Sınır;15
-
Arabayı durdurmuştu.. şirketine gelmiştik.
O benim inmemi ben de onun inmesini bekliyordum. Doğruyu söylemek gerekirse gergindim."Jungkook."
Sert çıkan sesi biraz olsun korkmamı sağlamış da olsa ondan korkmamam gerektiğini biliyordum.
Ellerimi bacaklarımda birleştirmiş ne olacağını bekliyordum. Taehyung gerginliğimi üzerimden almak için elimi tutmuştu sıkı sıkıya.
"Sakin ol. Burası seninle benim korunaklı yerimiz. Kimse sana 'neden burdasın?' diye soramaz, sormaz."
Kafamı salladığımda bana güven vermişti.
"İnelim mi?"
Ellerimi kapı kulpuna koyup çıkmaya hazır olduğumu belirtmiştim. İlk önce o inmiş bende derin bir nefes verip inmiştim.
Soracak olursanız belki size göre abartıyor olabilirim ancak onlar sizi tanıyor ve siz onları tanımıyor olsanız nasıl hissedersiniz?
Taehyung merdivenleri çıkarken bende arkasından yürüyordum. Kapı kendi kendine açılmış önden benim girmeme izin vermişti.
Şirkete daha önce bir kere gelmiştim. Görünüşlerine hakimdim.
"Daha önce burda, benimle çalışıyordun jungkook."
Arkamda duran Taehyung'a dönmek için yeltendiğimde bir kızın yanıma koşarak geldiğini görmüştüm.
"J-Jungkook.. gelmişsin! Aman tanrım o gelmiş!"
Taehyung elimden tutmuş asansöre doğru yürütmeye çalışıyordu. Çalışıyordu çünkü ben o kızla konuşmak istiyordum.
Etraftaki insanlar o kızın dedikleri üzerine bize kitlenmiş gülümsüyorlardı.
Asansöre bindigimizde hemen taehyung bir kata basmış geri yanıma gelmişti.
Kapı kapanmak üzereyken içeri bir herif atlamıştı. Taehyung'a baktığımda çene kasları gerilmiş sanki bu heriften haz etmiyor gibiydi.
"Merhabalar bay kim."
Taehyung sadece kafasını sallamak ile yetinmiş bana daha çok yaklaşmıştı.
"Ve siz.. Jungkook bu sen misin?"
Taehyung'a baktığımda gözlerini devirmiş hemen bu adamdan kurtulmak istediği açıkça belliydi.
"Evet Jaong toplantıya geldik."
Taehyung kısa cümlesi ile adamı susturmuştu. Ayrıca adamın adını da öğrenmiştim. Jaong.
Kapı açılmıştı. Taehyung beni önden itirmeye çalışırken son cümlemi de söylemiştim.
"Tanıştığımıza memnun oldum Jaong."
Kapı kapandığında Taehyung bana sert sert bakıyordu. Ne var yani? Adamla tanışamaz mıyım?
"Ne öyle bakıyorsun."
Hafif sırıtmış önden hızlı hızlı asker adımları ile yürümeye başlamıştı.
"O sırıtma da neyin nesi öyle?"
Arkasında ona yetişmek adına koşmaya başlamışken yanından geçtiğimiz insanlar eğilip selam veriyordu.
"Taehyung sana diyorum."
Bir kapının önünde durduğumuz da taehyung kapıyı açmış girmemi beklemişti. Tabikide girmiştim.
İçerisi simsiyah ama bir köşesi mordu. Anlamamıştım. Bir masa vardı ortada büyüktü ama iki sandalye vardı arkası cam şehri görebiliyordum. Sol tarafın olduğu renk mordu ve bir sandalye oradaydı.
Diğer taraf siyah diğer sandalye o taragtaydi ama onları bir tutan bu büyük masaydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The mafia's weakness
Teen FictionÜnlü ressam Jeon Jungkook hafıza kaybı geçirmiş hiç bir şeyi hatırlamaz olmuştu. Biricik nişanlısı mafya lideri olan kim Taehyung'u bile unutmuştu. Ama taehyung ondan ümidini kesmemiş ölmediğini biliyordu. Ve sonunda onu bulmuştu ancak kendini hatır...