En son bölümden itibaren devam etmeden önce, burada ufak bir mola verip geçmişe gidiyoruz. Derya'nın henüz Ayda ve Sanem ile aralarının iyi olduğu döneme... bu noktada, ileride çok nadir göreceğiniz bir karakter dahil olacak. Bu karakterin ismini değiştirerek bile olsa kullanmak istemiyorum. Hikaye boyunca kendisinden "P" diye bahsedeceğim...
Derya, Ayda ile Sanem tarafından tekmeyi yemeden birkaç ay önce
Derya Oğuz ile tanışmadan öncesinde, yani daha geziye birkaç ay varken Ayda ve Sanem'le araları oldukça iyiydi. Hayatı henüz mahvolmamıştı, ailesi gibi gördüğü insanlar hâlâ hayatından çıkmamıştı. İşte bu dönemde, tamamen espri amaçlı yapılan bir yorum Derya'nın hayatını çok daha farklı bir yöne götürebilirdi. Ama götürememişti... Derya rezil olma korkusuyla cesaretini toplayamamış, olacağı varsa bile bir ihtimali sürüncemede bırakarak hayatını daha beter mahvetmek durumunda kalmıştı. Şimdi düşündüğünde, o günlerde rezil olma riskini göze alabilseydi, bu kadar korkunç bir durumda olmayacağını üzülerek fark etti.
Neyse... konuya dönelim. Kaos henüz başlamadan, her şeyin nispeten sıradan ve düzenli olduğu günlerden birinde Derya, Ayda ve Ege buluşacaklardı. İkisinin bildiği, eskiden beri gittikleri bir yer vardı. Derya'yı oraya çağırmışlardı. Derya yeni yerleri, kafeleri falan pek bilmezdi çünkü dışarıda vakit geçirmekten pek hoşlanmazdı.
Sonradan gittiğine gideceğine bin pişman olacağı, önerdikleri ve hayli övdükleri kafede buluşmayı kabul etti. Ne başlangıcı ne de sonu olan, sürüncemede kalan "P Davası" da böylece başladı...
Derya o dönemde, sonraki aylara nazaran birazcık daha iyi durumdaydı. Ama hâlâ içten içe kan kaybediyordu. Ayda ve Ege de bunun farkındaydı. Derya o gün buluştukları kafeye zamanla alışmıştı, artık haftada en az
3 kere o kafeye gidiyorlardı. Yer yön hafızası berbat olan ve neredeyse hiçbir mekanı bilmeyen Derya'nın hatırında kalan sayılı yerlerdendi o kafe.
Günler geçtikçe Derya'nın psikolojisi Titanik misali daha da dibe batmaya başladı. Hiç iyi hissetmediği günlerden birinde yine Ayda ve Ege ile birlikte meşhur kafede oturuyorlardı.
Derya dayanamadı: "Nefes almaya değer göremiyorum hiçbir şeyi." deyiverdi. Kafasında çok basit ve sancısız bir plan kurmuştu. Ara ara görebileceği, platonik takılabileceği, bu ufak planından asla haberdar olamayacak birini bulması gerekiyordu. Kötü hissettiğinde onu düşünecekti ki geçmişin bıçakları sırtına saplanmaya devam etmesin. Biraz daha böyle devam ederse bu işin sonu hiç iyi yerlere gitmeyecekti çünkü.
Plan zararsız ve uygulanabilirdi evet ama, bu şanssız kişi kim olacaktı? Bu planından Aydalara bahsettiğinde Ege dalga geçtiğini sanmış olmalı ki: "P var, bence çok mantıklı." deyip gülmüştü. İroni yaptığı çok belliydi, çünkü ihtimalin ihtimali dahilinde bile değildi mevzubahis P kişisi.
Derya da güldü geçti o an. Ama sonraki günlerde düşündü durdu. Aslında fena fikir sayılmazdı, şartlar gayet uygundu. Zaten P de Aydalar da bu durumu ve ilerleyen günlerde bir espriden başlayan sahte platonikliğin gerçeğe döndüğünü bilmeyecekti. Tuhaf bir plan olduğunu bile bile Derya, elinde başka bir çözüm yolu kalmadığından balıklama atladı. Aslında plan belli bir noktaya kadar kaossuz ilerliyordu. Ama bu sakinlik, aynı kafeye Ayda'dan sonra en yakın arkadaşı olan Sanem'in de birkaç kez gelişiyle darmaduman oluverdi.
Nasıl mı?
Sanem birlikte gittikleri her ortamda, "Şu bana baktı." "Bu beni beğendi." "Falanca bana yazdı." gibi gibi asılsız astarsız yorumlar yapıyordu. En kötüsü de şüphesiz "Kesin bana aşık." yorumunu yaptığı kişilerden birinin de P olmasıydı...
Siccin1 de kafasından aşağı kaynar çorba döken nine gibi hissetmişti Derya. Tamam belki bu iddianın altı boştu, ama ya bir gün Sanem'in şimdilik saçma olan iddiaları gerçeğe dönerse ne yapacaktı? Zaten 2 ay geçti geçmedi, bu iddia doğrulandı gibi bir hareketlilik oldu. Sanem'in hem "Bana aşık" yorumu yaptığı hem de "Iyyyyyy" efekti eşliğinde, tuvalet terliği muamelesi yaparak anlattığı P; Derya için çok farklı anlamlar barındırıyordu.
Ama P, onu fark etmeyi bırak görmemişti bile. Onun da ufak ufak Sanem'e yürüdüğünü, onlara sık sık Sanem'i sorduğunu fark eden Derya, "Açılsam mı açılmasam mı?" hesapları yaparken kazandığı bu farkındalıkla, daha başlamadan gemiler dahil bütün limanı yaktı. Belki de sadece kafasında öyle kurmuştu, ama sanmıyordu.
Çünkü belli bir süre sonra gerçekten de P, Sanem'e ilgi gösterip sürekli onu sormaya başlamıştı. Derya bu gelişmelerden sonra bir daha asla sorgulamadı. Gerçek belki de kendi düşündüğü gibi değildi ancak bunu hiçbir zaman öğrenemedi. Çünkü P davasını Aydalara duyurmadan sessizce kendi içinde kapattı. Bir daha da sahte platoniklik oyununa asla kalkışmadı. Oyun diye başlattığı bu saçmalık gerçeğe dönmüş, gerçekten de canını yakmıştı. Sorun aslında burada Sanem'in P'nin odak noktası olması değildi. P'nin onu hiçbir zaman fark bile etmediği halde ondan iğrenerek bahseden Sanem'e yürümesiydi. Sanem'in ondan böyle bahsettiğini ve Derya'nın ilgisini anlayamayacak kadar aptal olmasıydı. Özetle, P davası bu şekilde hiç başlamadan kapandı.
Kapanmadan öncesine dair şöyle bir durum yaşanmıştı: Derya, P'yi tekrar ve tekrar görecekti. Buna mecburdu çünkü her şey yolundaymış gibi davranmalı ve kafeye birlikte gittiği arkadaşlarına bir şey çaktırmamalıydı. Böyle düşünüyordu ama kafede buluşacaklarını bile bile 40 yılda bir makyaj yaparak gittiğinde,
P'nin: "Hayırdır kız kime süslendin?" diye gülerek sorması Derya'nın sabır taşını çatlatan son damla oldu.
"@nana süslendim beyinsiz." dedi içinden ve bunu sesli şekilde söylememek için çok direndi.
Anlaşılan o ki, Sanem faktörü devreye girmeden önce de onun için görünür durumda değildi. Salmak en iyisiydi. Zaten Derya bu kararı verdikten kısa süre sonra üstüne Sanem'e ilgisini fark etmişti. Yavaş yavaş arkadaşlarıyla orada buluşma sıklığını azalttı, sonra da orada oturduklarını bildiği günlerde yanlarına gitmemek için bahaneler uydurmaya başladı. P'yi gördüğü günler seyrekleşti, meşhur Ankara gezisine kadar da görmeyecekti. Ama o gün ve devamında, özellikle de beklenmedik
P faktörü yüzünden, Derya'yı uzay çapında bir şok bekliyordu...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KURTLAR SOFRASI
No FicciónHer şey, Derya'nın aslında katılmayı planlamadığı bir geziye sonradan dahil edilmesiyle başlamıştı. 22 Ekim 2023, hem Derya'nın hem de etrafındaki kişilerin mahvolmuş hayatlarının daha kötü bir çıkmaza doğru yol almaya başladığı tarihti.