde çocuk ne yapm...söyle Hakan" Telefonu üst üste çalınca bana bakış atıp ileriye adımlayıp konuşmaya başladı çocuğa yönelip "sen bücür hatanı telafi et bakalım ! IĞDIR KARDELEN İLKOKULU nerde biliyor musun? " sinirimi kenara bırakıp sordum çocuk usulca kafasını kaldırdı"valla abla dövmiyeceksen biliyorum " Hem bilmiş tavrıyla hemde korkak bir şekilde mırıldanmıştı .Kaşlarım havalandı " Ne dövmesi bücür ama bunu tekrarlarsan ağrı dağından yuvarlarım seni "çocuk cidden korkmuştu ama telefonla hararetle konuşan adamın arkasından çıktı " Tamam abla söz bidaha sana bulaşmam tövbe tazı gibi koşuyorsun zaten" Kaşlarımı çattım "sen beni bi okulla ulaştır da ben senin yakanı bırakırmıyım görücez bücür "çocuk pişman olmuş bir halle adamdan ayrıldı peşime takıldı. Arada bizi dinlemiş olucak ki telefonu kapatmadan bana seslendi" Çocuğı affediğinize göre bende size bir iyilik yapayım arabam pazarın başında sizi bırakayım isterseniz?hem ilkokul benim evin yakınlarında"göz devirip yarım ağız sınırlı olduğum adama cevap verdim"gerek yok, ben hallederim"
" Asi...! "Duymamazlıktan gelip valizimin başında bekleyen bücür doğru yürüdüm.
" Adın ne senin bücür! "
"Şiyar! " Tekrar heycanla cevap vermişti.
"Hmm anlamı ne? " Gergin olduğum için baya korkmuş olmalıydı ama şuan sakindim
"Valla abla annem uyanık mı ne demişti anlamına"düşünür gibi oldu.
"İsminin vücut bulmuş halisin Şiyan "
"Şiyan değil Şi -yar"dedi bastırarak.
"Şiyar anladım tamam tamam hadi düş peşime.. " Pazardan çıkmış. Köy yoluna girmiştik.
Abla senin adın ne? " Çilleri yüzüne ayrı bir tatlılık katmıştı bücürün.
"Tahmin et? " Konu açmak isteyerek.
"Ceylan bence öyle koştun ki valla çok korktum Allah'ıma" İkimizde sesli gülmüştük.
"Güzel isim ama bilemedin.. " Yarışma sunucusu gibi tavır takındım o an.
"Dur abla bir tane daha söyliyim.... Immm Melek.. Dur tamam şey Şirin.. Ayşe.. "
Şiyar isimimi söylememe izin vermeden biyandan tahmin ediyordu bi yandan da neden onu söylediğini açıklıyordu.
--------------
"Teşekkür ederim Şiyar sende yoruldun hadi evine git, dediğimi annene söylemeyi unutma tamam mı? " Sormasını beklediğim soruyu son kez sormadan geldiğimiz yolu koşarak indi birşey hatırlamış gibi durdu.
"ABLA ADIN NEYDİ SENİN? " kıkırdayım onun gibi bağırdım
" ASYA? " Anlamamış gibi şakın bi şekilde bağırdı
"NEEEY?"
aşağıda dikilmiş bücüre doğru bağırarak
"ADIM ASYA, ASYA! ""Ayşe mi ben dedim ya onu Ayşe haa... Güzel valla " Böbürlenip arkasını döndü.
Asya dedim Asya Ayşe değil.. Şimdiden iki kafası gidik insanla tanışmıştım bile.
"Duydum Ayşe abla nenemin kardeşinin kızının ismide Ayşe" Olduk mu Ayşe
"Ne güzel Şiyar hadi eve git dikkat et! Ve unutma 2 gün sonra size gelicem "
El salladım o da aynı şekilde arka arkaya yol boyu el sallayıp gitti.