17• Mutlu Bir Aile ve Jeongguk

609 113 180
                                    

Merhaba, biz geldik

Watty gitgide arkasından fatiha okunacak hâle gelirken, atabildiğimiz kadar bölüm atmaya çalışıyoruz işte

Umarım sevdiğiniz bir bölüm olur

Keyifli okumalar 💜

Yüksek sesli müzik, içilen içkiler ve dans eden bedenler...

Renkli ışıklar etrafı aydınlatırken Jimin arkasındaki bedene biraz daha yanaşıp kafasını geri attı. Ensesi, uzun boylu adamın omzuna denk gelirken güldü ve bu sırada dolgun dudaklarını turladı ıslak dili.

Belini bulan uzun, kemikli parmaklar karnına doğru ilerlerken arkasındaki adamın sertleşmiş varlığını daha net hissetti. Ve bu his yüzünden karnı kasılırken alt dudağını ısırdı istekle.

İçki bardağını tutan elini hafif havaya kaldırıp müziğin ritmine uygun hareket ettirdi kalçasını. Kendisi için her an daha da büyüyen organı hissettikçe keyiflendiğini inkar edemezdi asla.

Tam bu sırada cebinde hissetiği titreme ile bardağı tutmayan elini hareket ettirip telefonunu çıkardı. Ekranda Jeongguk'un adını gördüğü anda gözleri kocaman açıldı ve arkasındaki adamın güçlü kolları arasında mayışmış olan bedeni irkildi.

"Eyvah, basıldım."

Her ne kadar şu an bir kocası olsa da dibine kadar homofobik olan arkadaşının tek araması arkasındaki, Fransız olduğunu öğrendiği adamdan uzaklaşması için yeterliydi. Bir adım uzaklaştığı zaman yeşil gözlü, kumral tenli adam kaşlarını çattı anlamazca.

"Sorun ne?"

Biri yarı Koreli, diğeri Fransızdı ve Korenin orta yerindeki bir barda ikisi de birbirlerini anlayabilikleri tek dil olarak İngilizce konuşuyordu. Jimin Korece dersi almaya başlamıştı burada yaşamaya devam edecekse zorlanmamak için ama henüz başında sayılırdı ve bu yüzden genel anlamada İngilizceyi tercih ediyordu.

"Kış kış, git buradan."

Nazik bir ses tonu ile aşırı kibar bir şekilde ama kaba bir üslup ile kovduğu zaman gözlerini devirdi genç adam ve dövmeler ile kaplı olan eliyle bileğini kavradı. "Kafayı mı yedin, dans ediyoruz ne güzel. Gelsene." Az önce yanaşıp duran kendisi değilmiş gibi hızla geri gitti Jimin ve kolunu kurtardı tutuşundan.

"Dokunma bana be."

Gözleri hâlâ arayan Jeongguk'un ismine kayıp dururken nahoş bir sesle telaşla konuşup hızla uzaklaştı adamdan. Babasına yakalanan ergen kız gibi stres yapmıştı ve kalbi hızlı hızlı atıyordu. Hemen dışarı çıktı ve kapanan arama ile kendisi aradı arkadaşını.

"Jimin, niye açmıyorsun?"

"Bardaydım."

Anladığını belirten minik bir onaylama bıraktı Jeongguk ve telaşlı bir fısıltı ile konuştu. "Aldın mı defteri?" Barın sokağında bulunan arabasına baktı Jimin. Defter oradaydı.

"Evet aldım."

Jeongguk anında rahatlamış bir nefes verdi dışarı. "Zor olmadı değil mi senin için?" Önüne engel olmak için çıkan adamı hatırlayınca sırttı Jimin ve sarı perçemlerini keyifle geri itti.

"Oldukça kolaydı."

Jeongguk telefonu kapattıktan sonra rahatlamış bir hâlde çadıra ilerledi. Şu an yatmak için hazırlanıyorlardı ve kamp ateşinin etrafında saatlerce vakit geçirmişlerdi. Gitar çalıp, şarkı da söylemişlerdi.

In Lak'echHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin