Akşam geç saatlerde çıkmıştım okuldan.Dolunayın pürüzlü, mavi ve parlak görüntüsü yerdeki su birikintilerine yansıyor, yıldızlar tepeden beni izleyip göz kırpıyorlardı.Her yer ıslak, yağmurun huzur verici sesi dolduruyordu kulaklarımı.Birikintilere basarak yürürken sular etrafa sıçrıyor, ama her taraf zaten ıslak olduğu için hiçbir şey değişmiyordu.
Yorgundum ama haftaya daha da yorgun olacağım.Hocalarım artık hasta bakma zamanımın geldiğini söylemişlerdi.Onların söylediğine göre iki gün sonra başlayacakmışım.Fakat ben daha hazır hissetmiyordum ki kendimi.Heyecandan nasıl yapacağımı bile unutacağım raddeye gelebilirdim belki.Alıştırma yapmak istiyordum.Ama kiminle?Evde gerekli aletlerim vardı o sorun değildi.Annemlere yapamazdım hem utanırdım hemde zaten yurt dışındalardı.Yani ev boştu.Şoförüm de izinli olduğu için bugün eve yürüyerek gidecektim.
Yağmurda ıslanmamak adına renkli şemsiyemi açtım.Yokuş çıkmam gerekiyordu.Yan taraftaki kaldırıma geçip yürümeye başladım.
Bir dakika o da ne?Bir adam mı?Yüzüne ne olmuş öyle?
Hemen yanına gittim onun.Bilinci kapalıydı.Nabzı atıyor mu diye iki parmağımı şahdamarının üzerine koydum.Baktığımda korktuğum şey olmamıştı.Atıyordu hemde delicesine.Göğüs hareketleri de hızlıydı.Sanırım yeni bayılmıştı.
Çenesinden tutup kaldırdım başını.Yüzü kanlar içinde olmasaydı oldukça yakışıklı bir yüzü vardı.Bu çocuk tam olarak benim tipim diyebilirim.Hayatımda gördüğüm birkaç yakışıklıdan biriydi.Onu eve götürmeli miydim?Ama adamın ismini bile bilmiyorum.Ya bana bir şey yaparsa?Karşımda duran tam saç rengini zifiri karanlıktan göremediğim çocuğu böyle bırakacak değildim herhalde.İçim elvermezdi bir kere.
Hemen telefonumdaki uygulamadan bir taksi çağırdım.Bu adamı yokuşun sonuna kadar taşıyamazdım yapılı duruyordu.Ben minion gibi bir şeydim.Biri üflese uçarım diye düşünüyorum.
Sonunda taksinin farlarında parlayan ışıklar gözlerimi kamaştırmış, birikintilerdeki suları sıçrata sıçrata gelmişti.Taksi kapısını açıp şoförden onu içeri koymak için yardım istedim.İkimiz birlikte baygın adamı bindirdik.
Sonunda yokuşun bitimindeki evime gelmiştik.Evin kapısını açtığımda taksici abiye tekrar ihtiyacım vardı.Onu benim odama kadar götürmüştük.Adama biraz daha bahşiş vererek teşekkür edip eğildim.O da aynısını yapıp evimden ayrıldı.
Pijamalarımı dolabımdan çıkarıp banyoya geçtim ve banyo dolabından sağlık kutumu çıkarıp odama geçiş yaptım.Yatağımda hala baygın öylece yatıyordu.Tekrar nabzına bakıp düzenli attığından emin olduktan sonra yüzündeki kanları güzelce temizledim.Önce kaşına, yanağına, burnunun üzerine ve dudağının kenarına uyguladığım batikon takip etti.
Başka bir yerde yarası olup olmadığına emin olmak için kollarını sıvayıp kontrol etmeye başladım.Morluklardan başka bir şey yoktu.Tabii o uzun kollarındaki belirgin damar ve kemikleri saymazsak.
Bacaklarında hafif morluklar vardı.Acımayacağını düşünüyordum.Ama kollarına ağrı kesici bir merhem sürdüm.Onlar çok fazlaydı.Karnını açtığımda belirgin baklavalar beni karşılamıştı.Üzerlerinde morluklar vardı onların da.Merhemi oraya da sürerken parmaklarım kas parçalarının üstünde geziyor, aralarına giriyordu.Açıkçası bunu yaparken çok keyif aldım.Bu çocuğa ne olmuştu ki böyle?Ne yapmıştı da böylesine dövülmüştü?
Her tarafını iyice yokladıktan sonra aklıma bir şey geldi.Acaba o benim ilk hastam olur muydu?Olursa hiç utanmam sanırım.Uyanınca bir soracağım.
Ama burada kontrol edersem bir şeycik olmaz bence.Bu yakışıklı yüzün dişlerini merak ediyorum.Hemen yerimden kalktım ve tekrar banyodan kendi aletlerimin olduğu kutuyu da aldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Your Teeth İs Magnificent, Chanmin
FanfictionDiş hekimliği 5. sınıf öğrencisi olan Kim Seungmin gece okuldan dönerken yol kenarında yüzü kanlar içindeki baygın adamı görüp evine götürmüştü...