Keyifli okumalar!
Pastadaki mumlara hayran hayran bakan küçük kız ve annesi birazdan o ateşin kendi içlerinde yanacaklarından habersiz, mutlu gözlerle bakıyordu yanan mumlara.
Bugün, küçük kızın doğum günüydü ve bugünde olduğu gibi o mumlar bir daha asla o hevesle yakılmayacaktı.
Tüm bu tablonun dışında bir kişi daha vardı, dizleri üzerine çökmüş içi çıkana kadar ağlayan. Müdahale edemezdi, kim müdahale edebilir ki geçmişine, yine aynı şey olacaktı kapı sert bi şekilde çalınacaktı.
Kapı kırılacak kadar güçlü darbelerle çalınıyordu. Küçük kız, içine korku dolu bir nefes çekti. Annesine baktı, dolan gözleriyle. Bu sefer farklıydı. İkisi de hissetmiş gibiydi. Annesi kızının alnına, derin bi öpücük kondurdu. Kenarda ağlayarak izleyen kızın, ağlaması dahada şiddetlendi. Belkide o an için küçük kızın yerinde olmak istedi. O öpücüğü kaç yıl olmuştu hissetmeyeli.
Annesinin dudakları daha kızın alnındayken kapı aldığı darbe sonucu kırılmıştı. İçeri babası girmişti. Neden yanında değildi ki. Bugün onun için de önemli bir gün değil miydi? Kızının doğum günüydü. Annesinin arkasına saklandı küçük kız, birazdan annesi ile babası yine tartışacaklardı. Sonra da hiçbir şey olmamış gibi gidecekti babası değil mi?
Kapı kırılmış mıydı acaba? diye düşündü küçük kız. Kırılmış ise ne yapacaklardı bu akşam?
Annesine güvendi. Annesi her şeyi hallederdi.
Küçük kıza baktı, yerde dizleri üzerine çökmüş kız. Küçük kızın aklından geçen düşünce ne de masumdu. Kulaklarını kapatmak istedi küçük kızın, bunları duymasını istemezdi. Ruhuna ömür boyu işlenecek bu acı dolu anlardan kurtarmak isterdi.Babası tüm öfkesi ile içeri girmişti. Küçük kız masanın altına saklanmıştı anında. Korkardı babasından. Dizlerini karnına çekti ve minik elleriyle kulaklarını kapattıktan sonra gözlerini de kapatmıştı. Her zamanki şarkıyı mırıldanmaya başladı.
Bir ileri bir geri sallanmaya başlayarak ağzından sadece şu kelimeler dökülüyordu "Adam inat kadın çok inat keçilerde kaçacak doğal olarak" bu sözleri defalarca durmadan söyleyip durdu. Dakikalar geçmişti hala neden gitmemişti ki babası. Bir anda masanın üzerindeki her şey masa örtüsü ile birlikte yere devrildi. Küçük kız, gözlerini açmak zorunda kaldı ve babası ile göz göze geldi.
Kumsal, yine gördüğü kabusun, aynı yerinde uyanmıştı daha büyük bir kabusa.
Nefes alışı düzene girmiyordu. Yumruk yaptığı elini ağlayarak göğüsüne vurmaya başladı. Onun da canına tak etmişti. Defalarca vurdu göğsüne parçalamak ister gibi. Nefeslerini kesmek, bir daha aynı kabusu ne görüp ne de uyandığında yaşamak gibi.Durdu serbest bıraktı ellerini. Nefesi kesilemezdi ki nefesi kesilirse, annesine kim bakardı. Her şey Kumsal yüzündendi işte. Tüm suç onundu yada öyle düşünmesini sağlamıştı herkes.
💫
Aldığım nefes ciğerlerime yetersiz geliyordu. Bugün o gündü. Bugün doğduğum ama sürekli olarak ölmek istediğim o gün.
İnsanlar, doğdukları günleri özel kılan anılar ve mutluluklar ile geçirirlerdi. Peki ben neden her seferinde çok büyük bir cehenneme uyanıyordum?
On defa tam on defa yaşamıştım bu cehennemden farksız günleri. Canım her geçen yıl daha da yanmıştı. Her geçen yıl biraz daha ölmüştüm, ama ölemezdim ki her şey benim yüzümden olmuşken, ölmek kolaya kaçmak olmaz mıydı?
Gözyaşlarımı kolumla sildim, sanki hemen sonra yerlerini almayacaklarmiş gibi.
Dinmiyorlardı işte. İçime akıp akıp boğuyorlardı küçük Kumsal'ı. Her seferinde çığlıklar ata ata nefessiz kalarak ölüyordu, bugün yine ölecekti.
Hayata bağlanmamı sağlayan, üşüdüğüm günlerde üstümü örtmek ister gibi bana sımsıkı sarılan, düştüğümde kalkmama yardımcı olan, başka bir zamanda olsa gözyaşlarımı silen, küçük kız evet küçük Kumsal hayatta kalmamı sağlayan ve beni kendi cennemimde yanlız bırakmayan Kumsal,
Ruhu on yaşındayken ölen küçük kız Kumsal,
Bugünkü yirmi yaşının hayatta kalmasına yardımcı olan küçük Kumsal. Diğer tüm yaşlarda olduğu gibi yanımda olacaktı değil mi?
Şimdi yoktu ölmüştü çünkü bugün o gündü ama yarın yine gözlerinin etrafını saran cehennem ateşini andıran kırmızılıklarıyla yalnız olduğum hayatta bana yardımcı olacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SÖNMÜŞ YILDIZLAR
Narrativa generaleKafamdaki sesler sesler uğuldamaya başladı. Onun sesi doldu kulaklarıma. "Lanetlisin sen, açma ellerini Tanrı'ya, kirli senin ellerin kabul olmaz istediklerin." Tüm bu uğultunun içinde bir tek onun sesi netti. Hayır duymak istemiyordum.