18• Kimsin Sen?

734 126 168
                                    

Merhaba, ben geldim.

Siz de geldiğinize göre hoş geldiniz.

Umarım sıkılmadığınız bir bölüm olur

Keyifli okumalar 💜

Gürültü, aşırı gürültü, çok çok fazla gürültü...

Jeongguk mutfaktaydı. Okuldan alıp geldiği çocuklar için yiyecek bir şeyler hazırlıyordu ve çocuklar da bütün evde yankı bulacak kadar yüksek ses yapıp oyun oynuyorlardı.

Jiwoo ve Siwoo bugün öğrendikleri şarkıyı ablalarına öğretiyorlardı ama öyle bir bağırarak söylüyorlardı ki, şarkı bitiminde bütün mahallenin alkışlayacağını düşünüyordu Jeongguk.

Arada bir koşturuyorlardı ve bu koşturma sırasında yanına gelip bacaklarına sarıldıkları, kendisini çekiştirip durdukları çok an olmuş. Mutfak tezgahında sebze doğrarken bir sağa itiliyordu bedeni, birde sola.

Taehyung'u arayıp ağlayarak dert yanması ve gel artık, n'olur diye dert yalvarması an meselesiydi. Mesela Taehyung bu akşam gelip çocuklar ile ilgilenirdi ve kendisi de Taehyung'un yerine sabaha kadar taksicilik yapardı.

Daha az yorulacağına emindi.

"Hayır ben Yunki'm için yaptım onu, vermem!"

Siwoo'nun bağrışı ile yemeği karıştırırken göz devirdi Jeongguk. Jiwoo, Siwoo'nun kampta yaptığı çiçekten tacı istiyordu, kendi beğendiği güzel adamı bir daha görürse vermek için. Yüzükle birlikte Yunki'sine taç da vermek isteyen Siwoo ise her seferinde bağırarak reddediyordu.

Paylaşımcı bir çocuktu ama söz konusu Yunki'si ise, asla...

Çocukların gürültüleri eşliğinde, sürekli mutfağa gelip kendisinden bir şeyler istemeleri beraberinde zorlanarak yaptığı yemeği sonunda kapatıp salona geçince gördüğü manzara ile ağlamak istedi.

Etraf darmadağınıktı. Siwoo ve Jiwoo'nun okul çantası bir köşeye fırlatılmıştı. Okuldan gelince çıkarttıkları ceketleri de başka bir köşeye. Mesela Jiwoo'nun ceketi, kapının kolunda asılıydı. Cidden, ne alaka?..

Beslenme kapları koltuğun üstünde, sulukları ise... Salonda ilerlediği sırada ayağına çarpan şeyle kafasını eğip baktı ve Siwoo'nun örümcek adamlı suluğunu görünce sıkkın bir nefes verip eğilerek aldı eline.

Bu hallere düşecek adam mıydı?

Şirkette elleri cebinde, vakurla yürüyüp sağa sola emirler veren, birçok çalışanı emrinde gezdiren o Jeongguk'dan, 3 velet için yemek yapan, ev toplayan Jeongguk'a çok ani bir geçiş yapmıştı.

Kavramakta güçlük çekiyordu.

"Hadi üzerlerinizi değişip gelin. Ben de masayı kurayım, yemek yersiniz.'

"Yemek zamanııı!"

Ellerini havaya kaldırıp seviçle bağıran ve koşarak salondan çıkıp odasına giden Siwoo ile güldü Jeongguk ve Jiwoo kollarını göğsünde birleştirip konuştu memnuniyetsizce.

"Yemeyeceğim ben yemek. Güzel değil kokusu."

"Kokusu güzel olmayabilir ama tadı çok güzel. Seveceğinize eminim."

Küçük kıza yaklaşıp üzerine eğildi ve kollarının altından ellerini geçirip kucağına alarak doğruldu. Kucağa alındığı için kıkırdayan miniğin sevimliliğine dayanamazken yanağına bastırdı dudaklarını.

"Sevmezsen, başka bir şey deneriz ama önce bir bak tadına. Tamam mı?"

Zaten Jungkook babası tarafından kucağa alınmaya alışkın olmayan kızın, kolları arasına girdiği anda içi erirken hiç itiraz etmedi ve minicik kollarını boynuna dolayıp kafasını aşağı yukarı salladı.

In Lak'echHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin