#6 Katil

12 3 0
                                    

"Biliyor musun, nasıl?!" Merak ve panikle sordum.

"Şşş, öncelikle tanışalım... Ben Flowey, çiçek Flowey."

"F-Frisk... İnsan Frisk..."

Çiçek beni gülümseyerek izliyordu, biraz korkutucu duruyordu ama burada tanıştığım onca kişiden sonra bir çiçekle konuşmak bana tuhaf gelmiyordu.

"Artık lütfen buradan nasıl çıkacağımı söyle..." Çaresizce konuşuyordum gözlerimden hala yaşlar akıyordu.

"Çok güzelsin."

Şaşkın bir şekilde baktım ona, Bu kesinlikle beklemediğim bir şeydi. "Ne?"

"Sadece güzel gözüktüğünü söyledim, bunda şaşılacak ne var ki?" Flowey bana gülümseyerek bakmaya devam ediyordu. "Şimdi sana buradan çıkmak için yapman gereken şeyleri söyleyeceğim ama öncelikle senden istediğim şeyleri yapmalısın."

"Benden ne istiyorsun Flowey?" Gözyaşlarım artık akmıyordu.

"Canavarlar buraya insanlarla savaştıktan sonra kaybettiklerinde hapsedildiler. Şu an herkesi yer altında tutabilen tek şey Bariyer. Onu yıkmanınsa yalnızca bir yolu var ve ben bu yolu biliyorum."

Merakla ve heyecanla dinliyordum, kafamda bir sürü soru vardı. "O yol nedir?"

"Zor bir yol ama imkansız değil. Bariyeri yok etmek için yedi tane insan ruhuna ihtiyaç var. Kral Asgore, altı tane insan ruhuna sahip. Eğer onunla savaşıp onu yenmezsen çıkmana asla izin vermez. Bariyeri yok etmek için yedi tane insan ruhu toplamaya çalışıyor ve sen yedincisin."

"Ne..."

"Seni gördüğü yerde öldürecek. Tüm canavarlar seni kandırmaya ve krala götürmeye çalışıyor. Asgore eğer Bariyeri yok etmeyi başarırsa tüm canavarlar yer altından çıkacak ve onları buraya hapseden insanlığı yok edecekler."

"Ama o zaman Bariyeri yok etmeden nasıl çıkacağım ben buradan?"

"Geçiş için bir tane insan ruhu ve bir canavar ruhu yeterli. Kralı öldürüp onun ruhunu alarak Bariyeri yok etmeden direkt yürüyüp çıkabileceksin."

Söyledikleri mantıklı geliyordu ama sanki bir şeyler eksikti.

"Peki diğer altı insan ruhu? Ya buraya başka birisi düşerse ve canavarlar diğer altı ruhla onun ruhunu birleştirip Bariyeri yok ederlerse?"

Flowey gülümsemeye devam ediyordu. "İşte bu noktada ben devreye gireceğim. Kralı yendikten sonra altı insan ruhunu bana ver, ben onları yok edip insanları tehlikeden kurtaracağım."

"Peki senin Bariyeri yok etmeyeceğini nereden bileyim sen de buraya hapsolmuş bir canavarsın..."

"Ben doğam gereği istesem bile buradan ayrılamam, görmüyor musun? Ben bir çiçeğim. Yani Bariyerin yok olması benim için bir şey ifade etmiyor. O altı ruhu lehine kullanmayacak tek kişi benim."

Şimdi her şey çok daha mantıklı gelmeye başlamıştı, doğru söylüyordu ne de olsa o sadece bir çiçekti.

"Ama senin dediğin plana göre... Kral Asgore'u öldürmem gerekecek."

"Evet, ama iyi tarafından bak. O kötü birisi."

Ona ilgiyle baktım. "Kötü birisi mi?"

"Tabii ki. Tek istediği şey intikam. Eski kraliçe Toriel bile onu bu kadar kötü birisi olduğu için terk etti."

"Dur bir dakika... Toriel onun karısı mıydı?" Şaşkınlıktan ağzım açıldı.

"Öyleydi... Asgore zaman geçtikçe delirip gözlerini intikam hırsı kör edene dek. Kendi oğlunu bile öfkesine hakim olamayıp öldürdüğü söyleniyor. Suçu ise uzun zaman önce buraya inen bir insana atmış."

"Nasıl... bunu nasıl yapar?" Öfke ve üzüntüyle konuştum. "Kim bilir o insan neler çekti."

"O insan ve ben çok iyi arkadaştık. İsmi Chara'ydı."

Birden gözlerim kocaman oldu. Resmen donup kaldım.

"Ne?..."

Devam edecek...

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 17 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Yer Altındaki YıldızHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin