Bölüm 7 : Okul Gezisi

954 139 22
                                    

Multimedia'da Sophi ve Defne.

Üzgünüm sanırım dokuz günlük bir gecikme oldu. Ama emin olun keyfimden değildi. Müsait değildim ve yazamadım. Telafi etmek içinde elimden geldiğince uzun yazmaya çalıştım. Umarım beğenirsiniz. Vote ve yorumlarınızı eksik etmeyiniz lütfen :))

Aradan bir hafta geçmesine rağmen hâla günlük olayını unutamıyordum. Tom sürekli gelip üzülmemem ve utanmamam gerektiğini söylese de olmuyordu. O günden sonra Bill'in yanına 2-3 kez daha gitmiştim özür dilemek için ama ne kadar yalvarsam da yüzüme bile bakmamıştı. Artık bende pes etmiştim.

Sophi ise çok abarttığımı, Bill'in her zamanki hâli olduğunu söylüyordu. Ama o da Bill'in birine aşık olmasına şaşırmıştı. Hatta ilk söylediğimde benle dalga geçip gülmüştü. Tom'a günlükte yazanların doğru olup olmadığını sorduğumdaysa konuyu değiştirmişti. Günlük olayından dolayı ne kadar üzgün olsamda aynı zamanda bu gizemli kızı gerçekten merak ediyordum.

*•°*•°*•°*•°*•°*•°*•°*

Bir ders daha bitince uzunca bir oh çektim ve kafamı sıraya koydum. Başka bir ülkenin tarihini öğrenmek gerçekten çok sıkıcıydı. Kafamı kaldırıp Sophi'ye baktığımda defteriyle ilgilendiğini gördüm. O benim aksime bu dersi seviyordu. Bende Türkiye'de Tarih dersini severdim. Ama kesinlikle burda değil. Bana göz kırpınca gülümsedim. Beni gerçekten çok iyi anlıyordu. Aynı zamanda saygı da duyuyordu. Sophi gerçekten çok iyi bir arkadaştı. Zil çalınca oflayarak kitabı açtım.

Sonunda öğlen olabilmişti. Yemekhaneye çıktık ve sıraya girdik. Okul kalabalık olunca haliyle sırada uzun oluyordu. Ama Tarih hocası 2 dakika erken bıraktığı için şükür önlerdeydik. Yoksa bir saat sıra beklemek zorunda kalacaktık. Sıra bize gelince elimi tepsilere uzattım ve aralarından bir tepsi aldım. Sonrada çatal kaşık almak için uzandım.

Tam çatalı elime almışken birinin ani bir şekilde bana çarpmasıyla elimdeki tepsi ve çatal yere düştü. Yere düşen tepsiye bakarak "Daha dikkatli olsana be." diye bağırdım. Aslında bağırmak istememiştim ama sesim öyle çıkmıştı işte.

Kafamı kaldırdığımda en son bile görmek istemediğim kişiyi karşımda görünce ağzım aralandı. Daniel yavaş yavaş kaşlarını çatarken "Kimse bana karışamaz lan. İstediğimi yaparım. Bu aralar çok karşıma çıkar oldun. Ayağını denk al." dedi. Ne diyeceğimi bilemezken omzuma çarparak yanımdan geçti. "Kendini beğenmiş." diye fısıldarken tekrar tepsilere uzandım.

Sophi'ye döndüğümde ise donmuş bir şekilde bana bakıyordu. "Sen iyi misin ?" diye sorunca "Az önce olanlar." deyip sustu. Göz devirerek "Boşversene." dedim ve ilerledim.

Sophi'nin azarlamalarıyla birlikte yemeğimi bitirdim ve sınıfa Sophi'den önce gittim. Sınıfta sadece Tom, Bill ve Max vardı. Her zamanki gibi Bill beni görünce kaşlarını çatarak diğer tarafa döndü. İlk başlarda buna üzülüp sinirlensemde artık alışmıştım. Max ise gülümseyerek göz kırptı. Bende aynı şekilde ona gülümsedim. Ve yerime geçtim. Max'le aramız artık daha iyiydi. Ne oldu da bana böyle iyi davranmaya başladı bende anlayamıyordum. Ama bu durumdan rahatsız da değildim. Kimseyle aramın kötü olmasını istemezdim sonuçta. Boş boş önümdeki defteri incelerken yanıma birinin oturduğunu fark ettim.

Döndüğümde bana gülümseyen bir Tom ile karşılaştım. "Naber ?" diye sorunca "Hiiç. Aynı. Senden naber ?" diye sordum. "Benden de aynı. Hazır Sophi yokken uğrayım dedim." deyince daha fazla sabredemeyeceğimi anladım ve sordum "Tanrı aşkına sizin sorununuz ne ? Neden birbirinizi sevmiyorsunuz ? Neden anlaşamıyorsunuz ?"

Almanya Sokakları Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin