"Uyuşturucuyu bırakıyorsun."
Uras'ın keskin cümlesi beni dünyaya döndürdü. Boydan boya sargılı kollarıma bakıyordum. Dün Uras dememişti bana o cümleleri. Ben söylemiştim kendime. İnanmaya devam edebilir miydim yani? Düşmanıma güvenmek istiyordum, kaybedecek bir benliğim kalmamışken dibi görüp öyle ölmek cazip gelmişti gönlüme. Bu yaşıma kadar en güzel hayatı yaşamışken diğerleriyle eşitlenmek için dibi de görmeliydim belki.
Ben uyanana kadar Uras bana antin kuntin kurallar koymuş ve uyacağıma olan büyük inancıyla bana bunları sıralıyordu. Bana hiç bir şey söyledin mi Uras? diye sormuştum ona. Nasıl? Ben kendim mi söyledim bunları? Uyuşturucu söyledi Efedra, seni kimse mahvetmedi..Mahvolmuş birinin gözleri böyle bakamaz. Nasıl bakıyormuş gözlerim? Şımarık..Ben bu kadar şımarık bombacı görmedim. Bak bir de deviriyor..Tam şımarık işte...
Tamam, tamam. Atma yastığı dur kollarını sardım o kadar.
"Uras"
"Hm"
"Ne zaman başlarım çalışmaya?"
"O iş yattı." Kaşlarımın çatılmasına engel olamadım.
"Kuralları dinlemedin mi Efedra, bak. 4. madde; sana iş miş yok." Ağzıma uzattığı sandviçten bir ısırık aldım.
"Pişman olursun benden demesi. Daha iyi bombacı yok bu devirde." Beni dinlerken o da aynı sandviçten bir ısırık aldı.
"Ellerime sağlık, benden iyi aşçı yok bu devirde benden demesi." Benim sözlerimi kendine çevirmeyi pek seviyordu.
"Kibirli herifsin."
"İyi anlaşırız işte fena mı?"
"Bana yeraltını gezdirecektin. Sözlerini tutmaz mısın sen?" Hep konudan konuya atlıyorduk konuşurken. Herkes istediği sorulara cevap veriyordu, birbirimizin sorularını cevapsız bırakmayı pek seviyorduk. 2 gün önce -veya 3 de olabilir, günler birbiriyle iç içe benim evrenimde- uyduruk bir barın önünde bana iş teklifi veren, babamın düşmanı olduğuna emin olduğum adam, bugün yaralı kollarımı sarmış bana sandviç yediriyordu. Sanki sadece adını değil aldığı nefesine kadar biliyordum onun. Yıllardır birlikte yaşıyormuşçasına bu yakınlığımızın nedeni bilinmezdi. Bilinmezliği severdim ya, bildiklerimi de bilmeseydim bazen ne güzel olurdu. Uras'ın beni öldüreceğini bilmeseydim, aşık olsaydım sonra da ona..
Yeni uyanırken duymuştum telefon konuşmasını. Ben bombaları üretecektim, o da söz verdiği gibi ailemi öldüreni bulmayacaktı. Sözlerini tutmaz mısın sen? sözlerini tutmazdı o. Öldüreni bulmayacaktı ama beni aileme kavuşturacaktı. İşi bitince öldürecekti beni. Yeraltı dünyası böyle bir yermiş, konuşurken duydum; Zaten ölüden farkı yok Tarık, en azından hayat dolu birini harcamayacağız. En azından bir cana kıymayacaklardı, yolunu kaybetmiş bir ruha yolunu göstereceklerdi.
"Yarın sabaha karşı çıkar gideriz. Gezdireceğim tabii, sözümü tutmadığım nerede görülmüş?" Gerine gerine söylemişti sözlerini.
"Uras..Ben ailemin katilini bulmadan ölmek istemiyorum." kendimden emin sarf ettiğim sözleri söylerken nasıl bakmıştım, sesim nasıl çıkmıştı bilmiyorum. Gözlerim dolmuştu ama, onun planlarını bilmek gözlerimi doldurmuştu. Cümlemin sonlarına doğru bir damla yaş dudaklarıma doğru süzüldü.
"Sen ölmeyeceksin Efedra. Nereden çıktı şimdi bu sözler..Eskisinden bile canlı, capcanlı olacaksın yine.." gözlerindeki yalanı okudum.
Öptüm Uras'ı dudaklarından. Sussun, sussun da aklım gerçekleri haykırmayı bıraksın içime. Bu yalanın içinde biraz daha oyalanayım, kulaklarımın pası atmasın. Bilmeyeyim yine, bilmeden atılayım ölüme. Sussun da kendi yalanlarına kanmasın o da.
![](https://img.wattpad.com/cover/361689891-288-k899294.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
OPIUM
Random"Bizim kaderimiz böyle oğlum, çek dumanını kes sesini..duymasınlar dediklerini. Zaten öksüzüz, atarlar bizi kenara köşeye. Çürür gideriz." dediğini yaptım. Çektim dumanımı kestim sesimi. Büyümeyi bekledim sabırla, büyüyeyim de görsünler Efedra'yı...