Changbin'den
Kışın iyiden iyiye kendini hissettirdiği bugünde yorganıma sımsıkı sarılmak hedefimken duyduğum seslerle sızlanarak ayaklandım. Normal şartlarda bakmazdım fakat şartlar hiç normal değildi. Zaten sesler kesilmemişti ve birkaç küfür duyduğuma emindim.
Ormana çıkmamla gördüğüm bedenle şaşkınca kaşlarım havalanırken "Jeongin?" diye seslendim. Ayağını bir şeyden kurtarmaya çalışırken duraksayıp bana döndüğünde elimdeki fener yüzüne vurmuştu. Böylece ıslak yüzünü görmüş ve ağladığını anlamıştım. Telaşlanmıştım.
Hızla yanına giderken "Ne oldu?" diye öylesine sorarken kapıya sıkışmış olan paçasını kurtarmasına yardım etmiştim. Nasıl becermişti ki bunu yapmayı?
"Kapıyı yanlış zamanda kapattım." derken bir anda çekilmesiyle düşecek gibi olduğunda sıkıca kolundan kavradım. "Teşekkür ederim." demesiyle "Rica ederim." dedim ve kolunu bıraktım.
Sonra da "Ne işin var burada bu saatte? Hem nasıl geldin? Üstelik burası tehlikeli olur demiştim bu saatlerde." diye ardı ardına sıraladım sorularımı. Sanki her gün görüşmüşüz de bir ay boyunca yüzünü görmemişim gibi değildi.
"Hyung." dedi gözleri gözlerime değmek istemiyormuşçasına. Sorularıma cevap vermeyeceğini anladığımda ne diyeceğini beklemeden onu da peşimden sürükleyip eve girmiştim. Dediğim gibi tehlikeliydi ve orada öylece konuşamazdık.
Onu diğerleri uyuduğu için hızla odama götürmüş ve ardımızdan kapıyı kapatmıştım. "Söyle şimdi." dedim kollarımı göğsümde birleştirirken. "Ne işin var burada? Diğerleri niye yok?" diye sordum. Kalçamı da kapattığım kapıya yaslamıştım.
"Kaçtım." dedi öylece odanın ortasında dikilirken. "Hepsi uyuyordu. Aracın kullanımını Seungmin biz bir şey yapmayalım diye göstermemiş olsa da onun nasıl yaptığını daha önce izlemiştim. Yani aracı kullanmayı bildiğimden çalıştırmam zor olmadı."
"Ya çalıştıramasaydın? Ya yanlış bir yere gitseydin?" diye sordum endişeli bakışlarım eşliğinde kollarımı çözerken.
"Ama olmadı."
"İyi de neden?" diye sordum. "Ne için yaptın bunu?"
"Seni görmek için" dedi. "Seni görmek istedim." demesiyle ona bakakaldım bir süre.
Neden sonra istemsiz bir gülüşü havaya bırakırken "Bir ay sonra mı aklına geldi?" diye sordum.
"Ben," dedi bakışlarının sonunda benimkilerle buluşmasına izin verirken. "Korktum işte."
"Neyden?" dedim sesimin yüksek çıkmasına engel olamazken. "Seni korkutacak ne yaptım? Bir ay öncesinde bana tek gecelik biri muamelesi yapan sendin."
"Sana söylersem bana acıyacaksın çünkü bu çok saçma bir şey."
"Kalbimi kırdın ve bir ay görmedim bile seni. Sence kim acınacak durumda? Çünkü sen hiç de fena gözükmüyorsun." derken kırıcı olma evresini geçmiştim.
"Seni kırdığımı biliyorum ama geceleri tek uyuyamayan sen değildin." derken kısık gözleri benimkilerde turlarken ellerini iki yana salladı.
"Korkunun nedenini söylemeyeceksen konuşmayacağım." derken yaslandığım kapıdan ayrıldım. Yatağıma oturup sırtımı yatak başlığına yasladım. "Ben yatıyorum, istediğin odada yatabilirsin." diyerek duvar tarafına dönerek uzandım. Böylece Jeongin'in yüzünü görmüyordum.
Birden "Tokofobi." demesiyle kaşlarımdan biri havalanırken ona taraf döndüm.
"Anlamadım." dedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
hasretim sana [JeongBin (mpreg)]
Fantasia"Benim kalbim bir hayalet şehir." derken bir an duraksadı bunu dediğine inanamıyormuş gibi. "Ve sen de hayaletsin." derken gözlerimin içine bakmasıyla kalakalmıştım. iyi okumalar,