Önce kara bulutlar gelir,sonra yağmur daha sonra gökkuşağı...
Ama size bir haberim var .Benim gökkuşağım siyahlardan ve grilerden oluşuyor...13 Ağustos 2009
Küçük çocuk havanın aydınlanmasına birkaç dakika kala gözlerini açtı.Hemen kalkmasa yatakta çok oyalanacağını bildiğinden yatma pozisyonundan kurtulup yatağın üzerinde oturur duruma geldi.Başı biraz döner gibi olmuştu.Eliyle alnını ovaladı,ardından kısık olan gözlerini daha çok açtı.Bunu yaptığında gözleri biraz acımıştı.Yüzünü buruşturdu bu acıyla.Bundan kurtulmak için lavaboya gidip elini yüzünü yıkadı.
Pijamalarını değiştirmek için dolabının kapağını açtı.Elini sarı bir tişörte uzatacakken gözü gri tişörte takılmıştı.Hangi tişörtü giyeceği kararsızlığı onun için sadece birkaç salise kadar sürmüştü.Gri tişörtünü alıp giydi.Tişörtünü giydikten sonra başını pencereye doğru çevirdi. Hava da artık aydınlanmıştı.Birkaç saat sonra gideceğini belli eden turuncu ışık huzmeleri gelmek için sabırsızlanan sarı ışıklarla oyun oynuyordu.Bu oyun sırasında ortaya çıkan kızıl ışıklarsa tan vaktinde bu manzarayı sundukları için gayet mutlulardı.Çocuk sertçe yutkundu.Gözlerini yere çevirdi. Biraz daha tek başına kalsa çok fazla düşünceğini bildiğinden hızlıca aşağı indi.
Bahçede yavaş yavaş dolaşan Alex'i gördü.Onun yanına gitmek için adımını atmışken köpek ona doğru dönüp havladı.Çocuk çok şiddetli bir havlama olmamasına rağmen ani bir korkuyla yerinden sıçradı.Bahçede kalmaması gerektiğini düşünüp içeri girdi.Yaklaşık 5 dakika hiçbir şey yapmadan dikildi.Ardından ayak sesleri duydu.Başını sesin geldiği yere doğru çevirdiğinde gelenin Esra olduğunu gördü. Kadın da birkaç basamak kalmışken Doruk'u fark etti.Bu saatte çocuğun uyanmasına şaşırmıştı.
Oldukça yumuşak ve tatlı bir sesle:-Tatlım,bu saatte niye uyandın? dedi.
Çocuk bir şey söylemek yerine sadece omuz silkti çünkü o da niçin bu kadar erken kalktığını bilmiyordu.
Kadın önündeki birkaç merdiveni de yavaşça indi.Ardından çocuğa bur teklifte bulundu:
-Neslihan bugün izinliydi.Ben de kahvaltı hazırlayacaktım.Birlikte hazırlayalım mı?
Çocuk hiç itiraz etmeden başını sallayarak kadının teklifini kabul etti.Açıkçası kadın da şaşırmıştı,çocuğun bu kadar çabuk kabul etmesini beklemiyordu.
Çocuğun ise bugün bir şeye itiraz edecek hâli yoktu.Nedensiz bir şekilde mutsuz kalkmıştı bugün.Aklından bu durumuna dair düşünceler sanki pankart açmış ve ona bu durumunu açıklamaya çalışıyordu.
'Nedensiz mutsuzluk mu?'
'Bunca yaşadığın şeyden sonra mı?Sen mutsuzsun çünkü iyi şeyler olmadı.Her ne kadar bu aile seni sevse de sen gerçek ailen tarafından sevilmek istiyorsun.Yıllarca kendi kendine mutlu aile hayalleri kurmadın mı?Engel olamadın kendine . Her gün kurdun o hayalleri.Şimdi bir ailen var ama gerçekten 'aile'gibi mi?Normalde evet.Eğer sen bu ailede doğsaydın 'Evet' ama öz anne babandan bunları görememek üzdü seni mutsuzluğun nedeni bu.
Çocuk aklından geçen düşüncelerle ağlayacak gibi oldu.Gözleri doldu.Sanırım gözlerinin dolmasına ve bedeninin titremesine hiç alışamayacaktı.Gerçi alışmak istemiyordu.Hemen bitsin gitsin istiyordu.
Kadını beklettiğini fark edip usulca onun yanına gitti.Başını hafif bir şekilde eğmişti.Kadın birkaç gün önce Koray'a yaptığı gibi elini Doruk ' un omzuna koydu.Birlikte mutfağa gittiler.☆☆☆
-Tamam,şunu şöyle atacağız.
Deyip çocuğa döndü.Tavanın içinde yumurta denizinde yüzen domateslere baktı.Sonra kadına döndü . Ardından kafasını tekrar omlete çevirdi.Bugün gerçekten bir robottan farksızdı.Mutfağa girdiklerinden beri konuşmamıştı.Hiç morali yoktu.Daha önce defalarca yaptığı gibi bir an önce odasına gidip yorganın içinde ağlamak istiyordu.
-İşimiz bitti aslında.Diğerleri de az sonra kalkar . Ee nasıl,zevk aldın mı?
Aslında pek bir şey yapmamışlardı.Sadece omlet yapıp dolaptaki kahvaltılıkları yerleştirmişlerdi.İyi gününde olsa şu an çocuk zevkten dört köşeydi.
Kendini zorla gülümsetti.Bunun inandırıcı olmasını diliyordu ... Sabahtan beri kadını üzmemek için kendisine baktığını fark eder etmez veya onunla konuşmaya başladığında sanki tutkalla yapışmış ağzının kenarlarına zincirler takıyor ve onları çekiyordu.Böylece yapmacıkta olsa bir gülümse ortaya çıkıyordu.Yoksa o da olmayacaktı.
Esra da Doruk'a gülümsediğinde çocuk rahat bir nefes aldı.Sabahtan beri bu mutsuzluğunu belli etmemeye çalışıyordu.Sahi mutsuzluk derken...Birkaç gün önce saklambaç oynamaya karar vermişti mutluluğu ve hâlâ yoktu.
Evett,bölüm sonu ...
Nasıl bölümmm
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kimse Adımızı Bilmiyor
Mystery / Thriller-23 yıldız,diye fısıldadı. -Ne yirmi üçü?Gökyüzünde belki milyonlarca yıldız var.Hatta milyar da olabilir... dedi hayranlıkla. -Gökteki yıldızlar değil. Ardından devam etti: -Yerdeki yıldızlar...