7=tek sen değilsin

18 3 43
                                    

Chan'dan

Seungmin bizi bıraktıktan sonra kendi gezegenine geri dönmüştü. Ona yaptıkları için teşekkür ederken bizim yüzümüzden oluşan yıkım için de özür dilemiştim. O ise sorun olmadığını söyleyip gitmişti ama gördüğümüz manzara bunun aksini söylüyordu. Büyük karışıklık çıkmıştı ve bizim yüzümüzden olmasına rağmen hiçbir şey yapamamıştık. Vicdan azabı çekiyordum.

Üstelik ben bu yaşımda aşk acısı da çekiyordum. Oysa bu işlerin benden çoktan geçtiğini düşünüyordum ki Seungmin'in bana yaptığı yaşlı imaları da buna inanmamı destekliyordu.

Ama işte oluvermişti. Bu akıl küpü köpüşe kapılmıştım çünkü harikaydı. Kapılmamam yanlış olurdu.

Aynı durumun Changbin ve Jeongin arasında da olduğunu düşünüyordum. Sadece onlar pek de iyi bir başlangıç yapmamış gibiydi çünkü her ne olduysa Changbin çok çökük duruyordu.

"Toplantı zamanı!" diyerek ellerimi çırpmış ve hepsinin bakışlarının bana dönmesine neden olmuştum.

Jisung, "Ne hakkında?" diye sorunca işaret parmağımla Changbin'i göstermiş ve "Onun hakkında." demiştim.

Changbin beklemiyormuş gibi kendini işaret edip soru işaretleri dolu ifadelere bürünürken kaşlarımı çattım rol kestiğini bildiğim için.

"Ne olmuş Changbin hyunga?" diye sordu Felix yanıma otururken.

"Onu da o söyleyecek artık." dedim kollarımı göğsümde birleştirirken.

Changbin kafası karışmış duruyordu. Eli ensesine gittiğinde yılların tecrübesi olarak diyeceği şeyi demekten çekindiğini anlamıştım. O yüzden cesaret vermek için "Söyle gitsin." dedim.

"Yattık." dedi. "Aniden gelişti ve hayır diyemedim çünkü çok güzeldi, tamam mı? Tanrım! O sadece beni bir kerelik biri gibi görüp arkadaş olalım dedi ama ben ona kapılmaya başladım. Çok aptalım..."

Changbin, elleriyle yüzünü kapatmış ağlamaklı bir şeyler mırıldanırken Changbin'e sarıldım. "Ondan hoşlandıysan peşine gitmeye devam etmelisin." dedim.

Jisung ise ciddiyetle "Hayır." dedi bir şeyleri düşündüğünü belli ederken. "Onların duygusuz olduğunu öğrenmiştik ya hyung." demesiyle Changbin de "Biliyorum işte, sorun da bu." demişti.

"Ne demek duygusuzlar?" diye sordu Felix benim sormama gerek kalmadan.

Jisung ekranını açtığında ekrandakilere odaklanmıştık ve Jisung da bize kısa bir özet geçmişti.

"Bir dakika." dedi Felix. "O zaman Jeongin'in o kadar yükselmesinin sebebi sadece koruma içgüdüsüydü. Sana bağırmak istemedi."

Changbin duraksarken elini yine ensesine atmıştı. "Kırıldım ama yine de." diye sessizce konuşmasıyla Jisung kolunu omzuna atmış ve "Felix haklı olmalı hyung, sıkma canını. Zor ama dene yine de." demişti.

"Ne olursa olsun artık onunla birlikte olmam imkânsız!" diyerek yakındı Changbin olduğu yerde tepinirken.

"Kaba biri değil miydi zaten? Boş versene." dedim Jeongin'in tavırlarını düşünürken.

"Yani pek sayılmaz." dedi Changbin masanın kenarıyla oynarken. "Ama eğer bana kaba davranırsa onunla olamam. Gerçi o buraya bile gelmeyecek ki tekrar. Onu göremem, onu arayamam da."

Biz susup Changbin'e yardım etmek için ne yapabiliriz diye düşünürken Changbin, "Sevdiğim adamla birlikte olamam." diye mırıldandı ağlamaklı bir şekilde.

"Hayır." dedim. "Geri gelecekler. Seungmin öyle söyledi."

"Ya bu sefer de bizim gezegenimiz kaosa sürüklenirse?" diye sordu Jisung.

hasretim sana [JeongBin (mpreg)]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin