3. Bölüm: Zehirli bal

28 5 5
                                    

2012

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

2012

"Kaplsizsin,
Kimseyi görmezsin
Yüzüne gülmezsin." Diyerek kıvırtan Lale'nin ardından kafama büyük gelen gözlüğüm ile ben kapıdan içeri girdim ve aynaya karşı kıvırtarak ilerledim.

Arkadan şarkı devam ediyordu. "Sözüne hiç güvenilmez,
Sana aşktan hiç bahsedilmez." Diyerek ellerimi dans hareketlerimle birlikte sallayıp üzerime örttüğüm eşarp ile sanki elbiseymiş gibi uçuşturdum ve Lale kırmızıya boyadığı dudaklarını oynatarak şarkıya devam etti. "Aynalara bir bak benden güzel mi var?" Diye bağırdı cırtlak sesiyle.

"Öf batırdın şarkıyı ya!" Şarkı bittiği için oda sessizleşmişti. "Asıl sen batırdın hiçte güzel söylemiyorsun. Hem beni itekleyip duruyorsun!" Göz devirdim bu haline. "Ablanım ben senin başrol benim bu sahnede!" Dedim yatak odasının parkesini işaret parmağım ile gösterirken. Bizim için sahneydi şuan.

"Bir yaş büyüksün sadece ablam değilsin." Onu dinlemeden başka şarkı açmak için bilgisayarın yanına gittim ancak o sırada dış kapının açılma sesi gelmişti. "Annem geldi bittik!" Dedi Lale elini dudağına götürüp kırmızı rujunu silmeye çalışıp aksine yüzüne bulaştırırken.

"Öf ne korkaksın Lale, Zehra anne bana kızmaz." Dedim bilmiş bilmiş konuşurken "Ama beni mahveder!" Dedi dağıttığımız odayı toplarken. Üzerime sardığım eşarbı çıkarıp rastgele bir yere attım ve Zehra annemin yanına gitmek için odadan çıktım arkadan Lale bağırsa da duymamış gibi davrandım.

Salona geldiğimde Zehra anneyi beklerken karşımda üç yüz vardı. Bunlardan biri Altay diğer ikisi ise Altay'ın arkadaşlarıydı. Üzerlerinde okul formaları ve ellerinde okul çantaları vardı. Hepsi bana şaşkın şaşkın bakarken onların baktığı yerlere yani üzerime döndürdüm kollarımda Zehra annemin bir sürü bilezikleri ve boynumda kolyeleri vardı yüzümde beceriksiz bir makyaj ve ayağımda Zehra annemin topuklu ayakkabısı ile gözümde gözlüğü vardı.

"Ne bu halin senin?" Dedi Altay kaşlarını her zaman ki gibi çatıp bana bakarken. "Paylaço gibi olmuşsun." İki arkadaşı benzetmesine gülerken bilmiş bir şekilde güldüm. "Sana mı benzedim yani?" Dişlerini sıktığında sinirlendiğini anladım.

Bir sözümle bile sinirlenme kapasitesi'ne sahip biriydi. Arkadaşları 'Ooo' derken solunda kalan çocuğun karnına vurdu. "Bu Mayıs değil mi? Kardeşin." Dedi sağında ki çocuk bana bakarken. "Kardeşim değil." Diyerek düzeltti. Eskiden kırılırdım kardeşim değilsin dediğinde ancak şuan pek kırılmıyordum açıkçası.

DÜĞÜM GÜNÜ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin