Güneş ışınları perdenin arasından odaya sızıyordu. Kollarımın arasında küçük bir çocuk gibi uyuyordu. Üşümesin diye üstünü zar zor giydirmiştim.
Çiçeksi kokusuyla mayhoşlaşıyordum. Alnını öptüm ilk, sonra yanağından, gözlerinden, bal dudaklarından...
Kahverengi tutamlarında elimi gezdiriyordum. Yanağına tekrar küçük bir öpücük bırakmamla uyandı.
"Günaydın balım."
"Günaydın Cariño."
Lâl'in suratına garip garip bakarken hemen konuşmaya başladı.
"Kelimenin anlamı var ama bunu senin kendi kendine öğrenmeni isterim. Seni tek kelimeyle böyle anlatabilirim."
Yabancı bir kelime söylemişti ve hiç de anlamadığım bir kelimeydi. Telafuzu hoşuma gitmişti. Evet, anlamını merak ediyordum ama zamanla öğrenirdim elbet.
"Hadi güzel bir kahvaltı hazırlayıp bugünün planına karar verelim."
Başıyla beni onayladıktan sonra bir çırpıda yatağı topladık. Dağılmış kıyafetleri de kaldırıp banyoya geçtim. Hızlı ve kısa bir duşun ardından mutfağa geçtim.
O kadar güzel kokular geliyordu ki bir an önce yemek yemek için sabırsızlanıyordum.
Lâl arkası dönük tezgahta işini yapmaya devam ederken masanın üstü dikkatimi çekti. Çok sevimli bir waffel hazırlamıştı. Üstüne koyduğu meyveleri kalp yapmıştı. Muz, çilek, yaban mersini... Her çeşit meyve vardı tabakta.
Lâl'i belinden tutup kendime döndürdüm. Yanaklarını sıka sıka öptüm.
"Sen ne kadar şapşal bir şeysin öyle."
Cümlemle birlikte yavaş yavaş kızarmaya başladı. Hızlıca elleriyle yüzünü kapatıp
arkasını döndü."Aman da aman benim karım utanır mıymış? Ne güzelde utanıyor öyle."
İlk defa ona karım dedim. Buna birazcık şaşırmıştı. Koluma sert bir tokat indirip konuşmaya başladı.
"Yapma şunu yemin ederim otururum sana hazırladığım tabağı kendim yerim."
" Yok vermem ben o tabağı."
"Sus o zaman Allah allah."
Sessiz sessiz gülerken bir yandan da masaya geçiyordum.
Bardağıma kahve doldururken ensesinden tutup yanağından kocaman öptüm.
Seviyordum ya bu kızı.
"Lan dur! Üstüne kahve dökülecek manyak karı!"
"Dökülsün birşey olmaz."
"Şimdi seni cayır cayır bir yakarım var ya iki saat seni soğutmakla uğraşırız."
"Sen soğutacaksan okeyim ben."
"Tıch tıch tıch."
Söylene söylene yanımdan ayrılırken telefonuma gelen bildirimlere baktım.
Parlayan Yılduzlar Takımı ☄
Buketotto:
Oğlum
Elis nerde amkMehir Nehir:
Ne bileyim ben
Karım yanımda amaMehirinki:
Ya şapşal karım yaBuketotto:
Gidin başka yerde cilveleşin
Lan siz yan yana değil misinizMehirinki:
HeeBuketotto:
Telefondan mı konusuyorsunuz amk
YAN YANASINIZ VE TELEFONDAN BIRBIRINIZE YAVSIYORSUNUZ
olan var olmayan var
üzülüyoruz yaniiMehir Nehir:
Ağlama buket ağlamaSiz:
Mehir söyle onlara uzak mesafe ilişkisi yapmasınlarBuketotto:
Sus lan
Sen evlisin sankiSiz:
Evet evliyim
Yengeniz varBuketotto:
NEMehir Nehir:
nE!?Mehirinki:
NeSiz:
Nasılda göt gibi kaldınız amaBuketotto:
Şaka yapıyor yaSiz:
Yoo
Yapmıyorum
Karımla birlikte kahvaltı yapıyoruzKayraa:
GünaydınnnBuketotto:
İyi gecelerKayraa:
Lan
Lan Elis malı
Kimle oldun lanSiz:
Sence?Kayraa:
WUAGAGAGAGGAGAAG
LÂLLE OLMUUUUS
ALLAAAAAH
DUGUN VAAAAARSiz:
PSSNSKDNSKSNDLSNSOSNS
En güzel tepkiyi kayra verdiBuketotto:
He bok
Neyse şey dicem ben
Hazırlanın plaja gideceezMehir Nehir:
Sen mi götürüyonBuketotto:
Hee
Culup culup yüzdürcem sizi
Ya da boğucam
HihahahhahahaaSiz:
Ben gelirim
Ama karım da gelirBuketotto:
Gelsin gelsin
Bakalım kimmiş kimlerdenmişSiz:
Manyak
Karımı salBuketotto:
Ay çok meraklıydım senin karına
Hadi hazırlanın ilk sizi alicam ElosSiz:
Temamdirr☆ ☆ ☆
Helüü gene beeen
Bölüm cok uzamaya baslayinca biraktim burada.
Oy vermeyi unutmayın carinolarrr muwaaah
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Biraz Sen °GXG°
Teen FictionEn zoru da buydu ya. Kalbin de yaşatıp onu öpememek, dokunamamak, görememek... Suçlu belki onun gözünde bendim ama herşey zamanla. Zamanın telafi edemeyeceği hiçbir şey yoktur.