Yaagagga çok sıkıldım
.
.
.Çalan kapı ile kafamı hiç bilgiseyardan kaldırmamış ilgilendiğim dosyalara tekrar gözden geçirmeye başlamıştım.
"Gir!"
İçeriye giren kişiyi asistanım olarak düşünüp devam etmiştim dosyaları incelemeye.
Ancak ses gelmeyince sinirle başımı kaldırıp gelen kişiye baktığımda nefesim kesilmişti.
Onu her gördüğümde nefesim kesiliyordu ya."Konuşabilir miyiz?"
Ağlak bir şekilde çıkan sesi sinirlerimi bozsa da koltuğa işaret etmiş oturmasını izlemiştim. Eskiden olsa kucağıma çekmiştim.
"Yoongi.."
Ellerimi masada birleştirmiş dikkatimi ona vermiştim.
"Ben yaptıklarım için özür dilerim."
Özür.. onca yıldan sonra. Belki o zaman affedebilirdim ancak şimdi mi? Bilemiyorum.
"Bak, affetmezsin biliyorum ancak bunu gerçekten içimden geldiği için diyorum. Yaptıklarım gerçekten hafif bir şey değildi."
"Bir an.. sadece bir an düşündüm tehdit edilmiştir dedim.. zorla yapmıştır dedim. Yapmaz dedim. O benim dedim. O yapmaz böyle bir şey dedim. Sadece bu söylediklerime inanmak istedim Jimin."
"Yoongi.."
"Beni boşlukta terk ettin. Beni yapayalnız o gün, o evde terk edip gittin. Belki o ihbarı yapmasaydın şimdi Min Jimin olarak devam edecektin hayatına. Bunu kendin itti."
Susuyordu. Bu sefer üzmüştüm onu değil mi? Üzmeye kıyamadığım ışığı'mı bu gün kırmıştım.. Bunu asla istemezdim.
"Neden polislik Jimin?"
"Yoongi.. bak bilmediğin o kadar şey var ki."
"Evet, vardır eminim."
Arkama yaslandığım da kafamı kaldırmış tavana bakmaya başlamıştım. Düşünüyordum da Jimin'de polislik bir tip yoktu. Neden polislik seçmişti?
"Ben polis değilim."
Ağzından tek tük çıkan cümle ile kafamı hızla indirmiş ona bakmaya başlamıştım.
"Ben polis değilim Yoongi.."
"Ne?"
"Büyük babam.. kıdemli bir polisti. Seni bulmak için yıllarını verdi. Ancak benim üniversite sınavıma denk düşünce ne kadar zorlamıştı beni polis ol diye. Ben doktorluğu istiyordum ki doktorluğu okudum zaten. Ancak hiç doktorluk yapamadım. Büyük babam beni gizli gizli polis yaptı. Senin için."
Gülümsemem artmış o kadar yılımızın sahte olmaması için dua etmeye başlamıştım.
"Seninle karşılaştım. Senin büyük babamın aradığı kişi olduğunu bilmiyordum. O kavga gecesi öğrendim büyük babamda o zaman öğrenmiş aramızdaki ilişkiyi. Aslında seni benden uzak tutmak için çıkardım o kavgayı.. ayrılmak için. Ancak sen ayrılmamakta ısrarcıydın. Jungkook demişti 'Yoongi hyung sana takıntılı derecede aşık. Seni bırakmaz zorlama hyung' demişti ama ben şansımı denemek istedim. Sonra Jungkook kaza geçirdi. Ertelemek zorunda kaldım."
Derin nefes bıraktığım da neleri görmemiştim bunca yıl?
"Ben uyurken beni evden Hobi almış. Uyandığımda elim kolum bağlıydı büyük babam gözlerimin içinde seni ihbar etti. Yoongi ben bir şey yapamadım.."
Ağlıyordu. Suçlu muydu? Yoksa gerçekten masum muydu? Bunca yıl ettiğim dualar gerçekleşiyor muydu?
"Jimin."
Kafasını kaldırmış dolu gözler ile o siyah saçları arasından gözlerime bakıyordu. Ayrıldıktan sonra siyaha çevirmiş olmalıydı saçını. Ben hep ona Güneş'im derdim.
"Saçlarını geri sarıya boya."
"Ne?"
"Evlenelim mi?"
Gözleri anında açıldığında arkama yaşlanmış onun cevabını bekliyordum.
"Ne demek evlenelim mi?"
"İşte evlenelim. Min Jimin ol diyorum."
"Sen.. ciddi misin?"
"Hemde çok."
"Affettin mi beni?"
"Bir şartla affederim.."
"Ne?"
"Büyük babanı öldürmem gerekiyor."
"Yoongi hayır.. peşine düşerler."
"Sorun öldürmem değil de peşime düşmeleri mi?"
"Evet..?"
"Affettim ancak hala bir cevap alamadım."
"Evlenelim Yoongi.."
Yüzümdeki gülümseme artığında içeriye aniden giren Jungkook ve Taehyung ikilisine baktığımda onlar da sırıtıyordu. Jungkook Jimin'i görüp yanına koştuğun da Taehyung gözlerini kısmış bana bakıyordu.
"Tanrım! Nolur aynı şey olmasın!"
"Ne diyorsun Taehyung?"
"Siz de mi evleniyorsunuz?"
Sorduğum şey ile Taehyung eliyle alnına vurduğunda kafamı masaya yatırmıştım. Tanrım bunlardan neler çekiyordum ben?
"Ya! Neden şimdi?"
"Taehyung ne diyorsun ya? Onlar da evleniyor ne güzel."
"Yavrum ne güzeli? Biz zaten nişanlıydık. Bunlar nasıl daha nişanlanmadan evlenirler?"
"Taehyung!"
"Pardon minik yavrum."
"Yoongi?"
"Taehyung.. tanrı seni alsın taehyung! YOK OL TAEHYUNG!"
Kükrediğim de kafamı hızla kaldırmış kapıya yaşlanmış Taehyung'u görmüştüm. Nasıl gülüyor ya.
"Oğlum sen hala burda mısın? Çık lan odamdan! Gelmiş evleniyoruz diyor!"
"Kusura bakma hyung ancak ilk biz evleneceğiz.. sizin daha nişan var ve nişan yapmazsanız Jungkook sizi öldürür."
"Evet hyung öldürürüm ve lütfen geç kalmış kocama bağırma!"
"Jungkook.. al şu kocanı."
"Alma Jungkook. Biz çıkalım bunlar didişsin."
Jimin kalkıp Jungkook ile çıktıklarında Taehyung koltuğa oturmuş konuşmaya başlamıştı.
"Niye affettin? Bunca yıl neler çektin."
"Büyük babası yaptırmış. Jimin doktormuş normalde. Sonra anlatırım."
"Şimdi anlat."
.....
Bittitiitiitii
Yorum istiyorum çok mu şey ya
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The mafia's weakness
Teen FictionÜnlü ressam Jeon Jungkook hafıza kaybı geçirmiş hiç bir şeyi hatırlamaz olmuştu. Biricik nişanlısı mafya lideri olan kim Taehyung'u bile unutmuştu. Ama taehyung ondan ümidini kesmemiş ölmediğini biliyordu. Ve sonunda onu bulmuştu ancak kendini hatır...