Melisa'nın kapısını çalarken derin derin nefesler alarak kendimi sakinleştirmeye çalışıyordum. Aldığım nefesler ciğerlerime ulaşmıyor boğazımda bir yumruk varmışcasına canımı yakıyordu. Artık dayanamayacak hale geldiğimde kapıyı yumruklamak için elimi kaldırmıştım ki Melisa kapıyı açtı.
Onu ittirip içeri, oturma odasına geçtim. Çantamı ve kabanımı çıkarıp koltuğa atarken, elim saatlerdir yanıyormuş gibi hissettiren göğüs kafesime gitti. Benim ardımdan Melisa da oturma odasına girince kendimi daha fazla sıkmayı bırakarak, içimde tuttuğum çığlığımı serbest bıraktım.
Attığm çığlıkla birlikte göz yaşlarım damla damla yanaklarımdan aşağı süzülürken Melisa yanıma koşarak bana sarıldı. Kollarım iki yanımda haraketsizce dururken Melisa beni göğsüne bastırarak sıkıca sarılıyor bir yandan da ne olduğunu sorup duruyordu. Attığım çığlıklar onun sesini bastırıyor kulaklarım uğulduyordu.
Bacaklarım beni daha fazla taşıyamayacak hale gelince olduğum yere çökerek bağırışlarımı durdurmaya çalıştım. Melisa da benimle birlikte yere çökerek beni tekrardan göğsüne çekti. Kafamı yukarıya doğru kaldırıp sesim kısılana kadar bağırdım. Göz yaşlarım durmaksızın yanaklarımdan süzülürken onları silme zahmetinde bile bulunmuyordum.
Nasıl bir oyunun içindeydim ben? Bir türlü anlayamıyordum, çektiğim bu acı ne içindi? 3 ay boyunca komada değilsem neredeydim ben? Bana neden bu yalanı söylemişlerdi? Lanet olsun bilmek istiyorum artık, her şeyi bilmek istiyorum. Bana ne oldu bilmek istiyorum, kafamın içinde dönüp duran tüm soruların cevaplarını bilmek istiyorum. Nefesimi kesen bu acının sebebini bilmek istiyorum.
Yarım saat sonra nefeslerim düzene girince, Melisa sakinleştiğimden emin olarak benden uzaklaştı. Ağlamaktan bir hal olmuş gözlerimi kaldırınca Melisa'nın da benimle birlikte ağladığını farkettim. Kollarımdaki ellerini kaldırarak önce benim yüzümdeki yaşları daha sonra da kendi yanaklarında kuruyan yaşlarını silerek gülümsedi. "Hadi koltuğa geçelim olur mu? Yerde böyle oturmaktan bir yerlerim ağrıdı"
Söylediği şeye hafifçe gülümseyerek oturduğum yerde doğruldum. Melisa ayağa kalkarak benim de kalkmama yardım etti. Vücudumdaki tüm güç çekilmiş gibi hissederken zar zor ayağa kalkarak, yavaş adımlarla koltuğa doğru ilerleyip oturdum.
Vücudum o kadar halsiz düşmüştü ki, cenin pozisyonuna gelerek koltukta uzandım. Melisa diğer odadan bana bir battaniye getirip üzerime örterek, yüzümün hizasına gelip yere oturdu. Elini uzatıp sağ yanağımı okşarken "Güzel bi çay demliyim mi? Birlikte içeriz, içimiz ısınır" diye sordu. Hafifçe kafamı sallayıp onaylayınca, gülümseyerek ayağa kalkıp mutfağa doğru ilerledi.
Battaniyeyi kafama kadar çekip yattığım yerde iyice küçülürken, hala gözümden istemsizce akan yaşları silmekle uğraşmak istemiyordum. İçimde beni kor gibi yakan bir ateş vardı ve ben o ateş sevdiklerimi yakmasın diye dudaklarımı sımsıkı kapatıyordum. Kendimle, duygularımla o kadar çok çelişiyordum ki, ne yapmak istediğimi bir türlü anlayamıyordum.
Bir yanım her şeyi haykırmamı, canımı yakanın canını yakmayı isterken, diğer yanım ise acele etmemem gerektiğini, temkinli olmamı, önce her şeyin nasıl ve neden olduğunu öğrenip öyle haraket etmem gerektiğini söylüyordu. Hangi tarafı seçmem gerektiğini bilmiyor ve bu bilinmezliğin içinde boğuluyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zihnimdeki Mahzen (Ara Verildi)
Teen FictionOnu öldürmek isteyen bir adamdan kaçarken kaza geçiren Gece, gözlerini açtığında hafızasını kaybettiğini farkeder. Kendini bir anda sindirilmiş bir kaosun ortasında bulduğunda ise zihninde yavaş yavaş canlanan anılar ona kendini koruması gerektiğini...