AtlasElimdeki kahverengi çantayı tek omzuma astım ve üzerimdeki gömleğin kol düğmelerini düzelterek toprak yolda ilerlemeye başladım. Saat sabahın altısıydı ve ben öğrencilerime geri kalmasınlar diye bir sürü fotokopi çektirmeye gidiyordum.
Normalde okullarda fotokopi makinaları olurdu ama bu okulda yoktu. Bu yüzden yeni yeni tanıştığım diğer öğretmenlere nereden aldıklarını sormuştum, bana sadece köyün ortasındaki bakkal tarzı yerde olduğunu söylemişlerdi. Aşırı küçük bir yer olduğu için evden çıktığım anda bir sokak ötede bulmuştum bile.
Hızlı hızlı oraya girdim, eski bir dükkandı bakkal gibiydi cidden ama içinde başka şeyler de vardı.
"Kolay gelsin."
Tezgah başında duran yaşlı amca önce bana baktı sonra üzerimi süzdü, ardından da gülümsedi. Yine aşırı küçük olduğu için köyde yeni biri olduğu haberi her yere yayılmıştı. Amca beni ondan süzmüştü galiba.
"Hoş geldin öğretmen oğlum. Alışabildin mi buralara?"
Gülümsedim. "Alışacağım umarım." Diye cevap verdim ve sonra neden geldiğimi söyledim. Amca direkt olarak bana yardım etmeye koyuldu.
Yaklaşık on dakika sonra bir sürü fotokopi çıkartmıştım, hepsini çantama koydum ve diğerlerini beklemeye başlarken dükkanın kapısı açıldı, tahtadan ve eski olduğu için garip bir ses çıkarıyordu.
"Selamın aleyküm."
Duyduğum kalın sesle gözlerimi kırpıştırarak arkamı döndüm ve açılan kapıya baktım. Bu sırada amca da adama karşılık verdi.
Bakmamla kocaman bir beden görmem bir oldu. Adamın boyu o kadar uzundu ki kendimi yanında çok garip hissettim. Siyah saçları, üzerindeki hava soğuk olmasına rağmen kaslarını saran asker rengi tişörtü, asker pantolonu ve siyah botlarını inceledim. En son ise gözlerim siyah gözlerine takıldı. İçime bir tanıdıklık hissi girerken adamı çok fazla süzdüğümü düşünüp hemen bakışlarımı kaçırdım. Ayıp diye bir şey vardı.
"Yüzbaşım, hazırladım ben sizin malzemeleri." Yaşlı amca yandaki karton kutuyu adamın önüne doğru koydu tezgahta.
Yüzbaşı?
Kafama aniden dank eden şeyle adamın yüzüne baktım tekrardan. Geçen gün öğrencimin söylediği yüzbaşıydı bu. Gördüğüm siyah gözleri hatırladım direkt olarak.
Yaşlı amcanın önüne koyduğu kutuyu tek eliyle tuttu adam ve amcaya tekrar baktı.
"Benim sigaradan da bi on paket versene amca bizimkilerin hemen hemen hepsini göreve gönderdim gönderecek adam yok."
Yaşlı amca arkasını dönüp sigaraların olduğu yere ilerlerken yüzbaşının gözleri aniden fotokopi makinasının başında dikilen bana çevrildi.
Ne yapacağımı bilemedim çünkü karşımdaki bu adamın garip bir etkisi vardı çok.. otoriterdi bakışları bile adamı yerine mıhlıyordu sanki. Beni görünce gözlerinde bir afallama gelip geçti. Sonra ise sert ifadesiyle kaşlarını çattı.
Gözlerimi kaçırdım ve arkamı dönüp makinadan çıkan yeni kağıtları aldım hemen.
"Buyurun efendim."
Amca sigara paketlerini Atahan'a vermişti sanırım. Onlara bakmadan işime odaklandım ve çıkan kağıtların kalanını da çantama koyup önümü döndüm.
Yüzbaşının bakışları hala üzerimdeydi. Neden bakıyordu? Sebepsiz yere gerildim.
"Teşekkür ederim kolay gelsin." Adımlarımı kapıya doğru yöneldim ama kapının yan tarafında yüzbaşının bedeni olduğu için başımı kaldırıp ona bakmak zorunda kaldım.
"Geçebilir miyim?"
Sesimle başını bana çevirdi. sıkıca çantamı tutup gözlerine baktım. Kaşlarımı çatmak istedim ama bir askere hele de bir yüzbaşına kaşlarımı bile çatmak ayıp ve saygısızlık gibi geldi.
Bir şey demeden bedenini yolumdan çektiğinde hızla dükkandan çıktım ve hızlı adımlarla okula doğru yürüdüm. Buraya alışmam zaman alacaktı cidden.
Atahan
Kaşlarımı çatarak yanımdan geçip giden bedene baktım bir süre ve hala elinde sigara paketleriyle bana bakan İsmet amcaya döndüm. Onu bekletmemek için hızla paketleri alıp kutunun içine attım.
"Bu kim? Daha önce görmedim buralarda." Diye sordum merakla. Kumral saçlar, yeşil gözler, bana ve her günümü birlikte geçirdiğim askerlere oranla zayıf bir vücut, garip bir giyim tarzı.. buralı falan değildi.
"Yeni öğretmen o.. adı neydi.. Atlas olması lazım." Diye cevap verdi.
Atlas.
Garip bir ismi vardı.
Orada öylece dikildiğimi fark edip çatılan kaşlarımı düzelttim ve başımla görüşürüz diyen bir hareket yaptım ve dükkandan çıktım.
Gördüğüm o yeşil gözler, okul bahçesindeki o gözlerle aynıydı demek.
Tek elimle tuttuğum kutuyu arabamın üstüne koyup sigara paketini açtım ve bir dal çıkarıp dudaklarımın arasına koydum. Cebimdeki çakmağı da çıkarıp sigarayı yakarken gözlerimle düz yolda hızlı hızlı ilerleyen adama takıldı. Okulun ve askeriyenin olduğu yola doğru gidiyordu.
İlgimi çekmişti.
-
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yanacağız İkimizde / BxB /
Teen Fictionhayatı sert eğitimlerle geçmiş Yüzbaşı Atahan Dinçer ile doğu görevini küçücük bir köyde yapacak olan İngilizce öğretmeni Atlas Başaran'ın yolu bir yerde kesişir. ____ Yetişkin içerik ✔ Küfür, Cinsellik ve kişiyi olumsuz etkileyecek davranışlar ✔ İy...