Changbin, bacakları iki yana açık bir şekilde oturduğu sandalyede ileri doğru eğilmiş ve parmağını masaya vurmuştu birkaç defa. Changbin'in gözleri, onu dikkatle dinleyen arkadaşlarında gezinirken konuşmak için dudaklarını araladı içinde tutamadığı heyecanıyla.
"Bakın, size diyorum. Bu evrende tek olamayız. Başka birileri daha olmalı."
"Uzaylılar mı?" diye lafa atladı Chan alayla.
"Neden olmasın?" diye bağırdı Changbin geriye doğru yaslanıp ellerini iki yana açıp kocaman olmuş gözleriyle Chan'a bakarken.
"Saçmalama Changbin." dedi Chan. "Neden olsunlar? Hem olsalar sence çok uzun zaman önce bulunmuş olmazlar mıydı?"
Changbin, "Ama-" diye itiraz edecekti ki Jisung Changbin'in sözünü kesmişti.
"Changbin hyung haklı. Yani düşününce o kadar gezegen var ve hani bizim yaşadığımız yer bile küçük bir galaksinin küçük bir kısmı diye tanıtılıyor. O zaman o kadar yer nasıl boş olsun?"
Jisung konuşmasını bitirir bitirmez Changbin haklılığına destek bulmanın heyecanıyla tekrardan bağırarak "İşte bundan bahsediyorum!" demişti.
"Mantıklı ki. Neden olmasın?" diyerek Felix de Changbin'den yana olduğunu belirtmişti.
Chan şaşkınlıkla birlik olmuş üçlüye bakarken onaylamazca kafasını iki yana sallamış ve gözlerini kısa süreliğine kapatıp bu konuşmadan artık sıkıldığını belirten ses tonuyla "Saçmalıyorsunuz şu an çocuklar." demiş ve arkasına yaslanmıştı başındaki pilot şapkasını düzeltirken. Bu şapkayı bırakmayı nasıl unutmuştu aklı almıyordu.
İşin aslı konuştukları konu çok cazip olsa da Chan, daha yeni kendi tasarladığı aracın deneme uçuşundan döndüğü için yorgundu ve sadece uyumak istiyordu ama arkadaşları ısrar edince onları kırmak istememişti. Bu yüzden de buradaydı ve Changbin'in açtığı tartışma konusu üzerine olan fikirleri dinliyordu.
Chan, aklına gelen şeyle "Ulan her şey en üst seviye bir teknolojiyken nasıl olur da hâlâ ışınlanmayı bulamazlar anlamıyorum." diye söylenmişti. Sesinden bile gerçekten yorgun olduğu anlaşılıyordu.
"Bak, sen de dedin!" diyerek tekrar kendi düşüncelerini anlatmaya kalkışmıştı Changbin. "Daha ışınlanmayı bulamamış bir ülkeyiz, belki de bizim dışımızdaki diğer canlıları da daha bulamamışızdır."
Chan, susmaya karar vermişken aklına gelenle bu planından vazgeçmiş ve azıcık kalan enerjisini de toplayarak tartışmaya katılmaya karar vermişti.
"Bir şey söyleyeyim mi? Aslında olabilir ama onları bulamayız işte. Siz de bunu anlamıyorsunuz." diye kendini açıkladı Chan.
Sonunda tartışmaya Chan'ın da katılmasıyla Changbin iyice gaza gelirken Jisung, aklına gelen soruyu Chan'a yöneltmekte geç kalmamıştı.
"Neden bulamayacakmışız? Bir sürü veri bulabilirim size! Hatta zaten buldum." diyen Jisung, havaya yansıttığı ekranda, geçmişte kullanılan bir uygulamadan bir metni gösteriyordu.
"Şuna baksanıza." dedi Jisung dudaklarını yalayıp gözlüğünü düzeltirken. Felix, konuyla pek ilgilenmeyerek yanında oturan Jisung'un dalgalı ve uzun olan saçlarına elini atıp karışmasına sebep olunca Jisung, Felix'e dönmüştü. Göz göze geldiklerinde ikisi de anlamsız bir gülüşmeye ortak olurken Jisung'un gülmesini durduramayacağını anlayan Felix, yazıyı okumaya başlamıştı.
"'Herkes beni dinlesin!! Biliyorum, biliyorum bunu muhtemelen sadece birkaç kişi görecek ama havalı bir giriş yapmak istedim.'"
Felix son okuduğu cümleden sonra şüpheyle duraksamış ve Changbin'e dönüp "Bunları senin yazmadığına emin miyiz?'" diye sorduğunda Changbin, şaşkın bir ifadeyle Felix'e bakmıştı.
"Nasıl ben yazmış olabilirim? Yılına bak!" diyerek eliyle işaret ettiğinde herkes gönderinin atıldığı zamana bakmıştı. 2024, yani birkaç yüzyıl öncesi...
"Pekâlâ devam ediyorum. 'Size yemin ederim ki buradan olmadığına emin olduğum birkaç kişiyle karşılaştım. Gerçi insan olmayabilirler de ama neyse. Buradan olmadıklarına eminim çünkü beni görünce panik yaptılar. Üstüne üstlük hepsi erkekti ama bir tanesinin karnı şişti yani bu demek oluyor ki hamileydi! Ben daha bir şey söyleyemeden de yok oldular zaten, belki de ışınlandılar. Bilim insanları bu konuyu araştırsın #bilim.'"
Felix okumayı bitirip sustuğunda hepsi aklındaki karışık düşüncelerle suspus oturmaya devam etmişlerdi. Bu sessizliği bölen ise Changbin'in dayanılmaz kahkahası olmuştu.
Diğerleri ne olduğunu anlamak için arkadaşlarının anlatmasını beklese de Changbin güldüğü için anlatsa da anlaşılmıyordu. Bu yüzden işaret etmeyi seçmiş ve bu gönderideki tek yorumu göstermişti. Yazan şey ise "Sakin ol şizofren." diye bir yorumdu. Diğerleri de okudukları şey ile gülmeye başlamıştı.
Gülmeleri durulurken Chan, "Jisung, internetin eskimiş ücra köşelerinde bulduğun bilgilerin yalan olduğunu ne zaman anlayacaksın?" diye sordu ekranı gösterirken.
Jisung ise ekranı sinirle eliyle dağıtmış ve kollarını birbirine bağlayarak sol tarafına dönüp göz temasını kesmişti.
"Ya ama bir dakika!" diyerek tekrar sohbet başlatmak için konuşmuştu Changbin. "Bu belki gerçek olmayabilir ama belki de öyledir. Nereden bilebiliriz ki?"
"Bence konu fazla uzadı." dedi Felix. "Sonuçta bir şey yapamayız. Gidip de bulacak hâlimiz yok ya."
Changbin, Felix'in sözlerinin ardından aydınlanma yaşamış gibi yüzü aydınlanırken yüzüne bir gülümseme çoktan yayılmıştı.
"Bıçağı silme vakti geldi de geçiyor." diye mırıldandı Changbin gözlerindeki pırıltılarla arkadaşlarına bakarken.
"Ne demek istiyorsun?" diye sordu Felix kaşlarını çatarken.
"Şöyle demek istiyorum..." diye gururla cümlesine başladı Changbin. "Size bizden başka canlılar olduğunu göstereceğim. Onları bulacağım ama size ne elleteceğim ne de koklattıracağım!"
Chan'ın "Eğer bulursan haber et hiç değilse. Deli hastanesinden kurtaralım seni." demesiyle Changbin, yavaşça bir yumruk geçirmişti kendisinki gibi kaslı olan omuza. Dördü de gülerken Changbin tekrar ciddi hâline dönmüştü.
"Ben bulunca ağlamayın ama çünkü o gönderide de dediği gibi mükemmel olanları bulacağım."
"Başarılar sana Changbin." dedi Chan masaya kafasını koyarak.
"Ben de yardım edeceğim!" diyen Jisung'la Changbin göğsünü kabarmış ve yumruk tokuşturmuşlardı.
"Aksiyondan zarar gelmez. Ben de varım." demişti Felix de. Bu sefer üçü yumruk tokuştururken Chan'a bakmışlardı.
"Pekâlâ, ben neden eksik kalayım ki?" diyerek üç yumruğun yanına dördüncü yumruğu eklemişti Chan.
"O zaman bize bol şanslar!" dedi Changbin düşüncelere dalarken.
cok gusel olacak bu kurgu tamam mi 😭😭
normalde ilk bölüm textti hatta adlarından gidişata dair bir şeyler anlaşılıyordu ama full düzyazı olacağı için vazgeçtim textten ama ben yine de kaydedilme şekillerini yazacağım
Changbin-->changbindüşünce
Jisung-->jarşivsung
Chan-->chavan
Felix-->felixraybu arada uzaylilarin olduğuna inaniyor musunuz ben inanıyorum 😭😭
ŞİMDİ OKUDUĞUN
hasretim sana [JeongBin (mpreg)]
Fantasía"Benim kalbim bir hayalet şehir." derken bir an duraksadı bunu dediğine inanamıyormuş gibi. "Ve sen de hayaletsin." derken gözlerimin içine bakmasıyla kalakalmıştım. iyi okumalar,