-_3. Bölüm_-

61 12 15
                                    

Hükümdarın saltanatı sürmeye devam ettiği sürece bu kâbustan uyanmamız imkansızdı. Derin bir çukura düşüyorduk ve kimse bize yardım edemiyordu. Yardım çığlıklarımızın melodisi adeta onun müzikaliydi.

Ay ve Güneşi aynı anda görebildiğimiz tutulmalardan değildi bu. İkisini de göremediklerimizdendi.

____________________________________________________________

OuterTale'e açtığım portala zaman kaybetmeksizin girdim. Error her yerde olabilirdi. Onu bulmam biraz vakit alacak gibi görünüyor. Savaştan sonra buraya gelmesi de meçhul. Sakinleşmek ve huzur bulmak mı istiyor? Benim hiç öyle bir hayatım olmadı.

Tahminimce Error tam benim aradığım bilgiye sahipti. Eğer ki evrenlerin kodlarını görebiliyorsa veya ki şüphesiz evrenlerin karanlık sırlarını biliyorsa karanlık büyü tarzı bir şeyler illaki duymuştur.

Sonuçta geçmişte yediğim elma da aynı kaderi paylaşmıştı.

Kıyamet çok yakın, hissediyorum. Sadece yapmam gereken planımın tam istediğim şekilde ilerlemesi. Ondan sonrası çocuk oyuncağı.

Bir yandan etrafta yürüyor bir yandan Error'u arıyordum. Tamda OuterTale halkının bulunduğu mekanda asaletimi hiç bozmadan yürüdüğüm için saklanan ve korkan çok kişiyi görüyordum.

Kimse bana tek kelime bile etmeye cesaret edemiyordu. Çünkü en ufak bana karşı yapılan bir 'çıt' sesinde neler olacağını gayet iyi biliyorlardı.
Kellelerinden müze açardım.

Dehşet saçarak yürümeye devam ettim. Bazı yavrucakların tirtir titreyen dişlerinin sesini duyabiliyordum. Yüzüne dönüp baktıklarım ise korkudan bayılıyorlardı.

Gittikçe güçleniyordum.

"Hey sen!"

Birisinin bana seslendiğini duydum ve o yöne döndüm. Bu Asgore idi. Sözde "kral".

Sanırsam beni durdurmaya çalışacak. Ne yürek yemiş ama! Denemesini zevkle bekliyorum.

Bir süre bana şiddetle baktıktan sonra konuşmasına devam etti:
" Halkımı rahatsız ediyorsun, ya bunu barışcıl bir şekilde hallederiz yoksa benimle yüzleşmek zorunda kalırsın!"
Titreyen elini fark etmediğimi düşünerek konuştu heralde.

Yavaş adımlarla ona yaklaştım ve derin bir ses tonu ile konuştum.
"Yoksa ne yaparsın..¿ Ayağımın altında çiğneyeceğim bir karınca olmaktan başka bir şey olamazsın sen. "

"Kralla nasıl böyle konuşursun!" Kılıcını kuşandı ve bana bir hamle yaptı.
Ancak ben dokunacımla beraber kılıcını tutup fırlattım.
Gözleri endişeyle dolmuştu.

"Hadisene, 'Kral'. Hamleni görelim." sırıtıyordum ve bu onu daha çok korkutuyordu. Yaptığım tüm bu her şeyden zevk duyuyordum.

Hiçbir şey yapamayacağı açıktı. Sadece güçlüymüş gibi davranmaya çalıştı. Ben etrafımdaki bütün negatif enerjiyi çekerken onun hamlelerinin hiç birinin etkisi olmuyordu.
Benim karşımda oldukça zayıftı.

Bana saldırmaya çalışan gücünden rahatça kaçabiliyordum. Gittikçe bitkin düşüyordu.
O sırada aklıma güzel bir fikir geldi.

Bir dokunacımı ona dolayıp yakınıma çektim. Hareket edemediğinden emin oldum.

"Belki bana küçük bir konuda yardım edersen canını bağışlayabilirim." dedim ürkütücü bir şekilde.

"N-ne istiyorsun?"

"Ufak bir şey. Yalnızca üzerinde Error yazıları yazan birini görüp görmediğini merak ediyordum."

Kral biraz düşünür gibi oldu. Öyle birini tanıdığını biliyordum. Bu konuda bana yalan söyleyemezdi.
Onu dokunaçlarımla daha sıkı bir şekilde sıktım.

Onun halkı da toplanmış olan biteni izliyorlardı. Hepsinin yüzünde aynı ifade. Bana görünmemek için saklanmaya çalışıyorlar. Ama ben onları çok net bir şekilde görebiliyorum.

"B-ben öyle birini bilmiyorum.!"
yalan söyledi.

Ciğerlerinin patlayacak gibi hissettireceği şekilde onu daha da sıktım. Ağzından biraz kan aktı ve yere öksürdü.

"Nerede o?" dedim.

"G-g-genellikle... uçurumun... kenarına gider..."

Çok kolay olmuştu. Ama her neyse.
Ben istediğimi almıştım. Nereye gideceğimi biliyordum.

Kralı dokunaçlarımla daha da sıktım ve bu sefer kalbi ağzından çıkıvermişti. Çırpınıyordu ama kaçmasına izin vermiyordum. Bütün organlarını içinden çıkarana kadar onu sıkmaya devam ettim. Ta ki yaşamını kaybedene kadar.
Yıldız tozuna dönüşüp kayboldu.

'Belki' canını bağışlayacağımı söylemiştim.
Halkın arasından fısıltılar yükselmeye başlamıştı. Bir kaç korku sesi duydum. Krallarını yok etmiştim sonuçta. Her biri bana karşı daha da çok nefret beslemeye başladı. Ve bu benim gücümü arttırdı.

Arkama bile bakmadan yoluma devam ettim.

Ama halkın arasında Outer'ı gördüğümü hatırlıyorum. Kralını korumaya bile çalışmadı. Veya kardeşi Papyrus... Gücümün farkına varmış olmalılar belki de.

Ancak yeterli değildi.

...

Error'u bulmak amacıyla uçuruma gittim ve etrafa baktım. Ancak kimseyi göremedim. Ne ondan bir iz ne de herhangi bir şey.

Tek bir şey dışında.

Yerdeki bir kaç damla boya.

Gözlemlerime göre Error hiçte resim çizmeyi sevmiyor.

Derin bir sessizlik oldu.

____________________________________________________________

:3
Biraz kısa bir bölüm oldu ama tam olayı güzel yerinde kesmek istedim.

hihi

iyi günler :>

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 19 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Hükümdar - KillermareHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin