Okul Grubu

101 19 55
                                    

Zorbalık, bir insanın yapabileceği en kolay ve acımasız şeylerden biri midir? Birilerinin canını yakmanın verdiği keyif, sadist gibi mi? Herkes kendi rolünü seçmez mi bu hayatta? İster şefkatli ister bencil isterse de zorba. Ancak kötülük, cahillik mi yoksa kişisel mi? Onları bunları yapmaya iten acımasız aileler mi? Kafamda öyle çok soru üşüşüyor ki bende net cevap bulamıyordum. Filozof değilim sonuçta.

Kalplerini siyah bir örtü ile sarıp kapatanlar, vakti gelince belki de en büyük pişmanlıklarını yaşayacaklar. Ancak çok geç olacak çünkü onları affedecek masum insanlar olmayacak şu hayatta ya da hakkını helal edecek...

Peki sadece soruyorum: Değdi mi?

Bu okulda, ben gelmeden önce görmediğim o kadar çok şey vardır ki kim bilir, elimde olsa bile engelleyemeyeceğim birçok işkence... Şaka ve eğlence anlayışının sadece kan dan ibaret olan.

İzdiham adı altında insanların hayatı üzerine kumar oynayıp zorbalık yarışı yapıp ister para ister başka ödül olsun kazanç sağlamaya çalışan ya da sırf ortam ve okulda popülerlik sağlamak için daha büyümeyi unutmuş veletlerin kanlı oyunları gibi. Elimde ki küçük kağıtta da söylendiği gibi, "Değdi mi?"

İskambil kağıtlarının arasında bazı isimler ve rütbeleri yazılmıştı;

Mina Can, rütbesi: Maça 6lısı 

Arda Yıldız, rütbesi: Kupa 2lisi

Ceylan Özer, rütbesi: Sinek 3lüsü

Yağız Işık, rütbesi: Maça Papazı (resimli kart)

Serap Ünal, rütbesi: Kupa 9lusu (resimli karta son 1)

Aycan Sönmez, rütbesi: Karo Valesi (resimli kart)

Berke Yılmaz, rütbesi: Karo Papazı (resimli kart)

Eren Kılıç=Joker (Tek)

(Diğer rütbeler günlükte)

şeklinde yazılmıştı. Bu kağıdın içinde yazılan isimlerden kim varsa hepsini öldürmek için her şeyimi verebilirdim. Telefonumdan gelen bildirim sesi ile odağımı telefonuma verdim, 

Beni, okulun kendi grubuna eklemişlerdi ve çok sayıda öğrenci vardı. Beni ekleyen ise Anka'ydı.

Grupta hiç mesaj yoktu. Sadece profil vardı ve bu okulun logosuydu. 2000 den fazla öğrencinin numarası vardı. Numaraları tek tek incelerken yukarı dan bir mesaj bildirimi gelmişti, Ravzadan idi.

"İyi misin?"

"Evet, orada teşekkür edemedim. Çok sağ olun."

"Ne demek. O kağıtla ne yapacaksın?"

"İyice bir bakayım dedim. Yağızla Serap bizim sınıfımızda zaten."

"O orospu çocukları mı? Maalesef."

"Yarın bakacağız neler olacak diye, teşekkürler tekrardan."

"Rica ederim, iyi akşamlar."

"İyi akşamlar."

Ravza ciddi anlamda dıştan soğuk ve sert birisi gibi duruyordu ancak içten çok samimiydi. Naz ise dediğim gibi onun tersiydi. İkisinin kuzen olması şaşırtıcıydı çünkü birbirlerine hiç benzemiyorlardı. Dıştan olsun kişilik olsun, hiç hem de. Ancak birbirlerine verdikleri değer, eş değerdi. Tıpkı benle Ayaz gibi.

Akşam olduğunda ailecek yemek masasındaydık. Annem yemek masasında bize soru yağmurlarına tutuyordu, "Okulunuz nasıl? Öğretmenlerinizi sevdiniz mi? Dersleri güzel anlatıyorlar mı?" Ayazla birbirimize bakıp duruyorduk.

İZDİHAMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin