Hakan

31 3 0
                                    

Kollarımdaydı Eda titriyordu o titredikçe ben daha sıkı sarılıyordum acısını kalbimde hissediyordum benimde canım acıyordu. Çok üzmüştüm onu kendime küfürler savuruyordum içimden. Regli sancısının bir kadına bu denli acı verdiğini bilmiyordum. Daha önce hiç uzun soluklu ilişkim olmamıştı Cansu'yla sevişmemiştik bile ona elimi bile sürememiştim o çok istemişti ama ona karşı çıka bilmiştim. Kadınlar ne kadar güçlü varlıklar diye geçirdim aklımdan bu narin yapıları ne kadarda ağır acılar çekiyor ve biz aptal erkekler bide bu inanılmaz canlıları yeri geliyor öldürüyoruz şiddet uyguluyoruz. Nasıl yapabiliyoruz nasıl kıyıyoruz onlara oysaki her erkeği bir kadın dünyaya getirmiyor mu? Yeri geliyor kendi cellatlarını binbir acıyla dünyaya getiriyorlar. Lanet varlıklarız onları baş tacı etmemiz lazım onlar olmadan biz bir hiçiz. Ben bunları düşünürken Eda'nın artık titremediğini farkettim. Uyumuş muydu acaba diye düşündüm saat epey geç olmuştu. Sonra birden bana doğru döndü bi kolunu belime doladı ve göğsüme dahada sokuldu küçük bi kedi yavrusu gibiydi. İri bedenimin arasında çok kırılgan ve masum görünüyordu. Başımı eğip saçlarını kokladım o çiçeksi kokuyu ciğerlerime doldurdum. Kısık sesle "özür dilerim"dedim. "Sürekli özür diliyorsun"dedi uyumamıştı hala ve "çok terlemişsin daha iyiyim istersen klimayı açabilirsin"dedi. Gerçektende klimasız durulacak gibi değildi Antalya'nın bu nemli sıcak havası beni bunaltıyordu ama Eda tekrar üşür diye "hayır tekrar hastalanırsın"dedim. Başını yukarı kaldırdı gözlerimiz buluştu yüzüne renk gelmişti gerçektende iyi görünüyordu deminki sancılı halinden eser yoktu. Gülümsedi yatakta doğruldu. "İyiyim gerçekten. Teşekkürler ederim çok geç oldu git istersen"dedi. "Gitmemi mi istiyorsun ama ben gitmek istemiyorum"dedim dürüstçe oda istemiyordu gitmemi gözleri kal diyordu bunu görebiliyordum. "Hakan ya seni bırakmazsa"dedi usulca. Yüzünü ellerimin arasına alıp kendime yakınlaştırdım "o değil ben onu bırakacağım o benden vaz geçmez hiç bir zaman geçmeyecek çok üzülecek belki yine intihara kalkışır bende çok üzülecem ama bu artık benim sorunum olmayacak senin de sorunun olmayacak bunları düşünmeyeceksin bende düşünmeyeceğim onun bi ailesi var yalnız değil sevdiği sevildiği dostları var atlatmasına yardım olacaklar merak etme sen kötü düşünme ve bütün bu olanların senin yüzünden olduğunu hiç düşünme bu bizimle ilgili değil onula ilgili tamam mı" dedim. Başıyla onayladı. Uzandım ona doğru önce ağlamaklı gözlerini öptüm sonra dudaklarını öptüm. "Bazı bedeller ödenecek ama bana güven olur mu sakın benden vazgeçme sensizliğe dayanamam"dedim onu kollarımın arasına aldım sıkıca sarıldık sırtımı yatak başlığına dayadım hala sıkıca sarıyordum sanki her an kaçıp gidecekmiş gibi korkuyordum bu kısa sürede bile onsuz olamayacağımı anlamıştım arabadaki konuşmamızdan sonra bensiz eve girişini seyrederken kahrolmuştum. Onu bir daha asla üzmeyecektim asla.

Öylece uyumuşuz biraz daha yayılmışız yatağa ama hala kollarımın arasında kokusu burnumda. Sonra birden alarm çaldı saat beş olmalıydı çünkü her gün aynı saatte çalardı alarmım. Üzünü göremiyordum ama sesle birlikte kıpırdandı. Uzandım telefonuma doğru üzerimden kalktı gözünü ovuşturarak "günaydın"dedi. Telefonumu elime aldım alarmı kapattım. Sonra bende ona doğru dönüp yanağına bi öpücük kondurup "günaydın sevgilim"dedim. "Banyo yapabilir miyim?" Diye sordum. "Tabiki sana temiz havlu vereyim" dedi banyoya doğru çıktık odadan. Banyo dolabından temiz havlu çıkarıp bana uzattı elindeki havluları aldım ve oda banyodan çıkıp kapıyı ardımdan kapattı. Hemen soğuk suyun altına girdim rafta duran şampuanları kokladım onun olduğunu anladığım çiçeksi kokulu şampuanla yıkandım şimdi bende Eda gibi kokuyordum. Duştan çıktım temiz havluyu alt bedenime sardım lavabo aynasından bakıp saçımı elimle düzelttim ve banyodan çıktım. Evin her tarafını kahve kokusu sarmıştı hızlıca odaya girdim dün gece çıkardığım kıyafetlerimi geçirdim üstüme aşağıya inmek için odadan çıktım mutfağa yöneldim. Eda masada oturmuş kahve içiyordu. Geldiğimi duymuş olacak ki bana döndü "sıhhatler olsun"dedi. "Teşekkür ederim sen nasıl oldun daha iyimisin?" Dedim masaya yanına oturdum. Masaya benim için bıraktığı kahveden bir yudum aldım. "Daha iyiyim"dedi hala mesafeliydi bu hiç hoşuma gitmiyordu onun enerjik gülen yüzünü istiyordum ve eski neşemizin yerine gelmesi için elimden geleni yapacaktım. Başı önünde elindeki kahveye bakıyordu. Uzandım boşta duran elini tuttum "hala kızgınsın"dedim üzgün bi ifadeyle. "Değilim"dedi yüzüme bakarak devam etti "sana dünde söyledim bu iş bitene kadar uzak kalsak iyi olur benim için de zor ama sen böyle benimle ilgilenince dahada zorlaşıyor. Açık olmak gerekirse ben nişanlı bi adamla sevgili olmam Hakan"dedi ve sustu çok sertti sondaki cümleyi söylerken. Elimi çektim kahveme baktım bir şey diyemedim haklıydı sonuçta ben nişanlı bir adamdım ve o artık beni istemiyordu şimdilik. Kalbimin acıdığını hissettim Eda güzel,akıllı ne istediğini bilen çokta gururlu bir insandı onu anlayabiliyordum. Bu düşüncelerle bir süre kahveme baktım sonra hızla ayağı kalktım. "Gitsem iyi olacak"dedim. Oda ayaklandı kapıya kadar eşlik etti. Kapıyı açtı dönüp baktım yüzüne "belki bir kaç gün İstanbul'da kalabilirim bu süre içinde sesini duymak için arayabilir miyim"dedim. "Aramasan iyi olur"dedi sesi titriyordu ama ağlamamak için kendini tutuyordu. Yaklaştım tek elimle başının arkasından tuttum ve alnını öpmek için kendime çektim. "Kendine dikkat et Eda"dedim. Arabama hızlı adımlarla yürüdüm. Şöför koltuğuna geçtim. Arabayı hızla sürdüm çok sinirliydim kendime telefonla Selim'i aradım bir kaç çalmadan sonra açtı. "Selim günaydın uçağı hazırlat bir kaç dakikaya otelde olurum hemen İstanbul'a gitmemiz gerek"dedim. "Tamam Hakan hemen ayarlıyorum"dedi ve telefonu kapattı. Hava yeni yeni aydınlanmaya başlamıştı araba anahtarını dışardaki valeye uzatıp hızlı adımlarla otele girdim Selim lobide bekliyordu beni görünce hemen yanıma koştu. Birlikte hiç konuşmadan asansöre bindik odaya çıktık. Odaya girdim elimdeki telefonu yere fırlattım sinirimden ne yapacağımı bilmiyordum. Selim bana şaşırmış bir şekilde bakıyordu. "Hakan ne oldu seni hiç böyle sinirli görmemiştim" dedi. "Cansu'yu söyledim" dedim elimdeki sigarayı yakmaya çalışarak. "Ve kötü geçti"dedi. Elimdeki çakmağı alıp sigaramı o yaktı. Derin bi nefes çektim "uçak ne zaman hazır olur"diye sordum. "Bir kaç saatte hazır olur"dedi hızlıca. "Tamam ben üzerimi değiştireyim sende git müdür buradaysa bir kaç günlüğüne İstanbul'a gideceğimizi söyle sonrada çıkarız"dedim. Başıyla onaylayıp koşar adım çıktı odadan.

İstanbul'a gelmiştim nihayet bütün gün kendime kızıp durdum Eda'ya bunu yaptığım için kendimi öldürmek istedim. Son bakışını aklımdan çıkaramıyordum. Cansu'yu da üzecektim şimdi. Kimseyi üzmek istemiyordum keşke kırılıp dökülmeden ayrılmanın bir yolu olabilseydi ama Cansu'yla bu imkansızdı. Arabada ilerlerken telefonumu çıkardım Cansu'yu aradım çaldı ama cevap vermedi. Saatime baktım beşe geliyordu. Sonra elimdeki telefon çaldı Cansu arıyordu. "Alo Cansu nerdesin"dedim aceleyle. "Sana da merhaba Hakan ne oldu sinirlimisin sen?" Diye sordu. "Affedersin sana da merhaba ben İstanbul'dayım konuşmamız gerek"dedim. "Tamam işim bitti zaten bende çıkıyordum bana geç geliyorum ben de"dedi. "Tamam"deyip telefonu kapattım. Selime "Cansu'nun evine gidiyoruz" dedim. Başıyla onayladı. Cansu'nun evinde Cansu'yu bekliyordum. Nihayet kapı çalındı ve hizmetli Cansu'yu içeri aldı. Cansu beni gördüğüne hem şaşırmış hem sevinmiş görünüyordu koşup boynuma sarıldı. Eda'dan başka hiç bir kadın dokunmasın istedim bana hemen kollarını boynumdan çektim soğuk bir tavırla. Cansu buna alışıktı aldırış etmedi onu ret edişlerime artık alınmıyordu. "Yemek yedin mi bir şeyde içmemişsin hemen sofrayı hazırlatayım baş başa bir şeyler yiyelim" dedi neşeyle. "Bir şey yemeğe gelmedim Cansu bunu vermeye geldim"dedim elimdeki yüzüğü ona uzatarak. "Bu ne şimdi ne oluyor neden nişan yüzüğünü veriyorsun"dedi yüzünü buruşturarak. "Yapamıyorum Cansu istemiyorum seninle evlenemem bitirmek istiyorum" dedim sesim yükselmişti. "Bütün bu yolu bunu söylemek için mi geldin ne oldu daha bir hafta bile olmadı ne değişti benden bir yıl müsaade istemedin mi bir şey var sinirlisin anlat ne oldu" dedi oda bağırıyordu, ağlıyordu. "Ne olduysa oldu bu seni ilgilendirmez seni hayatımda istemiyorum arkadaşlığını bile istemiyorum zorlaştırma ne olur yaşadıklarımızın hatırı için lütfen katlandım bu saçmalığa ama artık olmaz anladın mı"dedim. "Ne yaptım ben sana niye beni bir türlü sevemiyorsun ben sensiz yaşayamam öldürürüm kendimi anlıyor musun istemiyorum o yüzüğü yalvarıyorum beni bırakma" ağlıyordu yere çökmüştü sinirliydi bu hali beni de üzüyordu. Derin bi nefes aldım yanına yaklaştım eğilip kaldırdım yerden "bana bak Cansu sen iyi bir insansın inan bana bensiz daha mutlu olursun seni sevmeyen bir adamla mı olmak istiyorsun bunu mu layık görüyorsun hiç saygın yok mu kendine beni ölmekle tehdit etme yapamıyorum anla benide lütfen"dedim evden çıkmak için kapıya yöneldim. Durdurmadı beni hızla evden çıktım arabaya bindim. Selim arabayı çalıştırdı. Telefonumu çıkardım cebimden Şevket beyi aradım. Telefon hemen açıldı. "Merhaba Şevket bey nasılsınız?" "İyiyim Hakan hayırdır ne oldu". "Biz Cansu'yla ayrıldık durumu iyi değil isterseniz evine gidip bi bakın"dedim. "Neden Hakan ne oldu Cansu mahvolacak"dedi sesi üzgün geliyordu. "Çok üzgünüm Şevket amca gerçekten ben yapamıyorum Cansu benim kardeşim gibi bunu biliyorsunuz onu oyalamak istemiyorum böylesi daha iyi belki kendine sizin yardımınızla yeni bir yol çizer lütfen bana karşıda anlayışlı olun"dedim. "Haklısın Hakan sen benim hiç olmayan oğlum gibisin senin de üzülmeni hiç istemem ben Cansu'yla ilgilenirim teşekkür ederim haber verdiğin için"dedi telefonu kapattı. Bir süre ilerledikten sonra telefonum çaldı arayan babamdı. Bu kadar çabuk haberi almış olabilir mi diye düşündüm. "Alo baba merhaba nasılsın"dedim. "Cansu aradı ayrılmışsın ondan ne oldu?" "Baba eve geçiyorum evde konuşalım mı" dedim bezmiş bir şekilde. "Tamam oğlum"dedi ve telefonu kapattı.

Yakamoz Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin