13: Askerlik

3.8K 207 123
                                    




Atahan

"Acıyor mu kolun?"

Atlas sorduğum soruyla kaşlarını çatıp oturduğu sağlık ocağının koltuğundan bana baktı. Onun huysuz bakışlarına karşılık gülmemek için kendimi zor tuttum.

"Sana ne." Dedi sinirle ve eliyle pamuğa bastırdı.

Tetanoz aşısı vurulduğu için kolu biraz ağrı yapacaktı ama şu an acısı olmaması iyiydi. Kolunu da kesilen yerden sarmışlardı. Yirmi dakikadır onun yanında bekliyordum, o ise gitmem için elinden geleni yapıyordu ama onu bırakmaya niyetim yoktu.

Evet onu sinirli görmek istemiyordum çünkü az daha damarıma basarsa bende sinirlenirdim biliyordum. Çoğu şeyde haklıydı ama beni dinlemeden hareket ediyordu bende ona kendimi açıklamak için ayrı bir çaba göstermiyordum. Yine de bu onu bıraktığım anlamına gelmiyordu.

Etraftaki insanlar odadan çıkarken hafifçe öne doğru eğilip Atlas'a yaklaştım. Direkt olarak gözlerime baktı sinirli sinirli. Hala kolunu tutuyordu.

"Atlas.. şu bakışlarını düzelt, bakma öyle." Dedim mırıldanır gibi ve nefesimi yüzüne doğru verdim.

Atlas yutkundu ama hemen sonra göğsüme elini koyup ittirmeye çalıştı. Tabi beni tüm gücünü bile kullansa yerimden kımıldatamazdı. Kaşlarımı kaldırdım eğlenir gibi.

"Atahan, ciddiydim kafa atmak konusunda." Parmağıyla göğsümü dürttü. "Çekil."

Bir iki saniye daha yüzüne baktıktan sonra daha fazla zorlamadan geri çekildim ve arkamdaki duvara yaslandım. Bir nefes verdi ve kaşlarını çatmaya bırakıp bana doğru baktı.

"Sen sözlünün yanına gitsene, arabada da aramamış mıydı seni?" Dedi alayla. "Beraber gelinlik damatlık seçersiniz."

Habire böyle laf sokması beni deli etse de kıskandığı için yapması dudaklarımda bir sırıtış oluşturdu. Sırıtmamla beraber onun kaşları tekrar çatıldı.

"Ben evlenmeyeceğim." Dedim tekdüze bir sesle.

"Ne?" Gözlerini kırpıştırdı. "Ne diyorsun lan?"

Kaşlarımı çattım. "Ağzını topla Atlas, lanlı konuşma benimle." Sonra ise kaşlarımı çalmayı bırakıp diğer mevzuya girdim kollarımı göğsümde birleştirerek. "Babam istediği için söz verdim ama ikisi de bunu yapmayacağımı biliyor."

Atlas sağlık ocağında olduğumuzu unutup ayağa kalktı sinirle.

"Atahan sen mal mısın?! Hangi devirde yaşıyoruz?? Ayrıca hani otuz altı yaşında adamdın sen babanın dediğini yapmak zorunda mısın!?"

Kendimi sinirlenmemek için zor tuttum çünkü kim olursa olsun suratıma böyle bağırmazdı. Yine de, Atlas'ın bu davranışına ters tepki vermedim. Sakince gözlerine baktım. Merakla ve sinirle suratıma bakıyor, cevap bekliyordu. Kolunun acısını bile unuttuğuna emindim.

"Beni dinlemek istiyorsan inat etmeyi bırak, artık iğneden dolayı bayılacak gibi hissetmiyorsan daha sakin bir yere gidip konuşalım."

Oldukça sakin çıkan sesimle Atlas önce durdu ve suratıma baktı sonra da tereddüt etse de başını salladı. Sonunda bana karşı çıkmak yerine cidden dinlemek istediğini gördüğüm için rahat bir nefes verip onun için kapıyı açtım. Hemşire beni görünce hafifçe gülümsedi ve yoldan çekildi. Ben ise kapıyı Atlas için açtığım için başımla geçmesi için ona işaret verdim.

Atlas'ın gözleri önce hemşireye sonra bana kaysa da geçerken nazikçe teşekkür edip kapıdan diğer tarafa geçti. Tabi teşekkürünün bana olmadığını anladığım için bıkkınlıkla bir nefes verip onun peşinden bende çıktım.

Yanacağız İkimizde / BxB / Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin