3• Doğru Aşk; Yanlış Evlilik

578 115 138
                                    

Keyifli okumalar 💜

Seul'ü güneş, Kalifornia'yı ay ışığı aydınlatıyordu.

Pencerenin önündeki kanepede oturuyordu Taehyung. Sırtını kanepenin yanındaki yüksekliğe yaslamış, ayaklarını toplamıştı. Yanındaki pencereden dışarıya, küçük mahalleye doğru bakıyordu.

Karşı eve kaydı gözleri. En yakın arkadaşının eviydi. Yoongi şu an işteydi muhtemelen ve anneannesi evde olmalıydı. Kendisi gibi zor bir hayatı vardı Yoongi'nin de ama asla kendisi gibi mutsuz bir hayatı yoktu.

Kendisini çok seven anneannesi ile yaşayıp gidiyordu. Evet hayat zorluyordu ama birlikte üstesinden geliyorlardı. Tek taraflı değildi Yoongi'nin çabası. Kendisine yardımcı olmaya çalışan anneannesi ile geçiriyordu günlerini.

Özeniyordu Taehyung.

Yükü başkaları tarafından hafifletilen insanları görünce imrenmeden edemiyordu. Uzun bir süredir tek başına ayakta kalmaya çalışıyordu çünkü.

Derin bir nefes çekti Taehyung ve yerinde biraz daha dik oturdu. Elinde kupa bardağı vardı ve içindeki sıcak bitki çayının dumanı hafif hafif tütüyordu. Dışarıdan çekmiyordu uzun süredir gözlerini.

Bakışları dalgın, yorgun ve mutsuzdu.

Geceden beri uyumamıştı. Çocukları odaya götürdükten sonra hiç hâli olmasa da, sabah çocuklar masayı o hâlde görmesin diye kaldırmış, mutfağı toplamıştı. Sonra da salonun ortasında bağdaş kurarak oturup üç çocuğu için elleri ile minik hediyeler hazırlamıştı.

Jungkook adına...

Gece geç geldiği için bir özür mahiyetinde hazırlanan hediyeleri, aslında eve hiç gelmeyen kocasının hediyeleri gibi verecekti çocuklara. Gece geç gelen babalarının sabah erkenden çıkmak zorunda kaldığını ve kendilerine minik sevimli hediyeler bıraktığını söylemişti sabahına da.

Minji'nin pek inanmadığı belliydi. Jungkook yaptığı için değil Taehyung'un çabasının farkında olduğu için gülümsemişti yüksek ihtimalle çünkü boynuna sıkıca sarılıp içten bir ifade ile teşekkür etmişti babasına.

Çocukları mutlu şekilde sabah okula götürmeyi başardıktan sonra da işten izin alıp geri eve gelmişti. İnanılmaz derecede halsiz ve yorgundu. Başı ve bunun yanı sıra bedeninin her tarafında şiddetli ağrılar hissediyordu. Kafası boynuna çok ağır geliyordu ve taşımakta zorlanıyordu.

Bu yüzden bugün dinlenmek istemişti. Saat öğlen 12.00 olmuştu çoktan ve Jungkook hâlâ eve uğramamıştı bile. Yapardı arada böyle. Ayılmakta güçlük çekmiş, evin yolunu bulamamış olabilirdi. Bunlar daha önce de yaşanan şeylerdi.

Ama bu kez erken geleceğini söylemişti.

Dolan gözlerini kırpıştırdı Taehyung ve ağlamamak için direndi kendi kendine. Tükenmiş hissediyordu. Evliliğini ayakta tutma çabası yüzünden kendisi ayakta duramayacak hâle gelmişti.

Neden?

Cidden neden, neye, ne uğruna sabrediyordu? Neden vazgeçmiyordu? En başta tabii ki de çocukları içindi. İdare ediyordu çünkü onlar babalarını seviyordu. Sevsinler diye her şeyi yapmıştı Taehyung.

Ama bunun yanı sıra, maalesef Jungkook'a karşı bir türlü bitmek bilmeyen hisleri de vardı. Ne olursa olsun, bir türlü tam anlamı ile son veremiyordu ona olan hislerine. Eskisi gibi yoğun olmasa da, hâlâ sevgisi kalbindeydi.

Çünkü ne zaman ondan vazgeçecek olsa, hep ona ilk aşık olduğu günü hatırlıyordu. Nefret etmek istediği anda, aşık olduğu o günkü genç oğlan canlanıyordu zihninde. Şu an ki Jungkook'dan nefret ediyor olabilirdi belki.

In Lak'echHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin