15

3 1 0
                                    


$$$

"Tilki.. sen,"

"Evet, bak iyiyim. Ateşim düştü."dediğin de şok içindeydim hala. Hızla elimi çekerek ayağı kalktım.

Bu lanet yerde neler oluyordu böyle?

"Gitmem gerek." Arkamı dönüp giderken bileğimden tutup kendine çevirdi.

"Gitme Yağmur, yanımda kal."

"Ocakta çamaşırım var, ayaklarım tutmuyor, sanırım kör oldum şu an, he bir de eve geç gidersem kamyon altında kalacakmışım. Geleceği gördüğünü iddia eden bir kız söyledi. Eskiden olsa inanmazdım ama inanasım tuttu. Hadi sana güle güle." Deyip tekrar arkamı döndüğüm sırada tekrar beni kendisine çevirdi ve hızla kendisine çekti. Gülüyordu... çok yakındı ve gülüyordu.

İntihar sebebi lan!

"Saçmaladığını düşünmüyorum çünkü neden olmasın, ocakta çamaşır." Hala gülüyordu. Ama bu kadarı fazla.

Gözlerim bir anda gözlerinden aşağı kaydı, dudaklarına...

Kendimi düzeltip tekrar gözleriyle temas kurmayı başardığım da bu sefer onun gözleri benim dudaklarımdaydı.

Çıkmaz sokağa girdim, kurtarın beni.

"Ben severim öyle, ocakta çamaşır pişirmeyi, iyi geliyor ara sıra, sana da tavsiye ediyorum." Deyip bir adım geriledim. Çünkü eğer buna ben bir son vermezsem, ya o benim ya da ben onun dudaklarına yapışacaktım.

Konuşacak hiç bir şey yoktu. Onun gözleri üzerimdeyken ben gözlerimi ondan kaçırıyordum.

"Yarın, şirketin 18. Yılı için kutlama varmış. Haberin vardır." Dediğin de bu gerçeği tekrar hatırlamıştım.

Unutmuştum, yarın şirketin 18. Yılı. Ve ben hiç hazırlık yapmadım!

Şaka şaka ben böyle strese giren bir insan değilim. Yarın hallederim. Yani ne demişler sonuçta 'gece kıçı kaşınanın, sabah parmağı kokarmış.' ne alaka diye sormayın. Ben de bilmiyorum.

"Sağ ol, unutmuştum."

"Ee, geliyor musun?"

"Maalesef. Benden büyük anasını satayım, elini öpmezsem ayıp olur."

"Geleceğinden mutsuz musun? Bak ben de geleceğim, sevinmen gerek."

"Galiba yanlış söyledin, üzülmem gerekiyorda. Hatta depresyona girmem lazım. Ay şimdiden sterse girdim."

"Neden strese girdin?" Deyip üstüme bir adım attı ve devam etti "yoksa... benden hoşlanıyor musun? Heh, bu yüzden mi strese girdin?"

Yardım! Help me!

Üzerime bir adım daha attığı sırada geriledim. Bu da her fırsattan yararlanıyor he. Boşuna Tilki değilmiş adı.

"H-hayır." Gözlerimi biraz fazla kırparak ve asla onunla göz teması kurmadan konuştum.

"Emin misin?" Sırtım duvara değdiğinde bir elini duvara dayadı.

Sağımda ki boşluğu fırsat bilerek, oradan kaçtım.

"Gitmem gerek, baybay!" Hızlıca konuşup kapıdan çıkarak aşağı kata kaçmıştım.

Evet, kaçıyordum. Tilki'den.

"Elbet bir gün elime düşeceksin Yağmur hanım!" diye bağırdı arkamdan.

Otuz iki diş sırıtarak merdivenlerden goril misali iniyordum. Hızla dış kapıyı açarak dışarı adımladım. Kapıyı kapatıp bir oh çektim.

Geleceğin KahramanlarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin