Kapıyı çalmam ve açması bir oldu. Hızlıca üstüme atladı. Dudaklarımdan öptü.
"Seni çok özledim yavrum."
"Bende çok özledim bitanem. Hadi hadi içeri geçelim götüm dondu."
Kapıyı kapatıp bir an önce mutfağa geçtik.
"Kayınpedercik yok mu şimdi?"
"Yok, gelmez o bir daha. Askerlerinden birisi gene bir manyaklik yapmış."
"Yazık gitmek zorunda kaldı. Ben daha onu evimde ağırlayacaktım."
Lâl kıs kıs gülerek ordan oraya ilerliyordu.
"Ben sana ne diyeceğim biliyor musun? Tatlı yapayım sana ben. Hatay'ın meşhur tatlısından."
Gene babasından dolayı Hatay'da doğmuş. Oraya karşı ayrı bir sevgi besliyor. Limonlu dondurmasını anlatıp anlatıp her gün yemek istediğini söylüyordu.
"Ne tatlısı yapıyormuşsun bakalım?"
"Babam birkaç sene önce öğretmişti künefenin nasıl yapılacağını bende Hatay'da doğduğumdan çok güzel yaparım şimdi. Bir güzel yeriz oh mis!"
Hassiktir. Ben bunu açıklayamam ki. Künefenin içindeki peynirden dolayı sevmiyorum ki ben. Neyse hiçbir sey yokmus gibi davran.
"Malzemen var mı? Hem o biraz zahmetli yapılıyor ya başka bir şey yapalım."
"Ben yapacaktım ki zaten. Hataylı olunmaz Hataylı doğulunur. En sevdiğim tatlı o senin istediğin bir şey varsa onu da yaparız."
"Yok bebem sen yap yeriz biz."
Ne diyeyim yani üzmek istemem açıkçası yorulmasını da istemiyorum. Sus pus oturmaktan başka bir şey gelmiyor elimden.
Biraz atıştırdıktan sonra masayı topladık. Ardından künefenin malzemlerini birlikte hazırladık.
Antep fıstığı, peyniri ve kadayıfı çıkardık. Ben onu izlerken o da dikkatlice işini yapıyordu.
Alt tabana kadayıfı koydu içine peynirini de doldurup ikinci bir kat yaptı kadayıftan.
Bana şerbet yapma görevini kitlemişti. Neyse ki bildiğim bir işti. Şerbeti soğuması için ocaktan aldığımda o da künefeyi pişirmek için benim yerime geçti.
Lâl bir elinde penseyle tepsiyi ocağın üstünde döndürüyordu. Ocakta yapıldığını biliyordum ama bu kadar zor bir iş olduğu aklımın ucundan bile geçmiyordu.
"Bayır Gülüm, buzdolabında meyve vardı onları yıkayıp doğrar mısın? Ayy bir de maraş dondurması olacaktı onu da çıkartır mısın?"
Dediği herşeyi yaptım. Güzel bir meyve tabağı hazırladım. Dondurma erimesin diye çıkarmaktan vazgeçtim. Ben en son Lâl'e baktığımda künefeye takla attırıyordu.
"Bitti!"
Aferin Elis sıra tadım sırasında.
"Sonunda bende tadına bakmak için can atıyordum!"
Hı hı kesin öyledir. Nasıl yiyeceğim diye düşünüyorum.
Önüme küçük bir dilim koydu. Üstüne de dondurma ekledi.
"Buyrun madam, Lâl'in özel spesyali. Dondurmayla daha güzel olur."
Haydi bismillah.
Kenarından kesip tadına baktım.
"Ananı sikim."
"Noldu kötü mü olmuş?"
"Yok lan. Bu olması gerekenden güzel olmuş! Tadı böyle değildi oğlum! Ben yediğimde kusuyordum lan!"
" Ben yaptım ya ondan böyle olmuştur. Hem tadı kötü olan bir şeyi yedirir miyim sana?"
"Yahu yedirmezsin de ben ne bileyim ya bir an beynimde patlamalar yaşandı. Ben tüm tepsiyi yerim he!"
"Ye yavrum ye ben sana yaptım."
"Karıcığım biz senle iki genç kız gibi değil de karı-koca gibiyiz ya."
"Olabilir öyle şeyler kocacığım!"
"Aysel bir çay getir karıcığım!" Cümlemin ardından kollarını kavuşturdu. Yüzünü astı.
"Aysel kim hayatım?"
"Ya rol icabı aşkım benim."
"Hı kesin öyledir. Konuşma benle."
"Trip atacaksın sen bana şimdi?"
"Evet, atacağım kendini ikna ettirebilirsen artık."
Konuşmama devam edecektim ama beklenmedik bir mesaj geldi telefonuma.
0551***:
Lâl'le takılmayı bırak☆ ☆ ☆
İşler karışacak dedim size demi ben
Bir boklar dönecek dedimOy verin de bölüm hızlı gelsiin!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Biraz Sen °GXG°
Teen FictionEn zoru da buydu ya. Kalbin de yaşatıp onu öpememek, dokunamamak, görememek... Suçlu belki onun gözünde bendim ama herşey zamanla. Zamanın telafi edemeyeceği hiçbir şey yoktur.