1.0

274 20 3
                                    

Güneş ışınları perdenin arasından odaya sızıyordu. Kollarımın arasında küçük bir çocuk gibi uyuyordu. Üşümesin diye üstünü zar zor giydirmiştim.

Çiçeksi kokusuyla mayhoşlaşıyordum. Alnını öptüm ilk, sonra yanağından, gözlerinden, bal dudaklarından...

Kahverengi tutamlarında elimi gezdiriyordum. Yanağına tekrar  küçük bir öpücük bırakmamla uyandı.

"Günaydın balım."

"Günaydın Cariño."

Lâl'in suratına garip garip bakarken hemen konuşmaya başladı.

"Kelimenin anlamı var ama bunu senin kendi kendine öğrenmeni isterim. Seni tek kelimeyle böyle anlatabilirim."

Yabancı bir kelime söylemişti ve hiç de anlamadığım bir kelimeydi. Telafuzu hoşuma gitmişti. Evet, anlamını merak ediyordum ama zamanla öğrenirdim elbet.

"Hadi güzel bir kahvaltı hazırlayıp bugünün planına karar verelim."

Başıyla beni onayladıktan sonra bir çırpıda yatağı topladık. Dağılmış kıyafetleri de kaldırıp banyoya geçtim. Hızlı ve kısa bir duşun ardından mutfağa geçtim.

O kadar güzel kokular geliyordu ki bir an önce yemek yemek için sabırsızlanıyordum.

Lâl arkası dönük tezgahta işini yapmaya devam ederken masanın üstü dikkatimi çekti. Çok sevimli bir waffel hazırlamıştı. Üstüne koyduğu meyveleri kalp yapmıştı. Muz, çilek, yaban mersini... Her çeşit meyve vardı tabakta.

Lâl'i belinden tutup kendime döndürdüm. Yanaklarını sıka sıka öptüm.

"Sen ne kadar şapşal bir şeysin öyle."

Cümlemle birlikte yavaş yavaş kızarmaya başladı. Hızlıca elleriyle yüzünü kapatıp
arkasını döndü.

"Aman da aman benim karım utanır mıymış? Ne güzelde utanıyor öyle."

İlk defa ona karım dedim. Buna birazcık şaşırmıştı. Koluma sert bir tokat indirip konuşmaya başladı.

"Yapma şunu yemin ederim otururum sana hazırladığım tabağı kendim yerim."

" Yok vermem ben o tabağı."

"Sus o zaman Allah allah."

Sessiz sessiz gülerken bir yandan da masaya geçiyordum.

Bardağıma kahve doldururken ensesinden tutup yanağından kocaman öptüm.

Seviyordum ya bu kızı.

"Lan dur! Üstüne kahve dökülecek manyak karı!"

"Dökülsün birşey olmaz."

"Şimdi seni cayır cayır bir yakarım var ya iki saat seni soğutmakla uğraşırız."

"Sen soğutacaksan okeyim ben."

"Tıch tıch tıch."

Söylene söylene yanımdan ayrılırken telefonuma gelen bildirimlere baktım.

Parlayan Yılduzlar Takımı ☄

Buketotto:
Oğlum
Elis nerde amk

Mehir Nehir:
Ne bileyim ben
Karım yanımda ama

Mehirinki:
Ya şapşal karım ya

Buketotto:
Gidin başka yerde cilveleşin
Lan siz yan yana değil misiniz

Mehirinki:
Hee

Buketotto:
Telefondan mı konusuyorsunuz amk
YAN YANASINIZ VE TELEFONDAN BIRBIRINIZE YAVSIYORSUNUZ
olan var olmayan var
üzülüyoruz yanii

Mehir Nehir:
Ağlama buket ağlama

Siz:
Mehir söyle onlara uzak mesafe ilişkisi yapmasınlar

Buketotto:
Sus lan
Sen evlisin sanki

Siz:
Evet evliyim
Yengeniz var

Buketotto:
NE

Mehir Nehir:
nE!?

Mehirinki:
Ne

Siz:
Nasılda göt gibi kaldınız ama

Buketotto:
Şaka yapıyor ya

Siz:
Yoo
Yapmıyorum
Karımla birlikte kahvaltı yapıyoruz

Kayraa:
Günaydınnn

Buketotto:
İyi geceler

Kayraa:
Lan
Lan Elis malı
Kimle oldun lan

Siz:
Sence?

Kayraa:
WUAGAGAGAGGAGAAG
LÂLLE OLMUUUUS
ALLAAAAAH
DUGUN VAAAAAR

Siz:
PSSNSKDNSKSNDLSNSOSNS
En güzel tepkiyi kayra verdi

Buketotto:
He bok
Neyse şey dicem ben
Hazırlanın plaja gideceez

Mehir Nehir:
Sen mi götürüyon

Buketotto:
Hee
Culup culup yüzdürcem sizi
Ya da boğucam
Hihahahhahahaa

Siz:
Ben gelirim
Ama karım da gelir

Buketotto:
Gelsin gelsin
Bakalım kimmiş kimlerdenmiş

Siz:
Manyak
Karımı sal

Buketotto:
Ay çok meraklıydım senin karına
Hadi hazırlanın ilk sizi alicam Elos

Siz:
Temamdirr

☆ ☆ ☆

Helüü gene beeen
Bölüm cok uzamaya baslayinca biraktim burada.
Oy vermeyi unutmayın carinolarrr muwaaah

Biraz Sen °GXG°Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin