2=silahları var

35 6 95
                                    

Changbin'den

Dördümüz, kendi kendimize yarattığımız gereksiz gerilim içerisinde karanlıkta ilerliyorduk. Evet, daha heyecanlı olması için gece olmasını beklemiştik. Gece üç videolarına bir tane de biz ekleme yapacaktık.

Bir de iyice gerginlik olsun diye yapay olarak yaratılan ormana gelmiştik. Sahte yeşillikler arasında gezerken değişik bir şey duyacak olmanın heyecanı üzerimizdeydi.

Fakat beklediğimiz gibi bir şey duymadık, gördük. Gördüğüm en güzel şey olabilirdi. Hayır, olabilirdi değil, öyleydi.

Kırmızı saçlar, gülmekten kısılmış gözler ve yanaklarındaki gamzeler... Tilki olmamasına imkân yoktu.

Bizimkilere sessiz olmasını anlatmaya çalışırken gördüğüm çocuğu ve yanındakileri işaret ettim. Hepsi o tarafa dönünce ağızlarını açmışlardı ki Jisung'un dayanamayacağını bildiğimden onu ikinci kez uyarmıştım. Bana somurtsa da umursamadan önüme döndüm.

"Galiba bulduk..." diye mırıldanırken önümdeki çalıları biraz daha gözümün önünden çektim. O sırada tilki olarak nitelendirdiğim kişi elini eğildiği yerdeki çiçeklerden birine atmıştı ki iğrenerek geri çekilmişti.

"Sahte bunlar!" diye bağırdı elini yanındaki uzun saçlı çocuğun üzerine silerek. Uzun saçlı çocuk ise abartılı bir ifadeyle bağırarak geri çekilmiş ve "Ne yapıyorsun Jeongin? İğrenç!" diye bağırıp ellerini yüzüne kapatıp yere çökmüştü.

Aralarında parlak gözlere sahip olan, "Abartma Hyunjin." diyerek çömelmiş duran bedeni ayağıyla hafifçe ittirince Hyunjin olduğunu öğrendiğimiz kişi yere yapışmıştı.

Bunun üzerine Jisung dayanamayıp karşımızdaki yabancılar gibi kıkırdarken kahkülleri gözlerine gelen ve köpeğe benzeyen kişinin bakışları bizim tarafa dönmüş ve sanki köpek gibi kulaklarını havaya dikmişçesine bir dikkatle burayı izlemişti.

Diğerlerinin önüne geçerken de "Çocuklar, burada birileri var." diye sessizce söylenmişti.

Diğerleri her an üstümüze atlayabileceklerini belli eden pozisyonlarını aldıklarında saklanmaktan vazgeçerek çalıların arasından çıktım. O sırada parlak gözlü olan elindeki keskin olduğu belli olan bumerangı bize doğru fırlattığında Jisung, önüme geçip yakalamıştı.

Jisung, "Hadi ama sakin olun biraz." diyerek başını onaylamazca iki yana sallamış ve elindeki bumerangı geri çocuğa fırlatmıştı.

Çocuk anında bumerangı yakalarken Jisung, şaşkınlıkla "Reflekslerin ne kadar sağlam!" demişti. Bumerangı geri yerine yerleştirirken çocuk cevap vermemişti.

Başka herhangi bir tehlike arz etmediklerinde bizim de zarar vermeyeceğimize karar kılmış olsalar gerek pozisyonlarını bozarak selam vermişlerdi.

Biz de selam verdikten sonra Chan, bu sefer arkamızdan öne geçip yavru köpeğe benzeyen çocukla karşı karşıya kaldığında "Buradan değilsiniz." diye sorarcasına konuşmuştu.

Chan'ın önünde duran çocuk kahküllerini eliyle düzeltirken "Evet, değiliz. Yanlışlık yaptık ve şimdi geri döneceğiz." demişti ve geri dönmüştü.

Fakat Chan'ın "O kadar kolay değil." demesiyle duraksamış ve göz ucuyla bakış attıktan sonra dudaklarını yalayarak tekrar bize taraf dönmüştü.

"O neden? Bir zarar vermedik ve gidiyoruz. Yolumuzu karıştırdık sadece." diyerek kaşlarını çatarak konuşmuştu Jeongin.

"Sorun bu değil." diyerek Chan'ın konuşmasına imkân tanımadan susmasına neden oldum. "Şu an aranmaya başlamışsınızdır bile. Eğer hapishaneye kapatılmak istemiyorsanız bizimle gelmelisiniz." dedim.

hasretim sana [JeongBin (mpreg)]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin