2. Bölüm; {Bana bir masal anlat baba}

219 14 1
                                        

)Oya&Bora-Bana bir masal anlat baba(
)Keyifli okumalar dilerim 🌺(

2. Bölüm; Bana bir masal anlat baba

Günümüz - Trabzon

"Abla!" diye seslendim merdivenlerden aşağıya doğru.

"Ne var be?" diye bağırdığında sesinden telaşlı olduğu anlaşılıyordu. Muhtemelen yemeği yetiştirememişti. Yani, aç kalmıştık.

"Ya benim bir tane kazağım vardı hani, kırmızıydı. Onu bulamıyorum, sen gördün mü ya?"

"Ben nereden bileyim senin kazağını!" Sesi daha da çok yükselmişti.

"Of tamam be! Sana soranda kabahat!"
diye söylene söylene merdivenlerden indim. "Yemeğe ne yaptın?"

"Zıkkımın kökünü yaptım! Yiyecek misin?" İyice öfkelenmişti.

"Biraz sakin ol be kadın." diyerek koltuğa yerleştim.

Kumandayı kaptığım gibi koltuğun karşısında ki televizyonu açtım.

İlk çıkan kanalda Müge Anlı oynuyordu.

"İşte benim en sevdiğim şey." dedim huzur içinde.

Daha ilk dakikadan kaos dolu bir ortam oluştu. Herkes birbirine bağırıp çağırırken bir anda kendimi orada ki adama söverken buldum.

"Piç herif!"

Ablamın lap lap eden terliklerinin sesini duyunca sertçe yutkundum. Yakında bizim sokağın sonunda ki caminin müezzini selamı okuyabilirdi.

Koltuğun önüne gelince başımı televizyondan kaldırıp ona doğru baktım. Ellerini dua eder gibi tutuyordu. Ama parmak uçları birbirine deyiyordu. Bana ters ters bakışlar atarken "Ben sana bu evde küfür etmeyeceksin demedim mi?"

"Dedin. Ee, sende ediyorsun?" dediğimde işaret parmağını bana doğru savurdu.

"Lan ben ablayım! Ben edebilirim! Sen daha küçüksün! Hem yanında senden büyük biri varken küfür etmen doğru değil!"

Umursamazca omuz silktim. "Banane amına koyim."

"Bak elimde kalacaksın!"

Hemen ayağa fırladım. Beş dakika bir Müge Anlı keyfim vardı, onun da içine sıçtı!

Hızla salonda ki çantamı kaptım ve kapıya doğru yöneldim.

"Ben kaçar." dediğimde kaşlarını çattı.

"Nereye gidiyorsun şimdi?"

"Bu kadar yeter. Biliyorum, beni çok seviyorsun ve hep yanında istiyorsun ama benimde bir mesleğim var. Eğitmem gereken öğrencilerim var. Gitmek zorundayım." dedim dalga geçerek.

"Ay git zaten, bir haftadır buradasın! Camış!"

Gülerek beyaz spor ayakkabılarımı giydim ve evden çıktım. Üzerimde bir kırmızı bir tişört ve siyah bir pantolon vardı. Saçlarımı arkaya doğru atıp yürümeye başlamıştım ki, telefonum titreyince elim cebime gitti.

Telefonumu cebimden çıkarttığımda annemin attığı mesajı gördüm ve gözlerimi kısarak okumaya başladım.

Sultanım
Anneciğim, işin yoksa bizim sitenin önüne gelir misin?

Annem deprem bölgelerine gidip elinden geldiğince oradakilere yardım etmeye çalışan biriydi. Kahramanmaraş depreminde de yardım için yanımızdan ayrılmıştı. Ama eve dönememişti. Artçı depremler yüzünden ağır yaralanmış ve tedavi olmak için Amerika'ya gitmişti. Hâlâ tedavi süreci devam ediyordu. Yani şuan Türkiye'de olmaması gerekiyordu.
Peki neden bana bizim sitenin önüne gelir misin demişti. Belki de buraya dönmüştü.

Bazı Anlar UnutulmazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin