durdurun dünyayı inicek var.
carlosun gözüden
ofiste bana çarpan ve saçmalayan kızın, charlesın bana bütün gün öve öve bitiremediği kız irem olduğunu öğrenmiştim. charles böyle bir adamdı. ilk görüşte yoğun ve sahte duygular hisseder elde edince uzaklaştırmak için benden yardım isterdi. bunun bir kez daha tekrarlanmasına izin vermek istemiyordum artık.
charlesın iremi eve götürmeyi teklif etmesinden sonra bu işe el atmam gerektiğine karar vermiştim. birisinin daha zarar görmemesini istediğimdendi bu.
onların arabaya binip gittiklerini gördükten sonra ben de antrenmana geçmek için toparlandım. bireysel antrenman günüydü bugün. üç saatlik antrenmandan sonra duşa girdim. duştan çıkıp üstümü giydiğim sırada;
"Carlos, çıkıyor musun?"
"evet jessi çıkıcam ama şu an gördüğün gibi üstümü giyiyorum. çıkar mısın?" kapının pervazına yaslanmış duruyordu.
"tabii pardon." çıkmayınca bir şey ekliyeceğini anladım."şey benim arabam bozuldu da beni sen bırakabilir misin?"
"bırakamam jessi yemeğe yetişmem lazım. başkasıyla git."
"lütfen Carlos. şirkette bırakabilicek başka birisi de kalmadı." dudağını büzdü.
"hayır dedim jessi, işim var."
hayal kırıklığına uğramış şekilde"peki." dedi ve gitti.
üstümü giyip otoparka indim. arabama binip şirketin önünden geçtiğim sırada jessiyi gördüm. hava serindi bu yüzden titriyordu. arabayı jessinin yanına yaklaştırıp korna çaldım.
"tamam jessi, hadi bin hava soğuk." yemeğe onu da götürücektim mecburen.
jessi bu anı bekliyormuş gibi hızlı adımlarla sırıtarak yanımdaki yolcu koltuğuna oturdu.
"çok teşekkür ederim Carlos." dedi ve yanağımı öptü. gereksiz bir samimiyeti vardı
"rica ederim ama yemeğe yetişmem lazım yemekten sonra bıraksam seni." dedim sorarcasına.
"ah hayır hiç sıkıntı olmaz. hadi sür eve." sormam saçmaydı zaten. dünden razıydı.
yol boyunca jessi her zamanki gibi uzun uzun konuşmuştu. yorgun olduğum için kısa cevaplarla geçiştirmiştim hep.
eve vardığımızda arabayı açık garaja park edip kapıyı açmak için çantamdan anahtarı çıkardım. kapıyı açtığımda önden geçmesi için jessiye yol verdim. içerden charlesın sesini duydum ve bugünkü davranışları aklıma gelince ardımızdan kapıyı biraz sert kapatmıştım. içeri girdiğimizde direkt masaya geçmek için ilerledik. jessi arabaya bindiğinden beri neredeyse hiç susmamıştı ve hala konuşuyordu.
"üstünü değiştirmicek misin? odana çıkmıyor muyuz?"
"jessi sus artık" bir süredir susması için içimden dua ediyordum.
masaya ulaştığımızda char yine iremle konuşup sohbet açmaya çalışıyordu. kızın onu siklememesi beni eğlendirmişti. yüzümde gülümsemeyle iremin karşısındaki sandalyeyi çektim. kontrolsüz çektiğim için biraz ses çıkmıştı ve o sırada iremin ellerime bakan korkak gözleri gözlerimle buluşmuştu. anlaşılan benim de burada yaşadığımı yeni öğrenmişti.
bakışlarımı hala şok olmuş şekilde bana bakan iremden ayırıp masadakilere çevirdim. char bir bana bir de arkama bakınca jessinin de arkamdan geldiğini anladım.
"ne alaka" char daha önce jessinin bana karşı bir şeyler hissettiğine dair bir kaç şey saçmalamıştı ve anlaşılan hala bu fikrinin arkasında duruyordu. beyza araya girdi;
"abicim bu misafirimiz irem." dedi solunda oturan, sabah bana çarpan kızı göstererek. beyzanın bana abi dediğini duyunca göleri daha fazla açılması mümkün olmayacak dereceye gelene kadar açıldı. bu hali karşısında sırıtmadan edemedim ve ağzımdan bi kıkırtı döküldü.
"abi hoş geldin desene kıza." gözlerimi iremden ayırmamıştım. "bu an yaşanmıyor olsun." der gibi bakıyordu. ağzını sessiz bir şekilde kıpırdattı ve kimsenin duyamayacağı şekilde;
"lütfen rüyada oliyim, lütfen." dediğini gördüm. muhtemelen ağzını oynattığının farkında değildi. ve ben mükemmel ağız okurdum.
kaşımı kaldırdım. "irem, evimize hoş geldin" dedim sırıtarak.
karşısındaki sandalyeye oturdum ve arkamdan da jessi geldi. masanın üzerinden ireme eğilip elini uzattı. jessinin boyu uzundu ve bunu yaparken zorlanmamıştı.
"selam tatlım ben irem, carlosla ezelden beri çok yakınız." yakın falan değildik ama kendini hep benim yakınım olarak tanıtırdı.
irem şaşkın ve tereddütle jessinin elini sıktı. "irem ben de, memnun oldum." tatlı bir tebessüm oluştu yüzünde. jessinin aksine gerçekten samimiydi.
jessi masanın başına, iremle benim yanıma oturduğunda Ayfer, iki yeni tabak getirmişti bizim için.
iremin gözünden
adının jessi olduğunu söyleyen söyleyen platin sarısı kadın elimi sıktıktan sonra masanın başına oturdu. jessi yemek boyunca sandalyesini carlosa yaklaştırmak için götünü yırtmıştı resmen. nasıl biri olduğu hakkında şimdiden bir şeyler belli etmişti.
yemek devam ederken jessi char ve carlosla konuşuyordu. arada beyzaya da dönüyordu ama sonrasında çok uzatmadan erkeklerle konuşmaya devam ediyordu. beyza çaktırmadan kulağıma doğru eğildi.
"ben de gram haz etmiyorum kızdan. abimin parasını yemek için can atanlardan biri. gerçi abimin de zaten çok pas verdiğini sanmıyorum ama." pas vermiyordu ama istemediğini belli edicek bir şey de yapmıyordu.
yemekte çok konuşmamıştım. verilen sorulara kısa cevaplar verip yemeğimi yemeye devam etmiştim. kafamı her kaldırdığımda onunla göz göze geliyordum ama o gözlerini ayırma zahmetinde bile bulunmuyordu. hem bakışlarından hem kıllarından hem de masadaki samimiyetsizlikten gerildiğim için masadakilere iyi geceler dileyip odama çıkmıştım.
haftaya bölümler daha hızlı ve uzun gelicekk😽😽 yorum ve voteeee!!!
🌶🌶🌶🌶🌶
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Düşman takımlar...🌶🌶smooth operator/carlos sainz
FanficPabucumun asistanı🙈 Mercedeste çalışan bir kız ferrari pilotunun evinde yaşamaya başlarsa...hele ki kızın en yakın arkadaşının pilotla arası çok eskiye dayanan bir olaydan dolayı fena halde kötüyse İrem en yakın arkadaşının mı yanında olucak yoksa...