1.4

665 95 71
                                    

Balkonuma oturmuş elimdeki soğuk kahve ile yaz günlerini hatırlamaya çalıştım.

Büyük ihtimalle yapmaktan en zevk aldığım şey budur.

Evin hafif esen balkonunu bulup, soğuk kahve yapıp elindeki romantik, aşklı bir kitabı okumak.

Sayfalarda hoşuma giden sözleri renkli kalemlerle işaretleyip süslüyordum.

"Derya, miniğim."

İçeriden annemin adını duymam ile "balkondayım" diyerek seslendim.

"Ne yapıyorsun?"

Balkon kapısından başını uzatmış bana bakıyordu.

Elimdeki kitabı işaret ettim.

Anladım anlamında başını sallarken yanımdaki sandalyeye o oturdu.

"Derya, sana bir şey soracağım."

Evet anlamında başımı salladım.

"Geçen buraya gelen arkadaşın ile hâlâ konuşuyor musun?"

Dediğine hafifçe güldüm.

"Onu arayınca benimle konuşmayı kesti. Hakikatten ne dedin ona anne?"

"Senden uzak olmasını söyledim. Başka bir şey değil."

Derin bir nefes verirken elimdeki kitabı kapatıp ona döndüm.

"Neden benden uzak olması gerekiyor?"

"Derya, bazı şeyleri senin için yapıyorum. Bunu anlamam yeterli."

"Bir yıl oldu anne, bir yıl oldu ve ben hâlâ kendime yabancıyım. Hiç bir arkadaşımı bilmiyorum. Hiç kimseyi tanımıyorum."

"Bizi tanıyorsun. Senin için bu yeterli."

"Benim için bu yeterli değil. Geçmiş hayatıma devam etmek istiyorum. Nereye kadar devam edecek bu?"

Annem oturduğu yerden kalktı.

"Bir yıldır bunu sorun etmedin. Şimdi o çocuk ile tanıştın diye sorun oldu bu."

"Hiç mi düşünmediniz bir gün bunu sorum edebileceğimi. Anne ben yeni doğmuş bir bebek değilim. Benim bir geçmişim vardı. Çevrem vardı, okulum vardı. Bırak izin ver hatırlayayım."

Annem ellerini beline koyarak balkon kapısına ilerledi.

"Bir gün bunu yapma nedenimizi anladığında teşekkür edeceksin."

"O zaman anne, şimdi söyle ve şimdi teşekkür edeyim."

"Derya, üzülmeni istemiyorum."

"Şimdi çok mu mutluyum anne?"

"En azından geçmişine kıyasla daha huzurlusun."

Annem benim konuşmama fırsat vermeden çıktı.

Benim hakkımda karar vermelerini istemiyordum.

Kimsenin istemiyordum...

Ne annemin, ne babamın ne de Deniz'in.

Beni engelle demişti... O karar vermişti bu durumu.

Ben ne yapmıştım... Gerçekten engellemiştim.

Neden onum dediğini yapmıştım ki.

Elimi telefonu alırken uzunca düşündüm...

Ne yazacaktım peki...

Şey selam. Ben geçen seni engelledim ya. Şimdi kaldırdım.

Engeli kaldırıp hiç bir şey yazmadan telefonu cebime attım ve oturduğum yerden kalktım.

Saçlarımdaki tokayı çıkardım ve ellerim ile düzelttikten sonra evden çıktım.

Tekrar sahile inecektim.

Atlas'ı tekrar görür müyüm bilmiyordum fakat evde durmak istemediğime emindim.

Adımlarımı sahile doğru atarken Atlas'ın tekrar orada oturmuş denizde taş sektirdiğini gördüm.

"Bu sahiller ne çok acı barındırıyor değil mi?"

Dedim onu taklit ederek.

Kahverengi gözlerini bana çevirmesi ile gülüp yanına oturdum.

"Sık mı karşılaşıyoruz. Yoksa beni mi takip ediyorsun?"

Dedi o da dalga geçerek.

"Tüh be... Foyamız ortaya çıktı."

Sessizce bana bakıp sonra tekrar bakışlarını denize çevirmesi ile durumun ciddi bir şey olduğunu anladım.

"Sıkıntı ne?"

"Dün seninle konuştuktan sonra gerçekten Antalya'da yapamayacağımı anladım ve İzmir'e gitme kararı verdim."

"Nasıl? Hemen her şeyi nasıl bırakıp başka bir şehire gidebilirsin?"

Omuzunu silkti.

"Sen de gelmedin mi?"

"Benim durumum farklı. Sonuçta hatırlamıyordum ve ailem geldi."

"Sonuç olarak her şeyini orada bıraktın. Ben de bırakacağım ne var bunda."

Sesi oldukça sessiz ve sakindi.

"Gerçekten güvenin kırılmış."

Dediğime sessiz kaldı ve bana döndü

"Hiç merak etmiyor musun?"

Sorusuna kaşlarımı çattım.

"Neyi?"

"Neyi mi? Bence soru hangisini olmalıydı. O kadar çok şey bilmiyorsun ki. Neden buradasın, arkadaşların kim, Deniz kim, sen kimsin?"

Cümlesi ile annemle konuşmam aklıma geldi.

Ne kadar sürecekti bu?

Gerçekten ne zaman öğrenecektim bazı şeyleri.

Böyle devam edersem ne zaman bilecektim kendimi.

"Belki de senin için de bazı şeylerin anahtarı İzmir'de olabilir."

"Bilmiyorum."

Oturduğu yerden kalktı ve eli ile bir evi gösterdi.

"Orada oturuyorum. Yarın on dörtte yola çıkacağım. Düşün bence."

~~~

Ay ay heyecan heyecan...

Atlas'ım da Atlas'ım...

Çok seviyorum çokkkkk...

Artık bizim minik arkadaş grubu ile tanışmamıza az kaldı.

Şey yapıyormuşum. Arkadaş grubu bizim Pb çıkıyormuş. Çünkü orada da Bartın'ın arkadaş grubunda Deniz diye biri vardı.

Neyse boşuna ümitlendirmeyeyim. Yok çünkü...

Kendinize cici bakın muahhhhh

Yılbaşı Kaybı/ Yarı texting/Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin