Sondan önce...
Londra/İngiltere
15.47
Adam,üzerindeki uzun gri paltosunun
yakalarını kaldırıp taksiden indi .Londra çoğu zaman ki gibi bugün de yağmurluydu.Sokağın biraz ilerisinde gördüğü bir telefon kulübesini gözüne kestirdi , direkt olarak oraya doğru yürümeye başladı.Telefon kulübesine vardığında kimsenin olmayışıyla birlikte içinde anlamsız derecede bir mutluluk hisseti.Bu anlamsız derecedeki mutluluğun burasının boş olmasıyla ilgili olmadığını biliyordu.Artık her şey bitmek üzereydi.
Sakin bir şekilde
telefonu alıp numaraları tuşladı.Telefon çalarken karşı tarafın açıp açmayacağı ile ilgili ufak bir gerilim yaşadı.Açmasa da çok bir şey fark etmezdi fakat onu kendi bilgilendirmek istiyordu.
Birkaç dakika sonra telefondan gelen ses ile bu gerilim son buldu."Ben Joseph ,buyrun."
"Profesör ,benim..."
Konuşmasını bitiremeden sözü şaşkın bir sesle kesildi.
"Daniel, sen..."
"Ben Daniel değilim"dedi fısıltıyla aynı anda telefon kulübesinden dışarı göz gezdirdi.Bunlara gerek var mıydı bilmiyordu ama yine de önlem alıyordu.
"A- ama nasıl yani?"
Derin bir nefes aldı.
"Sadece haber vermek istedim."
Telefonu kapattı ve ardından gelen polis arabalarının sirenlerinin sesini duymasıyla birlikte arkasını döndü ,ellerini paltosunun cebine koydu .Birkaç saniye dışarıyı hiçbir şey düşünmeden izledi.Genellikle bir şey düşünmediği zaman azdı.Onlarca polis arabası geçerken sadece baktı.
Ardından ellerini paltosunun cebinden çıkardı.Telefon kulübesinden çıktı.Yağan hafif yağmurun altında yürümeye devam etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kimse Adımızı Bilmiyor
Tajemnica / Thriller-23 yıldız,diye fısıldadı. -Ne yirmi üçü?Gökyüzünde belki milyonlarca yıldız var.Hatta milyar da olabilir... dedi hayranlıkla. -Gökteki yıldızlar değil. Ardından devam etti: -Yerdeki yıldızlar...