Eda

29 3 0
                                    

Hiç bir şey hissetmiyordum sanki koca bi boşluk beni içine çekmiş bütün benliğimi yutup bende bir hiç bırakmıştı. Göz yaşlarım akıyor durduramıyorum. Uyuşmuş bütün bedenim derin acımla beni yakıp savuruyor küllerimi "neden arama" dedim ki diye bin bir küfürler savuruyorum kendime içimden çığlık atıyorum bin bir pişmanlıkla. Hakan'ı istiyorum sadece beni kollarına almasını,öpmesini istiyorum güzel gözleriyle bakmasını istiyorum.

Otele geleli iki saat olmuştu. Üzerimi değişip kimseye görünmeden ofisime gelmiştim. Yapılması gereken işler vardı ama tüm günü ofiste geçirip dosyalara bakıp telefon görüşmeleri yapmak daha iyi olacaktı. Elime her aldığım dosyada yazılanlar kayboluyordu beynim bu kadar Hakan'la meşgulken gözüm hiç bir şey görmüyordu. Acaba hala oteldemiydi yoksa çoktan istanbul uçağında mı? Bezmiş şekilde arkama yaslandım derin bi nefes aldım. Telefonuma baktım belki bi mesaj gelmiştir ben dumamışımdır diye düşündüm ama ne bi mesaj nede bi arama vardı. Eski yazışmalarımızı tekrar okudum sanki üzerinden asırlar geçmiş gibiydi halbuki hepsi bütün yaşadıklarımız bir hafta içinde olup bitmişti. Hiç ısrar etmemişti halbuki ısrar etseydi "tamam ara beni habersiz bırakma derdim". İç çektim nişanlı biriyle olamam dediğimde de itiraz etmemişti. Belkide benden sıkılmıştı söylediklerinde ciddi değildi gece acıdığından yanımda kalmıştı. Ben onu istemediğimi söylerken onun işini kolaylaştırdım tabi ya ne yapsın ki beni Cansu varken. Google'dan aratmıştım çok başarılı çok güzel bi kadındı Cansu. Tamda onun dengi biriydi. Peki ama neden bunu bana yaptı ki neden beni kandırdı ne gerek vardı zaten istediğini elde etmiştin "off kafayı yiyecem. Yeter artık düşünme bırak her şey oluruna varsın" kendimi telkin ediyordum ama faydası yoktu. Gözlerimi yumdum yine bi damla yaş geldi gözümden. Ağlama artık "o yalancı için" evet yalancıydı o kandırmıştı beni kanmıştım aptal gibi unut gitti gelmeyecek artık aramayacakta seni kendine gel artık Eda lütfen toparlan bunlar geçerken aklımdan bi mesaj sesiyle gözlerimi açtım hızlıca telefona baktım mesaj Hakan'dan geliyordu. Çabucak baktım ne yazmış diye heyecanlanmış kalbimin attığını hissetmiştim. "Aramamı istemedin ama mesaj çekme de demedin bu yüzden sana İstanbul'a indiğimi şimdi Cansu'yla konuşmaya gittiğimi söylemek istedim ve seni çok ama çok özledim sevgilim" yazmıştı. Şimdi yine ağlıyordum ama bu sefer mutluluktan. Hemen bende seni çok özledim yazmak istedim ama vaz geçtim bir süre öylece yazdıklarını bir kaç defa okudum. Sesini duymak istedim acaba arasam mı yok aramayayım önce Cansu'yla konuşsun bu iş bittikten sonra konuşsam daha iyi olacak çünkü eğer nişan bozulmazsa sonsuza dek benim olmayacaktı bu yüzden onun yokluğuna şimdiden kendimi hazırlasam iyi olur. Yokluğu beni mahvetmişti bu bir kaç saat bi ölü gibiydim. Ben bu adamı nasıl unutacaktım Allahım sen yardım et şimdide isyanlardaydım iyice kafayı yedim. Saat beş olmuştu neredeyse tüm gün bir şey yemediğimi farkettim ofisten çıktım. Akşam yemeğine daha vardı ama beş çayı için şimdi güzel tatlılar hazırlamıştır otelin şefi. Hızlıca ofisten çıktım Hakan'ın mesajı keyfimi yerine getirmişti oda hala beni düşünüyordu demek ki bu keyifle tabağıma çeşitli tatlılardan koydum. Tam çay standına gidip çay alacakken Sibel'in bana yaklaştığını gördüm. "Bütün gün ortalarda yoktun rahatsız mısın yine rengin soluk" dedi. "Evet dün regli oldum ondandır ve ofiste birikmiş dosyalar vardı onları halletim ama telefon etmem gereken bir kaç yer var ofise dönmem lazım"dedim çay doldururken. "Tamam sana kolay gelsin canım"dedi. Bende başımla onay verdim ve yanından ayrıldım. Ofise yürürken bu aralar bu kızda bi haller var çok iyi davranıyor bana galiba beni sevmeye başlıyor kaç yılın sonunda diye geçirdim içimden ofise girerken elimdekileri masaya bıraktım. Yerime oturdum çok acıkmış olmalıyım ki tabağımdakileri bitirmem beş dakikamı bile almadı.

Eve dönüş yolundaydım çok yorgun hissediyordum kendimi ruhumun yorgunluğu bedenimi de bitap düşürmüştü. Hakan'a karşı mesaj çekmemiştim oda başka mesaj göndermemişti. Acaba ayrıldı mı Cansu'dan çok merak ediyordum. Ayrılmış olsaydı bana mesaj çekerdi ayrılmamıştı kıyamamıştı çocukluk arkadaşına onu çok seven Cansu'suna daha bir hatadır tanıdığı Eda için mi bozacaktı nişanı tabi ki de hayır. Yine hüzün çöktü kalbime bu düşüncelerle arabamı yanaştırdım evin bahçe kapısına. İndim arabadan eve doğru yürüdüm. Anahtarla tam kapıyı açacakken Sema geldiğimi görmüş olmalı ki yüzünde sıcak gülümsemeyle açtı kapıyı. "Merhaba canım gel hoşgeldin"dedi. "Hoşbulduk sen erken çıkmışsın işten"dedim normalde benden geç çıkardı işten. "Evet canım ayrıca çok güzel yemekler yaptım hadi ellerini yıkada gel"dedi neşeyle. Bende onun neşesini bozmamak için aynı şekilde karşılık verdim. "Tamam güzel kokuyor zaten tüm gün doğru düzgün yemek yemedim hemen geliyorum"deyip yukarı çıktım. Hızlıca soyunup duşa girdim sabah Hakan yıkanmıştı bu duşta al işte evin yer yerinde izi vardı bu adam hiç çıkmayacak aklımdan   Beş gün boyunca hormonlar yüzünden iyice melankoliğe bağlıcam anlaşılan. İşim bitince çıktım odama gidip  üzerime rahat bir şeyler giyip aşağıya mutfağa indim. Sema masayı kurmuş sandalyede oturmuş beni bekliyordu. Yine aynı içtenlikle "gel otur ve çabuk anlat dün gecen nasıl geçti" dedi. Oturdum karşısındaki sandalyeye derin bi nefes aldım. "Çok güzel görünüyor eline sağlık canım"dedim. Aslında dün geceyi konuşmak istemiyordum ama konuşup akıl almak iyi olacaktı yoksa kendi kendimi yiyip bitirecektim bu kararsızlıkla. "Kötü geçti"dedim üzgün olduğumu anladı hemen onunda yüzü düştü. "Aaa niye ne oldu ki?" Dedi uzanıp elimi tuttu. Elimi tutunca dayanamayıp yine göz yaşlarına boğuldum hem ağlıyor hem olup biteni anlatıyordum. Oda şaşkınlıkla dinliyordu. Teselli için bir kaç bir şey söyledi ama duymadım bile çok canım yanıyordu. Oyuncağı elinden alınmış bir çocuk gibi sürekli ağlıyor "ben Hakan'ı istiyorum bir günde bile bu hale geldim nasıl unutucam onu eğer nişanlısından ayrılamamışsa otele dönünce onu nasıl görmezden gelicem ne yapıcam ben bittim Sema" dedim iç çekerek. "Of tatlım ya sen çok fena aşık olmuşsun du bakalım hemen Karalar bağlama bak adamda senin gibi hissediyor ki gidip hemen konuşup bitirecekmiş bi sabredip bekleyelim olur mu sende bu arada aşkına sahip çıksana niye karşılıksız bıraktın mesajını sen böyle umursamaz olursan geleceği varsada gelmez ki" söylediklerinde haklıydı Sema ben hiç aşkıma sahip çıkmıyordum hemen ayrıldım o kadar benden vazgeçme demesine rağmen ondan vazgeçtim. Bu beni yaraladığı kadar onuda yaralamış olmalı. "Ya ben bu gönül işlerinden pek anlamıyorum galiba Sema haklısın hatta arayayım bencillik ettim kendimi düşündüm o ne hisseder hiç düşünmedim bunu hak etmiyoruz ikimizde tamam ben hemen gidip konuşayım"dedim neşem yerine gelmişti. Hızlıca yerimden kalkıp odama çıktım yatağa uzandım. Yatağıma Hakan'ın kokusu sinmişti kalbim yine yerinden çıkıyordu. Telefonu elime aldım önce saate baktım onu geçiyordu. Hemen ara tuşuna bastım telefon çalıyordu ama açan olmadı. Yataktan doğruldum yine üzülmüştüm aklımdan geçen ihtimallerin bazılarını eliyor bazılarını sineye çekiyordum ki Hakan aradı. Heyecanlandım elimin titremesiyle açtım telefonu "Hakan"diye bildim sadece ağlamaya başladım tutamadım kendimi yine niye bu kadar sulu gözüm ki. "Sevgilim ağlama lütfen üzme beni yanında olmayı seni kollarıma almayı o kadar çok istiyorum ki bilemezsin"dedi. Yüzümde kocaman bi gülümsemeyle "keşke olsan yanımda ben özür dilerim bütün söylediklerim için"diye bildim. Artık ağlamıyordum onun içten sevgilim demesiyle yüreğimdeki bütün kara bulutlar dağılmış yerini Işıl Işıl bir güneşe bırakmıştı. "Cansu'yla konuştum bitirdim sevgilim sen üzülme daha fazla olur mu en yakın zamanda yanına gelicem bitecek bu ayrılık eskisi gibi olucaz hiç ayrılmayacağız sana söz" dedi samimiydi, sesinden onunda bu ayrılıktan çok yara aldığı belliydi.

Yakamoz Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin