Seungmin'den
Chan ile vedalaşma zamanımız gelmişti.Onun da okulu vardı sonuçta.Derse gitmesi gerekiyormuş.
Odayı inceleme fırsatı bulamadığım için bakarken gözüme demir küvetin üzerinde kalan Bang Chan'ın çekilen kanlı dişi ilişmişti.
"Dişini alacak mısın?"birden gözleri açılmıştı bana sorgular bakışlar atıyordu.
"Yok Min kalsın."
"O zaman...Ben alabilir miyim?"
"Neden istiyorsun?"
"Boşver ya."
"Al senin olsun."burnuma dokundurduğu parmağı ile yüzümdeki her yerin alev aldığını hissetmiştim.
"Hadi kolay gelsin sana gidiyorum artık."tek kolunu boynuma doladı ve sıkıca sarıldı bana.Sıcak olmuştu hemde çok.Hatta yüzüm kıpkırmızı bile olmuş olabilir.Elimde olsa öylece bakaklmıştım ona.Ancak cevap verme gereksinimi duydum.
"Teşekkürler Bang Chan.Sana da kolay gelsin."güzel gülüşü yeniden çehresinde belirirken benimde yerinde duramayan dudak kenarlarımın karşılık göstermişti.Sonra çantasını sırtına takıp el sallayarak çıkmıştı odadan.
Eee dişini bana mı verdi şimdi.Ona güzel bir hediye yapacağım.Ancak şu an derse gitmem lazım.Ders ortodonti olduğundan belki plak falan yapardık.Yapacağım şey için kesici aletleri kullanmam gerekti çünkü.
(...)
Dersten çıkmıştım.Asistan odasına geçip formamı çıkardım ve üzerimi giyindim tekrar.Gece saat 8'e geliyordu.Kendimi hemen dışarıya attım ancak bu gece de yağmur vardı.Yeniden renkli şemsiyemi açarak çıktım hastanenin koca çatısının altından.
Etrafta binalar ve arabalar dışında gökyüzünde parlayarak göz kırpan yıldızlar ve bulutlardan akan damlacıklardan başka bir şey yoktu.Sakin sakin eve yürümeye başladım.
Giderken bir pastane görmüştüm.Tatlı minnoş bir dizaynı vardı.Canım da tatlı bir şeyler çekiyordu.Vitrinde gezinen gözlerime şeker pembesi görünümlü tek kişilik bir pasta çarpmıştı.Onu satın alıp evimin yolunu tuttum tekrardan.
Yürürken önümdeki tanıdık silüetle adımlarımı hızlandırıp yaklaştım ve yüzünü görebilmek için eğildim.Bu tahmin ettiğim gibi Bang Chan'dı.
"Ah Bang Chan eve mi gidiyorsun?"
"Evet Min."
"O zaman aynı yönde mi oturuyoruz?"
"Öyleymiş bende geçen gün öğrendim."
"Pasta ister misin?"
"Yok sağol sen ye."
"Olmaz öyle şey.Gel eve gidelim paylaşırız. Gelirseen çok mutlu oluruum!Hem sıkılıyorum zaten."evime gelmesini bu kadar istemem dışında bir sorun yoktu.Ancak ben neden delirecek kadar çok istiyordum bunu?
"İyi tamam hadi gidelim.Bugün sevinmen gerekiyor sonuçta değil mi?Ne de olsa kabul aldın."başımın üzerinde bir sıcaklık ve hafif bir baskı hissettim.Saçlarıma dalmıştı elleri.Kendimi tutamadan gülümsedim ona.Bana gurur dolu bakışlar gönderiyordu.
Yürüye yürüye evin önüne gelmiştik.Kapıyı açıp içeri girdik.Üstündeki hırkayı askılığa astım ve beraber yukarı kattaki odama çıkmıştık.Masanın üzerine pastayı koyup açmaya başladım.Tek kişi için büyük bir pastaymış.
İçine koydukları çatalı pastaya daldırıp biraz aldıktan sonra elimi dökülmesin diye altına koyarak ağzına götürdüm.Biraz öyle bakıp neler olduğunu anlamaya çalıştı.En sonunda farkedince ağzını açıp çataldan aldı ve çiğnedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Your Teeth İs Magnificent, Chanmin
FanfictionDiş hekimliği 5. sınıf öğrencisi olan Kim Seungmin gece okuldan dönerken yol kenarında yüzü kanlar içindeki baygın adamı görüp evine götürmüştü...