9=bebek falan yok

28 3 0
                                    

Seungmin'den

"Ben de sizle geliyorum." diyen Changbin'le gülümsediğim Chan'dan bakışlarımı ona çevirip kaşlarımı çattım.

"Olmaz." dedim. "Yeterince zor durumdayız. Sen gelirsen ortalık karışır."

Birden böyle bir kararı neden verdiğini anlamamıştım. Gelmesini ben de isterdim, hatta hepsi gelsin isterdim ama durum belliydi. Şartlar el vermiyordu.

"Gelmek istiyorum ama." diye diretti. Çaresiz görünüyordu. Bakışlarım Chan'a döndüğünde ne iş der gibi baktım ona. O ise bilmiyorum der gibi dudaklarını büzdü. Tatlıydı.

"Olmaz Changbin." dedi Chan, Changbin'in kolunu tutarken. Bu hareketiyle Changbin bir anda kendini geri çektiğinde herkes anlamazca ona bakınca "Tamam." dedi sadece ve evin girişine ilerledi.

"Bu neydi şimdi?" diye soran Hyunjin'le herkes bilmediğini belli etmişti.

"Neyse." dedi Minho. "Biz gidelim artık. İlgilendiğiniz için teşekkürler. Görüşürüz."

Karşımızdaki üçlü de "Görüşürüz." dediğinde gidecektik ki Chan hemen yanımda durduğundan hızlıca önüme geçmiş ve telsiz diye tanıttığı şeyi bana uzatmıştı.

"Telefonu istemedin, bari bunu al." dedi. "Hiç değilse iletişimde kalalım." demesiyle almak istemesem de telsizi aldım çünkü ben de onunla bir şekilde iletişim kurmak istiyordum ve bunun her seferinde buraya gelmemle olmayacağını biliyordum.

"Alayım yaşlı adam." dememle dilini yanağının içine bastırıp sahte sinirle güldüğünde ben de gülümsedim dişlerim gözükecek şekilde. Takılıyordum falan ama çekiciydi bu yaşlı adam.

Son kez bakışlarımız buluştuktan sonra üçümüz araca girdik. Koordinatları girip aracı çalıştırdığımızda aklıma bıraktığımız Jeongin düştü. Kriz geçirmemesini umarak bırakmıştık. Daha doğrusu bırakmak zorunda kalmıştık. Onların yanında krize girseydi toplayamazdık. Bu yüzden o gelmemişti.

Gelmemizle araçtan indiğim gibi eve girmiş ve Jeongin'in odasına girmiştim. Odanın ortasına çökmüş bir eli iki gözünü kapatmış, diğer eli ise karnında dururken ağlayan bedenle duraklasam da hemen yanına gidip oturmuştum.

Elini yüzünden çekerken "Ağlama." diye mırıldandım. Bakışları bana döndüğünde gözündeki endişeden yine düşüncelerine yenildiğini anlamıştım. Hızlıca ona sarılırken "Bebek falan yok, tamam mı?" dedim.

Bana cevap vermedi.

Bebek işinden ölesiye korktuğunu ve Changbin'le yatarken bunu düşünmeyi unuttuğunu biliyordum. Korkusunun geçmişine bağlı olduğunu da biliyordum.

Geçen birkaç dakikanın ardından "Ama hissediyorum." dedi titrek sesiyle. İç çektim onun cevabıyla.

"Jeongin." dedim. "Doktora göründün, bebeğin falan olmayacak. Korkunu hafifletir misin lütfen? Hem olursa biz yanındayız."

Dediklerimle ağlaması yine artarken beni ittirmiş ve bacaklarından yardım alarak kendini geriye kaydırmıştı. "İstemiyorum!" diye bağırdı kafasını şiddetle iki yana sallarken. "Olmasın."

"Doktorunu çağıracağım." diyerek ayaklandım ve kapıda bekleyen Minho'ya Jeongin'in yanına gitmesini gözlerimle işaret ettim.

Minho içeri girerken evden Hyunjin'le çıkmıştık.

"Çok üzülüyorum bu kadar kötü olmasına." diye sessizce konuştu Hyunjin.

"Ben de." dedim. "Sebebini de çözemedik çünkü hiçbir şey anlatmıyor."

hasretim sana [JeongBin (mpreg)]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin