AtlasElimdeki bitki çayından bir yudum alırken yaslandığım yerden etrafta oynayan çocuklara baktım bir süre.
Yine pazartesi gelmişti ve ben yine bahçe nöbetindeydim. Bu yüzden pazartesi günlerini sevmiyordum ve yataktan kalkmak için kendimle savaş veriyordum ama sonra kendime sızlanıp işe gitmemek için üniversite bitirmedim diyerek kendimi motive ediyordum. Ki bu sabah yine aynısı olmuştu ve bu sefer ben kendimi motive etmeye çalışmadan Atahan kapıma dikilmiş, okula gitmeden önce beni görmek istediğini söylemişti. Sanırım okul yürüme mesafesinde olsa da köy halkına dikkat çektirmemek için kapı önlerinde buluşmayı tercih ediyordu.
Ben yanlış bir şey yapmadığımız için okulda da konuşabiliriz desem de o ellerine hakim olamadığı için neden kapının önünde görüştüğümüzü bana hatırlatıyordu sağolsun.
Atahan'la normal bir şekilde görüşmeye başlayalı iki hafta falan olmuştu ve her şey düşündüğümden daha normal ilerliyordu. Kendimi tam anlamıyla bir ilişki içinde gibi hissetmesem de Atahan'ı bir gün görmeyince tüm gün huysuzlaşıyordum yani üzerimde bıraktığı etki ürkütücü derecede garipti.
Kendi kendime çocukları izlerken aniden gelen sesle kaşlarımı çatarak yana doğru döndüm.
Gördüğüm ilk şey okulun boş güvenlik kulübesinin önünde elinde kamerayla duran bir adamdı. Sanırım az önce kulağıma gelen ses de kameranın sesiydi. Adamın hafif çıkmış siyah sakalları, siyah saçları ve yakışıklı denecek kadar bir yüzü vardı. Kaşlarımı kaldırarak baktığım sırada benim fotoğrafımı çektiğini anlamam saniyelerimi aldı.
"Pardon?" Dedim direkt olarak.
Adam kamerayı aşağı indirip hafifçe gülümsedi.
"Özür dilerim, sapık gibi gözükmek istemezdim ama çok güzel duruyordun ve benim işim güzel olan şeyleri yakalamak." Elindeki kamerayı işaret etti. Sonra ise ifadesini değiştirip ben kameraya bakarken tekrar konuştu. "Tabi istersen fotoğrafı silerim ama böyle bir şaheseri silmek pek hoşuma gitmez.."
Başta afallamış olsam da sonradan yanına yaklaştım yavaşça ve elindeki makineye baktım. Yalan söylemiyordu, cidden güzel çıkmıştım.
"Hayır sorun değil.." başımı kaldırıp adama baktım. "Ama sence de biraz ürkütücü değil misin? Elinde kamerayla okulun önünde duruyorsun ve buraya aylar önce gelmiş olmama rağmen seni bir kez bile görmediğime yemin edebilirim."
Hafifçe güldü ve demirliklere kollarını yasladı. O an hala sargıda olan elim gelince anlık olarak onu uyarmak istesem de vazgeçip onun cevabını bekledim elimde bitki çayıyla.
"Burada yaşamıyorum, tam olarak bir yerde yaşadığım da söylenemez aslında. Benim hayatım bilmediğim yerleri gezmekle geçiyor." Elindeki kamerayı çantasına koydu dikkatlice bu sırada.
"Tüh, bende kendime arkadaş buldum sanmıştım." Dedim alayla. Garip bir şekilde adamın enerjisi hoşuma gitmişti. Ya da aylardır sadece askerleri ve yaşlı insanları görmekten sıkılmış olabilirdim.
Yaşlandığı demirlikten çekilmeden gözlerime baktı ve gülümsedi tekrardan.
"Adını öğrenebilir miyim?" Diye sordu kibarca.
"Atlas."
Elin uzattı demirliklerin üzerinden.
"Memnun oldum, Gökhan bende. Profesyonel fotoğrafçılık yapıyorum." Dedi ve mesleğini söylerken çantasındaki kameraya gözlerim takıldı. Zaten o söylemese de anlardım ama elimi uzatıp elini sıktım yavaşça.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yanacağız İkimizde / BxB /
Novela Juvenilhayatı sert eğitimlerle geçmiş Yüzbaşı Atahan Dinçer ile doğu görevini küçücük bir köyde yapacak olan İngilizce öğretmeni Atlas Başaran'ın yolu bir yerde kesişir. ____ Yetişkin içerik ✔ Küfür, Cinsellik ve kişiyi olumsuz etkileyecek davranışlar ✔ İy...