4. Bölüm

65 6 0
                                    

Merhaba . Nasılsınız?
Kitap yeni olduğu halde bölüm atamıyorum. Kusura bakmayın.

.......

Bir çift göz insanı ne kadar etkileyebilir di ? Herkeste aynı şey yokmuydu. Onu kapılınca anlıyorum ki önemli olan gözler değil bakışlardır . Yakıp kavurdun sanki beni Eyüp.

Hata yapıyordum. Biz farklıydık . Uzaktık. Bunu bile bile ona giderek hem kendimi hem onu tehlikeye atıyordum. Ama korkmuyordum. Tek korkum onun bana kapılarını açmamasıydı. Geri çevrilirsem diye çok korkuyordum.

Neredeyse yarım saattir oturduğum arabadan inecek gücü hala bulamıyordum. Şuan onun olduğu yerdeydim ama inmeye cesaretim yoktu.Otel oldukça işlekti. Gelen geçen çok oluyordu. Bir ihtimal onu görürüm diye düşünsemde görmemiştim.

Ben bu kadarını bile göze almışken bu raddede kalmış olmam tam bir korkaklıktı.

Ani gelen bir cesaretle kapıyı açıp indim arabadan . Sanki onun burada olduğundan haberim yokmuş gibi davranacaktım. Zaten tanışmıyorduk.

İsra Levona olduğumu bile bile başım dik ve özgüvenli bir şekilde yürüdüm. Kapıda ki korumalar benden tarafa hiç bakmayınca bende içeri girdim. İçeri girince koca bir alan karşıladı beni . Çok şıktı. Koca avizelerle döşenmişti. Kenarda duran lobiye yürüdüm.

" Hoş geldiniz .Oda tutacaksanız-"

" Yok hayır . Ben restoran bölümünüzün nerede olduğunu soracaktım."

" Hemen şurayı dümdüz yürürseniz orada olacaksınız. Ancak belirtmek isterim ki randevu ile alınıyor."

" Tamam var benim randevum."

Şokla kalakalsamda bozuntuya vermemiştim. Ama şimdi fena bozulacaktım. Ben nasıl gireceğim oraya ? Daha yeni beni saran öz güven bir anda yok oldu. Ama yine kendimden taviz vermedim.

Kızın tarif ettiği yere doğru yürüdüm. Tam olarakta karşıma çıktı. Ne yalan söyleyim büyülenmiştim. Burası fazla güzel duruyordu. Bu oteli baya sevmiştim.

" Pardon."

Yanıma gelen kişiyle sıçradım. Sonradan bunun bir garson
olduğunu fark ettim.

" Buyrun hanım efendi . Randevunuz var mıydı?"

" Yok ama bir masa tutmak istiyorum."

"Maalesef. Randevu almadan içeriye almıyoruz."

" Fazladan para da ödeyebilirim."

" Hayır hanım efendi . Patronun kesin emri."

Şimdi şeytan diyor söyle o patronuna İsra Levona geldi . Ama büyük ihtimalle adam beni tanımadığı için kalakalacaktım.
Bir dakika ya dıştan söyleyip neden şansımı denemiyorum?
Buraya kadar gelmişim.

" Patronun Armas holdinginin sahibi değil mi?"

" Evet . Eyüp Armas."

" Biz onlarla ortağız. Yani patronuna İsra Levona geldi . Yemek yemek istiyor dersen bence o beni yani babamı kırmaz. Yani alt üstü bir masaya oturup yemek yiyeceğim."

" Levona dediniz değil mi?"

" Evet."

" Pekala bekleyin hemen geliyorum."

Garson biraz uzağa gidip takım elbiseli adama bir şeyler söyledi . Adam ise kafa salladı. Heralde onayı almıştık. Ay aman onun haberi olmaz inşallah. Bir de buraya rezil olmaya gelmedim.
Adam yanıma geldi .

" Şu masaya buyurun İsra hanım."

" Teşekkür ederim."

Cam kenarı güzel bir masaya geçip oturdum. Garson hemen bir menü uzatıp başımda beklemeye başladı. Menüye şöyle bir göz gezdirdim. Pekte aç değildim ki.
Herhangi bir salata da karar kıldım. Garsona söyleyip sipariş ettim. Asıl her şey şimdi başlıyordu. O buradaydı ve benden de haberi vardı.

BergüzarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin