Antalya

327 1 0
                                    

Hakan çalan saatin alarmı ile gözlerini araladı saat sabahın beşini gösteriyordu. Gözlerini ovuşturarak ve esneyerek yataktan doğruldu baş ucunda duran bi tuşa basarak devasa camların panjurlarını açtı. Panjurlar ağır ağır yükselirken kocaman ağaçların manzarasına uzunca baktı bu evi bu muhteşem manzarası için seçmişti daha önce oturduğu boğaz manzaralı evi de seviyordu ama bu evi görünce buraya taşınmaya karar vermişti hem sakinliğini hem de orman manzarası onu burayı satın almaya teşvik etmişti. Hemen banyoya gidip ağız gargarası yaptıktan sonra spor kıyafetlerini giyip en alt kata inmek için acele ediyordu çünkü bugün çok yoğun bir gün onu bekliyordu. Aşağı kata inince Selim'in elindeki yeşil bir içecekle onu beklediğini gördü Selim onun sözde asistanıydı ama Selim'le kardeş gibiydiler hiç konuşmadan göz temasıyla bile bir birlerini  anlayabiliyorlardı. "Günaydın Hakan " dedi. Selim. Hakan sadece başıyla onaylamakla yetindi ve oldukça sade olan salona ilerlerken. Kocaman devasa salonda boydan boya cam ile kaplı panoramik orman manzarasını sergiliyordu kocaman siyah deri boydan boya köşe koltuğa oturunca " Bugün beni neler bekliyor Selim kısa bi özet geç " diyerek açık duran laptopa göz gezdirdi. Selim günün yapılacaklar listesini iletirken Hakan aniden araya girerek " Öğlenden sonraki boşluğa Cansu'yla her zaman ki mekanda yer ayır; Antalya'ya gitmeden önce konuşmamız kazım diye bin tane mesaj atmış ne talepte bulunacak acaba küçük hanım " dedi Hakan. Selim hemen cep telefonunu çıkararak bir kaç görüşme yaptı. " Tamamdır Cansu hanıma her zaman ki mekanda saat 16:30 da randevunuz olduğunu bildirdim." Dedi. Hakan başıyla onayladıktan sonra yerinden kalktı ve spor odasına doğru ilerledi. Kapıyı açınca çeşitli spor ekipmanlarının olduğu yine aynı manzaraya sahip genişçe bi odaya adımını attık ilk olarak her zaman ağırlık çalıştı. Bir saat kadar spor yaptıktan sonra hızlıca duş almak işin yukarı yatak odasına çıktı. Üzerindeki terli kıyafetlerden kurtuldu lavabo aynasından terli vicuduna  baktı keskin yüz hatları ve kaslı yapısıyla hep dikkat çektiğini bildiği için sinsi bir gülümseme yayıldı yüzünde bunun için bütün; İstanbul sosyetesi  genç yaşlı kadınlar onun bulunduğu ortamda hep onu süzüp iç geçirirlerdi bunun farkındaydı ve bundan zevk alıyordu. Neyseki bir yıl kadar onları bu Yunan tanrısından mahrum bırakıp ;Antalya'ya taşınacaktı çünkü saygıdeğer babası Sait Tarcan böyle emir buyurmuştu. Hızlıca duş alıp dişlerini fırçaladı ve giyinme dolabından Prada takımını üzerine geçirdi şimdi artık güne hazırdı. Hızlı adımlarla aşağıya indi ve telefonunu alıp dış kapıdan çıktı. Selim onu aracında bekliyordu hemen arka koltuğa oturup yola çıktılar. Şirkete vardıklarında saat 10:30 du. Doğruca toplantı odasına gidip bir kaç görüşme yaptı. Şimdi artık babasını ziyaret etmesi gerekiyordu asansöre doğru ilerledi Selim onun arkasından hızlıca asansöre girip en üst kat için tuşa bastı bu kat devasa sadece babasının ofisinin bulunduğu kattı asansörden indiklerinde geniş bi alana adımlarını atar atmaz sekreter ayağı kalkıp " hoş geldiniz Halan bey babanız sizi bekliyor" deyip kapıyı tıklattı. İçeriden gel yanıtını duyunca kapıyı açıp Hakanı içeri alıp kapıyı ardından kapattı. "Merhaba baba nasılsın" dedi. " iyiyim oğlum gel otur Antalya'ya gitmeden önce seni görmek istedim. Bütün ayarlamalar hazır mı " dedi. Hakan " evet her şey hazır akşam uçuyorum yarında hemen iş başı yapıcam sen merak etme " dedi gözlerini aile fotoğrafına dikerken. "Biliyorsun ben gidecektim ama sağlık sorunlarından dolayı bu iş sana kaldı bu yüzden Cansu'yla tartışmışsınız kızı ikna et üzme sonuçta istediği zaman yanına gelebilir hoş burda işleri yoğun ama fazla arayı açma nişanlının sana ihtiyacı olacaktır anlıyorsun değil mi " dedi mahçup bir bakış atarak. " tamam baba sorun yok onunla yemek yiyip ikna edicem gerçi ondan uzak kalmak bana iyi gelecek " sözümü bitirmeden araya girdi babam " oğlum lütfen biraz sevmeye çalış şu kızı sana tapıyor ne olur biraz alttan alsan " hemen bu sefer ben araya girip ser bi bakış attım " lütfen baba zaten ısrarınız yüzünden kabul edip sizi kırmamak adına yüzük taktım onunla çocukluğum geçti hiç bir zaman kardeşten öte bi duygu beslemedim biliyorsun kalbime kimseyi almadığım ve almayacağım için formaliteden evleneceğim siz hiç meraklanmayın ama olurda birini sever ve aşık olursan kimse duramaz önümde siz ve Şevket bey bunu böyle bilin daha fazla bu konuda beni zorlama kötü ayrılmak istemiyorum sizinle " deyip kapıya doğru yöneldim. Arkamdan " peki oğlum sen bilirsin gel gitmeden önce bi sarılalım" deyince tekrar geri dönüp babamla sıkı sıkı sarıldık " iyi yolculuklar oğlum beni habersiz bırakma olur mu " dedi. Başıyla onaylarken kapıya yöneldi. Arabanın arka koltuğunda ilerlerken Cansu'ya söyleyeceklerini kafasından geçirdi. Hakan düşüncelere dalmışken ; Selim'in geldik demesiyle arabanın durduğunu fark etti. Arabadan inerken Cansu'nun da arabasının yaklaştığını görünce durakladı ve arabadan inişini bekledi. Cansu " merhaba aşkım " deyip yanağından öptü. Hakan da içten bi kucaklamayla sarıldı ama öpmedi. "Merhaba Cansu " demekle yetindi. Nihayet masada oturmuş siparişlerini beklerken Hakan "evet Cansu seni dinliyorum ne konuşmak istiyorsun " dedi. Cansu başı önünde ağlamaklı bakışlarını ona çevirdi ve söze başladı. "Neden bir yıl Hakan düğünümüzü iptal edip Antalya'ya gidiyorsun ki senin yapacağın görevi başka çalışanlarınız da yapabilir.Biliyorum evlenmek istemiyorsun bu yüzden gidiyorsun değil mi. Buna daha fazla katlanamıyorum beni görmezden gelmen bana benim sana baktığım gibi bakmaman her fırsatta benden kaçman uzaklaşman beni çılgına çeviriyor benim de bi gururum var seni seviyorum seni istiyorum seni bende başka hiç bir kadın bu kadar sevemez seni benim kadar mutlu edemez lütfen daha fazla beni incitme sana bunları söylemem bile benim gibi bir kadın için ne kadar zor biliyor musun " dedi etrafa bakıp göz yaşlarını silerken. Hakan öfke dolu bakışlarla hemen sözünü kesti "yeter Cansu biz bunları daha kaç kez konuşup tartışacağız sana ta üniversiteye giderken anlattım beni anlamayan görmezden gelen sensin çok sıkıldım bu işten en son intihara kalkıştığın için bu yüzük parmağımda sana olan duygularım değiştiği için değil. Bak Cansu bi geçmişimiz var seni seviyorum incitmek canını yakmak istemiyorum bunu biliyorsun sadece bir yıl bana müsaade ver bu Antalya işi bittikten sonra mantık evliliği diye kendimi ikna eder otururum seninle nikah masasına ama lütfen rica ediyorum böyle yapıp ikimizi de yıpratma olur mu " deyip ellerine doğru uzandı. Cansu sesini çıkarmadan başıyla onayladı ve " artık kalka bilir miyiz? " dedi.

Yakamoz Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin