10

15 4 107
                                    


$$$

"Anladın mı şimdi?" Dedi sinirini bastırarak.

"Ya bak şimdi, yarısına kadar okeydi, tam dedim anladım falan ama devamını dinlememişim, unuttum." Dedim.

Tilki ile beşinci ders kütüphane de çalışıyorduk ama insanlar çok ses yaptığımızı söyleyerek kapı dışarı ettiler bizi. Asla bilerek ses yapmadım. Ben de yemekhane de Gizem'in olduğunu bilerek buraya gelmemizi söyledim.

Şu anda gözlerini bize dikmiş bakıyor. He üstüne bir de Burak'ın da dersi boşmuş. Ve şu an o da kötü kötü bu tarafa bakıyor. Tilki'nin siniri ise bir soruyu otuzuncu kez anlattırışımdı.

Vay anasını avradını sayın seyirciler.

Tilki kalemi bırakıp geriye yaslanırken konuştu;

"Yok, olmuyor! Gerçekten ben bittim, olmuyor!" Dediğin de kolundan tuttum.

"Ya hayır, dur! Sadece dalmışım, söz bir daha anlat anlayacağım. Son bir kere."

Gizem, Tilki'ye olan temasımdan rahatsız olmuş olacak ki bir küfür savurdu. Bunu duymadım, sadece ağız okuyabiliyorum askolar. Karsımızda olduğu içinde rahat görebiliyorum onu.

"Hayır! Başka anlatamam, senin yüzünden bildiğim konuyu unutuyordum az daha!"

"Yağmur Alaca'nın etkileri.." diye sessizce konuştuğum da omuz silkti. Ama bu dediğimi duymuştu.

"Sen yine de son kez anlat."

Anlamayacağım ama sen yine de anlat ben dinlerim.

"İmkanı yok! Git başkası anlatsın!" Dediğinde yanımdaki bir sandalye çekildi.

"Ben anlatırım." Dedi Burak. Kitabı kendi önüne çekerken kalemi de eline aldı.

Hayır, amacım bu değil! Çok yanlış şeyler oluyor!

Tilki 'ne oluyor oğlum?' Bakışları atarken Burak soruya odaklanmıştı. Boşuna uğraşma Burak yine de anlamayacağım.

"Gerek yok." Derken kitabı kendi önüne çekti Tilki. Ben şaşkınlıkla kafamı ona çevirdim.

"Başkası anlatsın demedin mi? Ben anlatırım işte." Deyip bu sefer o kitabı kendine çekti.

"Bir kere daha anlatırım, sorun olmaz." Derken bu sefer Tilki çekti kitabı.

Bu ikisi birbirine ben anlatırım ben anlatırım derken sürekli kitabı çekiştirdiler. Ben bu ikisinin ortasında kalmışım put gibi bir ona bir ona bakıyorum.

Yeter!

"Yeter!" Sandalyeden kalkarak bağırışımla tüm kantin sustu.

"Ben gidiyorum, siz birbirinize anlatın!" Diyerek tüm eşyalarımı orada bırakarak kantinden çıkıp gittim.

Gizem'e de çıkmadan ufak bir bakış attım. O da şoktaydı sanki.

Ya ben ne için geldim, ne için gidiyorum ya! Saçmalık!

"Gerçekten hepsi ayrı bir deli! Hiç akıllı olmaz mı bir okulda ya! Bir tane bak bir!"

Söylene söylene okuldan çıkıp bahçede Ege'yi arayacaktım ki önüme çıkan üç varlıkla durdum.

Bunlar, onlardı. O kıza zorbalık yapanlar, fakat aralarında Deniz yoktu bu sefer. Korktu mu acaba? Eğer korktuysa anıra anıra gülerim.

Bunlara da bir ceza vermeyi düşünüyorum. Sonuçta benim de özel gücüm olmasa bugün o kıza yapılan yarın bana yapılır ama değil mi?

Geleceğin KahramanlarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin