Şarkıyı dinleyin bebikalar
İyi okumalar☆☆☆
Mesaj bilinmedik bir numaradan gelmişti. Ve kim olduğuna dair hiçbir fikrim yoktu. Lâl yanımda diye çok umursamadım.
Elimde iki bardak kahveyle Lâl'in yanına geçtim. Dışarıda yağmur başlamıştı. Evinin büyük bir bahçesi vardı ve bahçeye gitmek için kocaman camdan bir kapı bulunuyordu.Salon komple bahçeye bakıyordu ve bu çok hoştu.
Lâl'e elimdeki kahve bardağını uzattım. Sevimli bir tebessüm gönderdi bana. Üstüne kalın,tüylü,mavi bir örtü vardı. Aynı ilk tanıştığımız gün benim yaptığım gibi örtünün bir ucunu kaldırıp bana yer açtı.
Bende durur muyum hızlıca yanına sıvıştım.
"Üşüyor musun bebikam?"
Sorumla ilk yüzünü buruşturdu.
"Birazcık üşüyorum sanırım."
Cümlesinden sonra ellerimi iki kolunun yanına koyup sürtmeye başladım. İyice mayışmış halde yüzüme baktı.
"Çok seviyorum he seni."
Sadece gülümseyip yanağına kocaman bir öpücük bıraktım.
Bu sefer sağ elimi sırtına sürtmeye başladım. Başını küt diye omzuma bıraktı. Sol elimle başını koyduğu yeri okşadım, küçük bir öpücük bıraktım.
"Elis?"
"Lâl?"
"Hiç gitmezsin değil mi? Ben seni o kadar bekledim benimle hep kalırsın değil mi?"
"Kalırım Lâl'im. Ben seninle kalmak için dans ettim. Ben seni deli gibi sevdiğimden öptüm. Ben sana aşık oldum Lâl."
Başını omzuma daha çok bastırdı. O da korkuyordu. Kötü bir şey olacak diye o da deli gibi korkuyordu.
"Elis'im bir ara yurt dışına da gidelim."
"Gidelim de benim dilim iyi değil ki."
"Boşver benimkiyle hallederiz."
Bir an sessiz sessiz durdu ondan sonra tekrar bir şeyler anlatmaya başladı.
"Italya'ya gidelim ilk. En çok orayı merak ediyorum. Kolezyum, Aşk Çeşmesi ve Romeo ile Juilet'in balkonu. Bu üçüne gitmeden ölmemem gerekiyor. Aaa sonra seni Almanya'ya götüreceğim. Mannheim'a, orası o kadar küçük ve sevimli bir şehir ki anlatamam. Teyzemlerde kalırız. Evleri biraz küçük ama kuzenlerimi kovarız evden. Oraya ilk gittiğimizde teyzem yaban mersini çok seviyorum diye sabahleyin erkenden Kaufland'a * Almanya'da bulunan bir market* gidip meyve alıp geliyordu. Senle bir ara Tarçın Çöreği de yapalım tadı çok güzel!"
O kadar heyecanlanmıştı ki konudan konuya atlamaya başladı.
"Biliyor musun eğer sen gelmeseydin Paris'te bir fırıncıyla evlenecektim."
"O nasıl olacaktı?"
"Şöyle olacaktı. Benim şu iki deli var ya Sera ile Nehir. Onlar düğünlerini Paris'te yapacaktı bende sap kalınca atladım hemen 'YA ELIS YA DA KOCA GÖBEKLİ FIRINCI" diye böyle aramızda bir anı kaldı. Benim gözüm Elis'ten başkasını görmüyor ki napayayım ben elin göbeklisini."
Karnıma bir davulmus gibi minikçe vurdu. "Benim göbeklim bana yetiyor."
Saçlarını dağıtıp alnına küçücük bir öpücük bıraktım. Lâl esnemeye başladı. Gözlerini zar zor açık tutuyordu.
"Elis, benim çok uykum geldi."
"Uyu tatlım, ben buradayım."
"İyi geceler Elis'im."
"İyi geceler Lâl'im."
Ve telefonuma yeni bir bildirim geldi...
☆ ☆ ☆
Selaam
Bu bölüm bana medyadaki şarkının vibeni verdiği icin eklediim
Bilerek de yarım bıraktım because güzelim bölüme aniden kara bukutlar çökecekdi böyle daha iyi oldu
Bir sonraki bölümde görüşürüz
Muwaaah
<33
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Biraz Sen °GXG°
Teen FictionEn zoru da buydu ya. Kalbin de yaşatıp onu öpememek, dokunamamak, görememek... Suçlu belki onun gözünde bendim ama herşey zamanla. Zamanın telafi edemeyeceği hiçbir şey yoktur.